#netflix dizisi #final yapan diziler
dram / gerilim / suç
7 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

1.
netflix’in her içeriğinde olduğu gibi, para uğruna hiç edilen yapımlardan biri. halbuki, biraz üzerine düşülüp en azından çizgisi korunabilse 10 sene sonra herkesin saygıyla yad edeceği bir dizi olabilirdi.
devamını gör...
alışılagelmişin dışında konusu ve tarzıyla ilk 2 sezonu gayet güzel, bir solukta izlenmişti. bu tuttu daha kaymağını yeriz diye tekrar başlayınca kutsallığı bozuldu. prison break, behzat ç, the walking dead olma yolunda ilerliyor. bu sektörün en büyük sorunu yeni bir şey üretmek yerine, beğenilenin bayana kadar devam etmesi. tadında bırakılsa daha efsane olabilirdi.
devamını gör...
ispanya yapımı bir soygun ve suç dizisidir. 2. sezona kadar izlediğim daha sonra popülerliği yakalayınca izlemeyi bıraktığım dizilerden biri haline gelmiştir. dizi de en çok berlin (bkz: pedro alonso) ve nairobi (bkz: alba flores) karakterlerini sevdim. dizi de çalan buradan şarkısı da dizinin jeneriğidir. sonradan farkedip çok güldüğüm sahne ise denver'ın el hareketi çektiği sahnedir.
buradan
devamını gör...
ilk iki sezonu izlenir fakat sonrası için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, özellikle son sezonu o kadar saçma ki çıldırmamak elde değil. bence de ilk iki sezonu izleyip bırakmak lazım sonrasında kalp krizi geçirme ihtimaliniz olabilir.
devamını gör...
berlin'in ölümü ile sakince bilgisayarı kapatıp asla devam etmediğim ve kafamdan silmek için sürekli beynime shift+del komutu verdiğim ispanyol dizisi. pedro alonso'nun sürekli suratında vete a la mierda* ifadesi ile gezmesi bile diziyi izleme sebebidir. diziyi izleyen herkesin tokyo ve rio'ya tükürürüm öyle aşka ben diye sinirlendiği malumun ilamı zaten üzerine çok konuşmak istemiyorum ama konuşacağım çünkü sinirim henüz geçmiş değil. albay prieto hakkında konuşabilmem için sözlükte küfür edebiliyor olmamız gerekiyor o yüzden onu görmezden geliyorum. bu yaştan sonra ispanyol istihbaratçı gömmeye gerek yok. yine de juan fernández sahiden iyi bir oyuncu, izlerken adamı çekip vurasınız geliyor. berlin... bu adam hakkında ne söylesem bilemiyorum. aslında oldukça sinir bozucu bir karakter ama bir noktadan sonra hayata bakış açısı, tavırları ve muhtemelen ekipte bulunan en aklı başında isim olmasından izleyiciye sevdirmeyi başarıyor kendini.


darphane soyuyorsunuz, darphane... ispanyol kraliyet darphanesi! gerçekten sevişecek veya salak ilişki problemlerinizi çözecek başka zaman -mesela paraları alıp kaçtıktan sonra olabilir- bulamadınız mı gerizekalılar diye kendi kendi yedim dizi boyunca. ben her zaman söylüyorum, aşk her şeyi mahvetmek konusunda oldukça iyi bir tercih bu dizi de bunun kanıtıdır. berlin dışında kimse olayın ciddiyetini anlamış değil, o olmasa daha ilk dakikadan her şeyi ellerine yüzlerine bulaştıracaklar. tokyo ve rio ilişkileri yüzünden daha ilk dakikadan planı mahvettiler, denver desen darphane müdürünün metresi çocuğunu aldırmasın diye kendi kendine vicdan yapıp para falan teklif ediyor. nairobi mantıklı davranıyor diye seviniyor insan ama o da sonradan saçmalamaya başladı. moskova desen belki de kaçış planının kilit ismi ama dördüncü kasanın zeminini eritmesi gerekirken oğlum nasıl birini öldürür diye 2 koca gün kaybettirdi. profesör planı annesinin karnında yapmaya başlamış ama bir kaç tane aptal kişisel buhranları yüzünden sürekli işleri çıkmaza sokuyor. raquel... diziye başladığım an hayran kaldığım karakterlerden biriydi. erkeklerin ağırlıkta olduğu bir iş sahasında, onların iğrenç imalarına rağmen üst düzey bir iş sergileyen güçlü bir karakter. sonra onu da saçma sapan bir karakter haline soktular o ayrı ama başlarda dizi boyunca temsil ettiği durum oldukça önemliydi. ne olursa olsun dizi bir noktaya kadar vermek istediği mesajları oldukça güzel aktarıyor. siyasetçilere, saçma bir şekilde işleyen polis teşkilatına, sisteme güzel giydirmişler.



