laik bir devlette imamların devletten maaş almasının caizliği

maaş karşılığı imamlık yapma durumu kabul edilemeyeceği gibi alınan bu maaşlarda loto/toto/piyango/alkol/ umumhane gibi ticari faaliyeti islam dini ile bağdaşmayan kurumlardan alınan vergilerin olması da maaşı dinen tartışmalı hale getirmektedir.

olması gereken tüm diyanet işleri başkanlığı personelinin görevini fahri olarak yani maaş alınmadan yapmasıdır. bunun için anayasada diyanet ile ilgili madde yeniden yazılmalı ve referanduma sunulmalıdır.

"maaş vermezseniz size namaz kıldırmak da ezan okumak da yok" diyecek olanlara cevap, allah'ın kelamından gelsin:

a'lâ, 16-17: "fakat siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz. oysa âhiret daha hayırlı ve süreklidir."

kim bakar paranın nereden geldiğine yeter ki para gelsin düşüncesinde olduklarından bu dert ettiklerini sanmıyorum.

imamlar diyanete bağlı ve diyanet resmi bir kurum.
diyanet; şer'iye ve evkaf vekaleti'nin devamı olarak, atarürk tarafından kuruldu. dolayısıyla, eleştirilen aslında atatürk'ün icraatı.

laik kavramı ile başlayan cümlenin caiz olma durumunun sorgulanmasıdır. bizler kavramların anlamlarını bilmediğimiz ve sindiremediğimiz için belki de haramdır.*

aslında laiklikle sekülerizm arasındaki farkı bilmiyor çoğu kişi. o yüzden de "laik bir ülkede neden diyanet diye bir kurum var" sorusu ortaya çıkıyor. aslında türkiye cumhuriyeti tam da lâiklik temeli üzerine kurulduğu için diyanet diye bir kurum var. zira kemalist ideolojinin halkı ateist yapmak gibi bir hedefi ya da gayesi olmamıştır. bunun yerine çağa uygun ve modern bir islam anlayışını halka benimsetmeyi hedeflemiştir. diyanetin kurulmasının nedeni budur. aslında din dersini zorunlu yapan 12 eylülcülerin de kafasındaki düşünce buydu ama solcular idrak edemiyor tabii bunları.

ha tabii günümüzde diyanet iyice yozlaşmış kuruluştaki misyonu ile tamamen alakasız hale gelmiştir orası doğru.

başlıkta sorgulanan devletin laik olması mı? yoksa imamların maaş alması mı?
aslında sorudan cevaba gidersek devlet laik olmasa maaş alabilir mi?
yani dini konularda kontrol mekanizması olmasın biz istediğimiz gibi at koşturalım mıdır mesele.


daha açık konuşayım. burada sorgulanan, selefi görüş baskın topluluk ve cemaatlerin istediği gibi top koşturamaması ve 5 vakit namaz vasıtasıyla kendine eleman devşirememe sancısı mı?

çünkü bu oluşumlarda laik devletten imam para alamaz. ama kendi elemanlarının hırsızlıkla, yalancılıkla, dolandırıcılıkla kazandığı veya çoluğunun çocuğunun rızkını getirip bunların imamına verirse sorun olmaz. mesela o mercedes’le gezen villalarda oturan sözüm ona emir ve mürşidleri asla paranın kaynağını sorgulamaz. bknz a kuytul veya hanzalacılar.

ama imamın aldığı 4000 tl onlara sorundur.

insanı, "laik bir devlette imam olması doğru mu" şeklinde bir sorgulamaya kadar götürebilecek konu. her ne kadar tersten gidilse de bir zaman sonra "müslüman laik olamaz" yargısına varılacak. görüldüğü üzere dinsizler bile böyle cüretkar çıkarımlarda bulundukça şeriatın değirmenine getirip kova kova su döküyorlar. allah nurunu tamamlayacak. bu kaçınılmaz.

laik bir ülkede zaten dinler bir kuruma bağlıdır. bu tek din için geçerli değildir bütün dinlerin temsilcileri bulunur ve ibadetlerini serbestçe yapma hakkına sahiptirler. öyle diyorsunuz da maaş almadan nasıl hayatını idame ettirecekler, bunun için ekstra bir seçenek yok yani mecburi bir olay, dini anlatması için sağ kalması gerektiğine göre gayet makul maaş almaları. devlet maaş vermezse cemaatler daha da güçlenir. halkın duyguları sömürerek o dediğiniz miktarların zaten fazlasını kazanırlar merak etmeyin. örneğin muskayı kaç paraya yapıyorlar biliyor musunuz ve insanlarda deli gibi muska yaptırıyor yani deme o ki bunları bilmeyenler için davulun sesi uzaktan hoş gelir. siz sanıyor musunuz ki dünya menfaatleri ahiret hayatının önüne geçmiyor, bakın iyi bir müslüman dahi olsa herkes otorite sahibi olmak ister aynı zamanda o otoriteden gelen parada tatlı gelir. peki bu otoriteyi nasıl sağlarsınız ya dinle ya ırk üstünden ikisi de ciddi anlamda iş görür.