bütün ayazların ortasında yazar profili

akşam yedide başladığımız işin paydos anında çekilen o mistik fotoğraf.

"savaş bildiğiniz üzere hepimizin korktuğu deprem, yıldırım, yangın ve tabii ki babamızdan bile daha korkunçtur."
-osamu dazai, günün ilk ışıkları /sayfa 13

seni
her
gördüğümde
(arka fonda erkin koray çalmaya başlar)
canım
milşeyk
çekiyor
değiştir şu
mahlası!!!!!!!!!

hemcinslerini olur olmadık sebeplerle kıskanıp arkasından veya yüzüne karşı or**pu gibi kelimeler kullanmak,
duymayacağını zannederek insanlar hakkında takıntılı bir biçimde dedikodu yapmak ve kişilere iftira atmak.

bunu alıntılamaktan bıkmayacağım;
(bkz: yine seks hikayesi mi yazıyorsun feridun abi)

#2610953
ankara gibi başkent olması için projelendirilmiş, çaba sarf edilmiş bir şehir değil hatay. binlerce yıldır çok farklı kültürlerin birleştiği bir şehir. kibirli, memur olduğu için kendini bir bok zanneden insanlarla dolu değil. her ilçesinde farklı bir kültür var. ki bu başlık hatay'ı diğer şehirlerden daha iyi tanıtmak amacıyla açılmamıştı ama madem kıyaslıyorsunuz, kıyaslamanın karşılığını vereyim.
depremden sonra 1 yıl boyunca ceset kokan bir şehirden bahsediyoruz. tabii ki abartacaklar, tabii ki abartacağız çünkü anılarımızı kaybettik. aynı şey malatya için de geçerlidir mesela, maraş için de. ama ben ne malatyalı ne de maraşlıyım. hataylı olduğum için gördüğüm ve yazdığım yazıları paylaştım.

bir fotoğraf atmak istiyorum, yakınlarda bu fotoğraf çıkıyor, elim de hep bu fotoğrafa gidiyor.

bir emre fel şarkısıdır.
şarkının güzelliği tartışılır ama bir arkadaşımın aldatıldığını anlamasına vesile olduğu için her duyduğumda gülmek ve üzülmek arasında kalıyorum. arkadaşımın nasıl anladığını da anlatmak isterim. arkadaşımın adı aslı ve iyi gittiğini sandığı iki senelik bir ilişkisi vardı. sevgilisiyle birbirlerine normal olarak iyi geceler dileyip günü kapatıyorlar. aslı'yı da uyku tutmuyor o gece, takılıyor evde. gece saat üçte çocuk aslıya bu şarkıyı atıyor. aslı şaşırıyor çünkü şarkının adı "sen aslı'dan da güzelsin"? bozuntuya vermiyor, çocuğun evine gidince bir yolunu bulup telefonuna bakıyor. aslı, sevgili olduklarını bilen ve arkadaş ortamı vesilesiyle aslıyla da tanışmış olan bir kadınla konuşmalarını görüyor, çocuk şarkıyı yanlış kişiye yani aslıya attıktan sonra kıza da atıyor, e bunu da görüyor haliyle. aslı en az zarar göreceği şekilde ilişkiyi bitiriyor. duyduğum zaman ben bile karnımda bir ağrı hissetmiştim. nasıl bir midesizliktir diye uzun süre şaşırmıştık.

bu maalesef senelerdir olan bir rezillik. pandemi döneminde köpek sahiplenmek için barınağa gittiğimde şiddete şahit olmadım fakat şiddetten de daha kötüsünü gördüm. köpeklere mama değil anlaşmalı oldukları restorantlardan içinde ne olduğu belli olmayan yemekleri karıştırıp veriyorlardı. sahiplendiğim köpeğin içine dışkı karışmış bulamaçtan yemek ayırmaya çalıştığını görmüştüm. bütün tedavilere rağmen maalesef kendisi öldü. ki mümkün de değildi öyle bir ortamdan çıkıp yaşaması. kendisine şiddet uygulandığını da elimi sevmek için kaldırdığımda geri çekilip ağlamasından anlamıştım. hayvanları barınaklara tıkmak doğal değil. çok daha makul, acısız, zararsız çözümler var. bir çocuğu bir köpeğin öldürmesi de problem, bu hayvanların kafeslere tıkılması da problem.

#3688879
lütfen artık sırlarımı ifşa etme...

#3688791
bilmukabele abicim

milkşeyh ya. gülüm benim kimseye zararı yok, fıtı fıtı geziyor ortalıkta neşe saçıyor.
biribezbebeknanademişöspsçecğeçğceçlsö2xpçepcçwosöedpçalzöedşwşsçedpç2pxwçspç2fdaltımaişicem.

#3674840
hyr olmz asla

#3674792
ayazların ortasında kaldılar. onların yaz mevsimi ayrı, gelene kadar görüşemeyeceksiniz.

ay çok severim. çıkıp çıkıp ayakkabı alırım. çünkü ben arap bir kadınım. mesela arap olmayan bir kadın ayakkabı sevmez, çıkıp çıkıp ayakkabı almaz. e gitmediği için kapıyı da kapamaz, çünkü hiç açmamıştır.
arap olmayan kadınlar ayakkabı sevdası olmadan neler yapıyordur acaba? işte bu sorunun cevabını verdiğim kitabım yakında sizlerle.
(bkz: ayakkabı sevdası)

''hiçbir etnik kökenden insanı dışlamayan aksine kucaklayan söylemdir.''
(bkz: oha falan oldum yani)
vaov bir de '' türklükte birleşemeyen hiçbir şeyde bir ve bütün olabilemez.'' demiş. dilinizi öğrenin de gelin.

suçta karanlık alan, suçta siyah sayılar, karanlık sayılar ifadeleri ile aynı anlamı içerir.
gerçek suç sayısı ile bilinen suç arasındaki farklardır. istatistiklere çeşitli sebeplerden dolayı yansımaması, suç veya suçluların karanlıkta kalmasıdır.
eğer tanım kısaca oturduysa şimdi suç ve suçluların gizlenmesi yani karanlıkta kalması ve bu sebepten siyah sayıları oluşturan durumları konuşabiliriz.
birinci durum mağdurun şikayette bulunmaması veya bulun-a-mamasıdır.
mağdurun şikayette bulunamadığı olaylar özellikle cinsel istismar konularında yaşanır. (en çok aile veya akraba içi şiddet/istismar)
toplumumuzda cinsel istismara uğramış bireyin 'kirlenmiş' olarak görülmesi, yaşadığı olayı bilen kimsenin onu artık insan yerine koymaması, failin mağdurun akrabası olması sebebiyle ağzını açmaması yönünde uyarılara maruz kalması, mağdurun yapılan eylemi normalleştirmesine sebep olacak bir ortamda bulunması, yaşamıyla tehdit edilmesi, yaşadığı durumun küçümsenmesi ve etrafındaki kimselerden destek görmemesi sonucunda mağdur şikayette bulunamayabilir.
bir diğer durum ise polislerin suç kaydı oluşturmamasıdır. rüşvet alan, suçu bizzat işleyen, çıkar gözeten, olayı küçümseyen (genellikle taşrada) polisler suç kaydı oluşturmayabiliyor.
aynı zamanda hukuk devletlerinde siyah sayıların ya da karanlık alanın zayıf olması gerekir, bu sayı ve alanın görülme sıklığı ve hukukun doğru uygulanışı ters orantılıdır.
ufak bir ekleme: türkiye'de tanımadığı insanlar tarafından istismara uğrayan kadınlar suç duyurusunda bulunduğunda kendi ismi, soy ismi, adresi, telefon numarası gibi bilgilerin suçlu ile paylaşılması (belgeler ile) sebebi ile şikayette bulunmuyorlar. bir kere denk geldi fakat şikayet oluşturursam beni bırakmayacak ve devlet benim arkamda durmayacak düşüncesi ile kendilerini korumaya çalışırlar. bu da yine siyah sayıların artmasına sebebiyet verir çünkü sadece fail ve mağdur bilir.

#3650081
vatanınıza göz diken amerika'yı ne zaman gömdünüz? parsel parsel satılan memleketimizi geçtim, apaçık üsler var, sınırlarda nato köprüleri inşaa edildi. kimi gömdün? neyi gömdün?
hikayelerinize hayranım.
(bkz: yine seks hikayesi mi yazıyorsun feridun abi)

ben veda sevmem
ben hawli bi adamım
ses mühendisiyim
alkol içer
ses düzeltirim
anlıyo musun cici kız?

sen de her şeye bitiyon he.
adamın bir şeylere kurulması 2 saniye sürüyor