ın the end, love is a good reason for everything to fall apart.
devamını gör...
ispanyol yapımı bir dizi. dizinin içerisinde gerçeklik ve doğal bir inandırıcılık aramanın yersiz olduğunu düşünüyorum. eğlence ve aksiyon amacıyla izlendiğinde amaca gayet hizmet ediyor. kurgu hatası aranacak olursa daha en baştan rehinelere giydirilen kıyafetlerin herkesin bedenine cuk oturmasından başlanabilir. nasıl oldu da her rehineye uygun tulum hazırlandı?
devamını gör...
ilk 2 sezonda bıraksalardı keşke. ya da son sezonun sonu biraz farklı olsaydı da bitseydi dizi. güzel diziydi diye anlatırdım birilerine. gereksiz uzattılar. bi 2-4 sezon daha gelirse soğurum baya. bi o kadar da karakterlere çok alıştım bırakamıyorum. rio maldır aksini iddia eden daha da maldır.
devamını gör...
en kolay ve hızlı izlediğim dizi olabilir. heyeacanlı sürekli şaşırtıcı ve bir gecede bir sezon bitirme garantili. bazı saçma detaylar mantık hataları vs var kabul ama çok da rahatsız değilim ben. aksiyon ve eğlencenin bol olduğu bir dizi.
devamını gör...
şahsen aşırı abartılmış bulduğum bir dizi. birkaç bölümünü izledim sadece bana hitap etmedi bıraktım fakat bu tarz severlere uygun bir yapım olmuş. bence gayet sıradan düz dizi çok bir fazlasını göremedim. ama boş zamanlarınızda izlenebilir.
devamını gör...
ilk 2 sezonu fazla klişelerine rağmen hikayenin ilgi çekiciliği ve kurgusuyla kendini izleten vasat sezonlar olsa da 3 ve 4. sezonunda kepazeliğe dönüşmüş dizidir. eğreti diyaloglar, neredeyse ilk 2 seoznun aynısı olan son 2 sezon ve asla cevaplanmayan sorular. hadi para kazanmak için uzattınız da bari bir senarist tutsaydınız be kardeşim! çöpe atacak vaktiniz varsa izleyebilirsiniz.
devamını gör...
4. sezonunda eski tadını bulamasam da, aradan epey zaman geçtiğinden olsa gerek, özleyip heyecanla beklediğim dizi kategorisinde yer almaktadır. öyle ki, kaç arkadaşım yeni sezonun çıkacağını bana müjde gibi arayıp heyecanla bildirdi. *
bakalım, sonbaharda la casa de papel izlemek nasılmış? *
devamını gör...
3-4 yıl önce izlemeye başladım ama fransızca dublajlı olarak izleyemedim. kulaklarım kanadı. ingilizce olmayınca akmadı.

sonra özellikle ingilizce dublajlı indirdim ama onu izlerken de ingilizceden nefret ettim. şunu anladım ki mesele ingilizce değil dublajlı olmasıymış.

fransızca olanın orijinal ispanyolca olanını izlemeye başlayınca anladım ki insanın kendini anadilinde ifade etmesi başka bir duygu. evet tek kelime anlamadım ama hiç değilse duygu geçti.
devamını gör...
eser miktarda spoiler içermektedir.

ilk iki sezonu izlemiş olarak bana şunu söyletmiştir: "türkler yapsa beğenmezdiniz".
öncelikle şunu söyleyeyim; diziye başlamadan önce sinemada latin sinemasının yükseliş dönemi olduğunu düşünüyordum. önce relatos salvajes, sonra no (ülke gündemiyle de alakası vardı), sonra narcos ile patlama yapmıştı. bu dizinin de bu ivmeyi yukarıya çekecek bir iş olduğunu düşünüyordum.
insanlar öyle övdüler ki ben de hem insanlarla konuşacak bir şey bulamamak hem de izleyecek bir şeyim olmadığından başladım. ilk sezonun beşinci bölümüne kadar sabrettim. zekice bir şey yoktu, dizi neredeyse deus ex machina ile gidiyordu. daha sonra heyecanı kalmadı. çünkü karakterler bir şekilde kurtuluyorlardı. saçmalıklar da cabası. genelde bu hisleri bir türk dizisi izlerken yaşıyorum. dizinin popülerliği resmen life of brian filmi gibiydi.
peki neden popüler oldu bu dizi cevabı basit: "çav bella". insanlar nasıl kapitalizmden bıktıysa artık ufacık bir kapitalizm eleştirisinde hemen bir diziyi -filmi ilah yapıyor. örneğin mr. robot dizi böyle ünlü oldu. şöyle bir durum var. bu dizinin yaptığı aslında popülizm, the wire'da sistem karşıtıydı ama bunu popülizm ile değil, göstererek yapıyordu. tabi hiçbir zaman bu kadar popüler olamadı.

dizinin senaryo zayıflıklarına gelirsek; malum motor sahnesi gibi, hamile ve hayatında eline silah almamış bir kadını çatışmaya sokması gibi, sadece undo yaparak ve yanındaki memurun görmesine rağmen robot resim silindikten sonra profesörü bulamamak, 30 rehinenin kaçmasına rağmen bu rehinelerden diğer soyguncular hakkında bilgi almamak gibi saçmalıklar. karakterlerinin bir şey vaat etmemesi (denver'in gelişimi var ona okey) de var. nairobi ve moscow bir şeyler vaat ediyor. berlin ise niye sevildiğini anlamadığım bir karakter. karakter hamile bir kadının ölüm emrini verdi, lise çağındaki kıza tecavüz etti, tokyo'yu dışarı attı (tokyo her ne kadar sinir bozucu bir karakter olsa da, soygunu tehlikeye atacak bir hamleydi). daha sayamayacağım tonla şey resmen diziyi mahvetti. diziyi resmen izleme sebeplerimden biri de senaryodaki saçmalıkları aramak olmuştu.

yönetmenliğe gelirsek. dizi bu konuda oldukça standart, hatta ölü adamın karnının şişip inmesini göremeyecek kadar kötü. örneğin mr. robot senaryo konusunda zayıf olsa da sam esmail çok iyi bir yönetmenlik sergiliyordu.

prodüksiyon, ilk sezon iyi olsa da, ikinci sezon sonlara doğru reyting probleminden dolayı o kadar düştü ki tokyo'yu panelvan ve bir seat leon ile cezaevine göndermeleri tam anlamıyla komediydi.

oyunculuklar; yeterli. über süper değil.

marka durumu: okey dizi popülerleşti, yayıldı ama markası türkiye'yi göz önüne alırsak korkunç yönetilmekte. hilal cebeci'nin çavbella klibi, berbat bir türk komedi parodisi ve şimdi magnum reklamı. kupadır, tişörttür şudur budur bunlara alıştık ama artık unilever'in markasının reklamında kullanılmak aslında dizinin yalancı olduğunu gösteriyor. zaten dizinin devamında arturo'nun dizide olması ile oynayan oyuncuya "abi senin de cebin dolsun" demişler.

la casa de papel seven arkadaşlar bence sizin dışında diziyi pek de umursayan yok. oyuncular zaten dünyaca ünlü, yapımcıların cepleri dolu, senaristler 1 haftada falan yazıyor, yönetmenler memur gibi.

3/10
devamını gör...
ilk bölümü dahi bitirmek işkence idi. “acaba ben mi anlamadım, millet ölüp bitiyor” diyerek ikinci bölüme başlama gafletinde de bulunduktan sonra, bölümü tamamlayamadan kapatarak, zihnimdeki hakettiği çöplüğe bastırılmış dizidir.

memleketteki çukur, içerde gibi amatör sevindirici nevinden, standart netflix dizisidir.
devamını gör...
dizi ile ilk akla gelen iki şey;
1.dali maskesi
2. kırmızı kıyafet

dünya çapında etki eden bir dizidir.
hatta dizi temalı cafe bile açılmıştı.
devamını gör...
bana kalırsa ikinci sezondan sonra devam etmemesi gereken diziydi. ilk iki sezonu son derece güzel ve akıcıyken üçüncü sezonda işler bayağılaştı ve de dördüncü sezonda iyiden iyiye saçmalaştı. bu sezonadan beklentim cidden düşük.

