#ödüllü filmler

öne çıkanlar | diğer yorumlar

2003 yapımı sofia coppola filmi. başrollerinde scarlett johansson ve bill murray var. şu hayatta her filmiyle beraber nefret ettiğim ender filmlerden biridir. hem de scarlett johansson'a rağmen.

bana göre bomboş bir film. alt metninin olduğunu da düşünmüyorum. bill murray'in oyunculuğu hariç izlenecek pek bir şey yok.
devamını gör...
(bkz: sofia coppola) nın birazcık da kendi hayat hikayesini konu ettiğini düşündüğüm, bol ödüllü (en iyi özgün senaryo oscar'ı dahil) 2004 yılında gösterime girmiş olan mükemmel ötesi film. aslında bakarsanız benim ilk izleme sebebim, takıntılı bir şekilde sevdiğim, güzeller güzeli (bkz: scarlett johansson) ın oynuyor oluşuydu. sonrasında filmi o kadar beğendim ki bir çok kez tekrar izlemişliğim vardır.
bill murray'ın oynadığı bob karakteri evli bir adamdır ve aktördür. japonya'ya bir reklam filmi çekimi için gelmiştir. (bill murray en iyi erkek oyuncu oscar'ına aday gösterilmiş ancak kazanamamıştır.) scarlett johansson'ın canlandırdığı charlotte karakteri ise eşi fotoğrafçı olan ve eşinin işleri dolayısıyla japonya'ya gelmiş olan güzel bir kadındır. çift otelde tanışırlar dillerini ve kültürlerini hiç bilmedikleri bu ülkede sıkıntıdan patlamak üzereyken kendi dillerinde konuşacak birini bulmaları üzerine yakınlaşırlar ve film ortaya çıkar. yönetmen coppala da buna benzer bir dönem yaşamış ve eşinden ayrılıp japonya'ya gittiği dönemde bu senaryoyu yazmış. (sofia coppola da en iyi yönetmen oscar'ına aday gösterildi ama kazanamadı. eğer kazansaydı bu ödülü kazanan ilk amerikalı kadın olacaktı)
yabancı bir kültürde yabancı bir ülkede yani dilini bilmediğiniz kültürünü bilmediğiniz bir ülkede yaşamış vbakit geçirmişseniz eğer filmi izlerken mutlaka kendinizden bir şeyler buluyorsunuz. bu kalabalık içindeki yalnızlık, yabancılaşma, yokmuş gibi hissetme, varoluşsal sancılar mükemmel işlenmiş filmde. ben sırf scarlett için başlamış olsam da o kadar keyif aldım ki en iyi filmlerin arasına koydum.
bu arada türkçeye : "bir konuşabilse" diye çevirilmiş filmin adı. bence tam olarak karşılamıyor ama neyse...
devamını gör...
filmin yönetmeni sofia coppola filmden bahsederken söylediği bir alıntı aslında tüm filmi özetliyor. "hiç tahmin edemeyeceğiniz biri ile geçirdiğiniz güzel günler vardır hayatta. fakat sonrasında gerçek hayatınıza geri dönmek zorundasınızdır, fakat siz eski halinize dönmezsiniz, o birkaç gün ruhunuzda bir iz bırakır. işte bu karşılaşmaları da bu kadar keyifli ve etkili yapan budur."

film tokyo'da bir otelde ruhen mahsur kalan ve yaş farkına sahip charlotte ile bob'un birbirinden etkilenmesi ile başlıyor. öncellikle tokyo mekan olarak bence seçilebilecek en doğru mekan. çünkü amerikalılar "muhtemelen sadece ingilizce bilen kapitalistler" belki latin alfabesine sahip başka bir ülkede olsalar biraz da olsa ortama adapte olabilirlerdi. veya kendi kültürlerinin aşılandığı bir ülkede olsalardı kendilerini daha az izole hissedebilirlerdi. fakat japonya kültürü ve japonca iki amerikalı mahsura tam anlamıyla hiç bir şey ifade edemediği için ikisi de ortamdan izole ve uyumsuzlardı. filmin başları da buna değindiği için komedi kategorisine girerdi. bunun dışında filmin mekanı tanıtması çok etkileyiciydi. her şey bob ve charlotte'nin deneyimleri ile seyircilere iletiliyordu dolayısıyla sokaklar, japon kültürü ve insanı hep karakterlerin gözünden aktarılıyordu. karakterler de seyirciler tarafından özümsendiğinde bizzat tokyo'da keşfe çıkmış gibi hissediyorsunuz.

charlotte ve bob'a geri dönersek, ikisinin de ayrı ayrı uzun ilişkileri ve birinin tamamen diğerinin de nispeten oturmuş bir hayatı var. dolayısıyla ikisi de eski hayatlarına vicdan azabı duymadan geri dönmemek için fiziksel olarak kimse kimseyi aldatmadı. fakat birbirleri ile geçirdikleri her anda tam anlamıyla bağlandıklarını hissetmeleri fiziksel olmayan ama fizikselden daha öte gerçek bir aldatmaydı. sadece vicdan azabı da sevişmelerine engel değildi aslında. bence ne bob ne de charlotte birbirlerinden fiziksel anlamda etkilenseler dahi hiçbiri fiziksel temas istemiyordu. yani ikisi de aralarındaki o çok çok ince olan o çizgiyi arıyordu ve kalsın istiyordu aynı zamanda. çünkü onlar için en değerlisi artık aynı kafada olan insanlarla konuşabilmekti. sadece göz teması ile bağlandıklarını hissetmek ve aynı zamanda birbirinden etkilenmek.

peki en sonunda ne mi yaptılar? eski sıkıcı hayatlarını bırakıp tokyo'da evlendiler ve sonsuza kadar evli mutlu çocuklu yaşadılar.

hayır.
gerçek hayatta ne olurdu? 15 yıllık karısını ve çocuklarını nasıl bırakıp sırf 30 yaş sendromu yüzünden ilk defa veya yıllar sonra ilk defa bağlandığını hissettiğin 20 yaşındaki bir kadınla evlenemezsin. eski hayatına geri döneceksin. fakat biraz daha huzurlu bir bob ve charlotte olarak. hayatın daha katlanılabilir ve daha ilgi çekici olacak. yani her şey eskisine dönmeyecek sende illaki bir etkisi kalacak. ve işte asıl değer de bu bence. illa bağlandığını veya bir bakışla iletişim kurabilidiğini hissetiğin insanlarla hayat kurman veya onları bir şekilde hayatınının içinde tutmana gerek yok. anılarında olsun, "büyüdüğünde" en olgun halinin bir parçası olsun.

adam olana çok bile.


son olarak filmin sonu çok yanlıştı bence. tesadüfen kızı tam şehirden ayrılırken buluyor. onun yanına gidiyor öpüyor ve kulağına coppola'nın bile yazmadığı repliği mırıldanıyor charlotte "ok" diyor ve ağlayarak birbirlerinden uzaklaşıp eski hayatlarına dönüyorlar. bob ne mırıldandı? bunu charlotte'yi oynayan kadın bile bilemiyor zaten sanırım bob'u oynayan bill murray de gibberish konuşmuş. amaç şey "ne dendiğinin bir önemi yok hayatları ayrıldı ya önemli olan o" coppola baban kadar yetenekli değilsin işte açık ol son repliği yazmaya korktun işte itiraf et... :p


boş konuşmamı geçtiyseniz çok iyi yaptınız hayatınızdan 1 dk filan çalmamış oldum. özetle izleyin. insana dair keyifli şeyler anlatıyor hiç bunaltmıyo
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"lost in translation" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim