1.
ocak 2020'de yayımlanan bir selahattin demirtaş romanıdır. ayrıca kendisinin ilk romanıdır. tek solukta ve çok kısa bir sürede okuyup bitirdim. yazarın üslubu ve anlatım şekli ile epey sürükleyici bir eser olmuş, hep bir sayfa sonrasını merak ettim. kitap ilk 65 sayfa ve geri kalanı olmak üzere iki bölümden oluşuyor. içerik olarak olmasa da işleyişi olarak bir bakımdan kürk mantolu madonna havası var. (önce kısa bir bölüm ve o bölümdeki karakterin başka bir hikâye okuması ile gelişen olay benzerliği) yazar son derece samimi ve ironik bir dille güzel bir olay örgüsü kurmuş.
hikâye diyarbakır'da geçiyor. birinci etapta ana karakterimiz olan kudret'in ilkokul dönemi ile sonraki hayatının bir kısmı ve çocukluk aşkı anlatılıyor. platonik aşkı. tabii kudret hiçbir zaman bunu aşığı serap'a söyleyemiyor. söylerse aşk denilen duyguya ihanet edeceğini düşünüyor. ama serap davranışlarından kendisinden hoşlandığını anlar ve hoşuna da gider. okulun tamamen bitmesi ile kudret için zorlu bir dönem başlıyor. serap'a görücü gelmeye başlar, kudret defalarca engel olur ve başarılı da olur. aşkını koruduğunu düşünür kendince. serap ismi leylan anlamına gelmektedir.
selahattin demirtaş yer yer siyasi görüşüne yer vermiş; özgürlük, eşitlik, ermeni soykırımı gibi birçok toplumsal konulardan bahsetmiştir.
bu ilk bölümde çok ekstra bir şey yok, sıradan bir olay gibi. klişe bir "ilk aşk" hikâyesi vs vs.. esas kısım kudret'in ilkokul arkadaşı olan netice ve serap'ın yazdığı hikayeyi okuması ile başlıyor.
ikinci kısım: hayat hep yarımdır
devrimci ruhlu, eski bir üniversite hocası bedirhan ile doktor sema'nın hayatını anlatıyor. yazar romanı istanbul'da başlayıp isviçre-zürih'te devam edip mardin'de bitecek şekilde planlamış. hikâyeye göre bedirhan'ın beyninde kötü huylu bir tümör gelişiyor ve bunu çok geç, ameliyat olmadan bir gün önce, beyin cerrahı eşine anlatıyor. ameliyatın biraz zorlu geçeceği gibi, bedirhan'ın yaşamına devam edip edemeyeceği de ameliyatın başarısına göre sonuçlanacak. tabii bu duruma seda çok üzülüyor ve ameliyat, doktor arkadaşlarının öncülüğünde kendi hastanesinde gerçekleşecek. ameliyat günü bedirhan'ın sürdüğü ve kızı deniz'in de içinde bulunduğu araç kaza yapıyor. hikayenin geri kalan kısım biraz spoili..
devamında ise bedirhan, kızı deniz'in kazada öldüğünü sanıyor o an ve kendisi de bilincini kaybederek baygınlık geçiriyor. hemen hastaneye kaldırılıp ameliyat oluyor. deniz'in durumu gayet iyi. bedirhan'ın da ameliyatı başarılı geçmesine ve kısa bir süre içinde uyanması beklenmesine rağmen uyanmıyor. 2 ay boyunca bitkisel hayatta kalıyor. sema birçok ülkeye, hastaneye başvurup yardım istiyor ve isviçre-zürih hastanesi tarafından bir proje üstünde çalıştıklarına ve isterlerse ilk denek olabilecekleri üzerine bir mail geliyor. ve başarılı olunması halinde dünyada bir ilke imza atılacağı da belirtiliyor. sema hiç düşünmeden yaklaşık 2 ay boyunca hareketsiz yatan bedirhan ve birkaç doktor eşliğinde zürih hastanesine gidiyor ve hemen tedavi işlemlerine başlıyorlar. tedavi kısmını çok anlatmayacağım ama yazarın sağlam kurgu yeteneği ile harika bir bölüm olmuş, birçok tıbbi terim kullanılarak güçlü bir temellendirme sağlanılmış.
açıkçası tedavinin 2. seansında bedirhan'ın koma halinden çıkıp uyanacağını düşündüm ama maalesef başarısız oluyorlar. ana karakterimiz bedirhan uyanamıyor ve 5 gün sonra da beyin ölümü gerçekleşiyor.
roman ikinci bölümün bitmesiyle tamamen bitiyor ve ilk hikâyenin devamı anlatılmıyor.
hikâye diyarbakır'da geçiyor. birinci etapta ana karakterimiz olan kudret'in ilkokul dönemi ile sonraki hayatının bir kısmı ve çocukluk aşkı anlatılıyor. platonik aşkı. tabii kudret hiçbir zaman bunu aşığı serap'a söyleyemiyor. söylerse aşk denilen duyguya ihanet edeceğini düşünüyor. ama serap davranışlarından kendisinden hoşlandığını anlar ve hoşuna da gider. okulun tamamen bitmesi ile kudret için zorlu bir dönem başlıyor. serap'a görücü gelmeye başlar, kudret defalarca engel olur ve başarılı da olur. aşkını koruduğunu düşünür kendince. serap ismi leylan anlamına gelmektedir.
selahattin demirtaş yer yer siyasi görüşüne yer vermiş; özgürlük, eşitlik, ermeni soykırımı gibi birçok toplumsal konulardan bahsetmiştir.
bu ilk bölümde çok ekstra bir şey yok, sıradan bir olay gibi. klişe bir "ilk aşk" hikâyesi vs vs.. esas kısım kudret'in ilkokul arkadaşı olan netice ve serap'ın yazdığı hikayeyi okuması ile başlıyor.
ikinci kısım: hayat hep yarımdır
devrimci ruhlu, eski bir üniversite hocası bedirhan ile doktor sema'nın hayatını anlatıyor. yazar romanı istanbul'da başlayıp isviçre-zürih'te devam edip mardin'de bitecek şekilde planlamış. hikâyeye göre bedirhan'ın beyninde kötü huylu bir tümör gelişiyor ve bunu çok geç, ameliyat olmadan bir gün önce, beyin cerrahı eşine anlatıyor. ameliyatın biraz zorlu geçeceği gibi, bedirhan'ın yaşamına devam edip edemeyeceği de ameliyatın başarısına göre sonuçlanacak. tabii bu duruma seda çok üzülüyor ve ameliyat, doktor arkadaşlarının öncülüğünde kendi hastanesinde gerçekleşecek. ameliyat günü bedirhan'ın sürdüğü ve kızı deniz'in de içinde bulunduğu araç kaza yapıyor. hikayenin geri kalan kısım biraz spoili..
devamında ise bedirhan, kızı deniz'in kazada öldüğünü sanıyor o an ve kendisi de bilincini kaybederek baygınlık geçiriyor. hemen hastaneye kaldırılıp ameliyat oluyor. deniz'in durumu gayet iyi. bedirhan'ın da ameliyatı başarılı geçmesine ve kısa bir süre içinde uyanması beklenmesine rağmen uyanmıyor. 2 ay boyunca bitkisel hayatta kalıyor. sema birçok ülkeye, hastaneye başvurup yardım istiyor ve isviçre-zürih hastanesi tarafından bir proje üstünde çalıştıklarına ve isterlerse ilk denek olabilecekleri üzerine bir mail geliyor. ve başarılı olunması halinde dünyada bir ilke imza atılacağı da belirtiliyor. sema hiç düşünmeden yaklaşık 2 ay boyunca hareketsiz yatan bedirhan ve birkaç doktor eşliğinde zürih hastanesine gidiyor ve hemen tedavi işlemlerine başlıyorlar. tedavi kısmını çok anlatmayacağım ama yazarın sağlam kurgu yeteneği ile harika bir bölüm olmuş, birçok tıbbi terim kullanılarak güçlü bir temellendirme sağlanılmış.
açıkçası tedavinin 2. seansında bedirhan'ın koma halinden çıkıp uyanacağını düşündüm ama maalesef başarısız oluyorlar. ana karakterimiz bedirhan uyanamıyor ve 5 gün sonra da beyin ölümü gerçekleşiyor.
roman ikinci bölümün bitmesiyle tamamen bitiyor ve ilk hikâyenin devamı anlatılmıyor.
devamını gör...