güzelim diziyi boş yere uzatıp harcadılar.
devamını gör...
netflix üye hapsetmeye devam ediyor. bitir git diziyi işte neyi bekliyorsun iyice boka sardı, senaristleri yazık deus ex machina bulmaktan bir hal oldular
(bkz: deus ex machina)
devamını gör...
5.sezonunu az önce bitirdiğim dizi. en başta çok yargiliydim diziye karşı. lakin 6-7 ay önce bir başladım bütün sezonu bir haftada bitirdim. kalkamadım hiç başından. ah şimdi beşinci sezonun yarısını vermisler. tokyo aşık olduğum karakterdi. zeki, seksi, albenili, hırslı kadın.. içimi deldi geçti gidişi ama giderken bile alfaydi hatun.
devamını gör...
evet ilk 2 sezon çok iyiydi, evet bir daha aynı kalitede olamadı diğer sezonlar, evet hele ki son sezon olmasa da olurdu ama ne olursa olsun izlemekten zevk aldığım bir dizi.
5. sezon ilk beş bölümün dibini bir günde sıyırıp, diğer 5 bölüm için beklemedeyim.
devamını gör...
milletin aksine gayet beğendiğim dizidir. an itibarıyla 5. sezonun ilk kısmını bitirdim artık aralığı bekliyorum.

şimdi bu dizi hakkında düşünen iki insan var.
1. tip insan dizinin muhteşem bir dizi olduğunu düşünen insan.
2. tip insan dizinin çöp olduğunu düşünen insan.

haa bide ilk iki sezon çok iyiydi sonra tadı kaçtı diyen insan var ama onlar alt başlık.
ilk iki sezon çok iyiydi. sonraki sezonlar o kadar iyi değildi ama çok iyiydi. ben böyle düşünüyorum.

biz insanlar olarak popüler olanı gömüyoruz ve bunu yapmayı seviyoruz. hatta diziyi izleyenlere falan sallıyoruz. bu dizi öyle bir dizi haline geldi.

ilk çıktığı zaman izlediğimde yemin ederim kendimden geçmiştim. bana çok güzel ve farklı gelmişti. oyuncular, kurgu, yönetmen, senaryo, kostümler, müzikler hepsi çok iyiydi. ilk 2 sezon inanılmaz lezzetliydi ve bir yere çıta koydular.
işin içine netflix girince o çıtanın üstüne çıkamadılar. çıkmalarını beklemiyordum. ben o çıtanın çok feci şekilde altına düştüklerini düşünmüyorum.

ben bu olayın beklentiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. ilk iki sezon çok fazla aşık olduğumuz bir şeyin öyle devam etmesini bekliyoruz.
sürü psikolojisi biri çıkıyor ortaya ve abi eskisi gibi değil yaaa diyor ve bu böyle devam ediyor.

neyse diziye gelirsek genel olarak 5. sezona kadar iyi geldik. güzel bir finalle sonlanırsa güzel olacak.
detaylı anlatmayacağım ama dizinin senaryosunu ve anlatılmak isteneni seviyorum. tabii ilk iki sezon anlatmak istedikleri şey daha farklıydı. kafalarına göre yapıyorlardı. bu kadar patladıktan sonra biraz yön değiştirdiler ve bunu çok normal olarak görüyorum.
benim 1000 takipçim olsa sözlükte daha farklı yazmaya çalışırım. çalıştıkça iyi yazamam.

an itibarıyla dizinin 5. sezonunu bitirdim ve heyecanlandım. hüzünlendim. üzüldüm. merakla aralık ayını bekliyorum.


dizide yaratılan karakterler bu dizinin en büyük olayı. her karakter inanılmaz işlenmiş. her karakterin üstüne dizi yapılabilecek şekilde kusursuz yaratılmış. bu dizi bittikten sonra bu dizinin ekmeğini yiyecekler. spin off şeklinde bir şeyler yapacaklar. ortada çok büyük bir pasta var.
berlin karakteri, profesör karakteri, tokyo, nairobi hepsi efsane karakterler.

son sezonda tokyo öldü yemin ederim ağlayacaktım. o ne karizmatik şekilde ölmekti öyle ya. aşırı güzeldi. öleceksen böyle öleceksin.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"la casa de papel" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim