1.
t1: kısmen legal kafa yapıcı
t2: epilepsi, nöropatik ağrı, fibromiyalji, huzursuz bacak sendromu ve yaygın anksiyete bozukluğunu tedavi etmek için kullanılan (yeşil reçeteli) bir ilaçtır.
t2: epilepsi, nöropatik ağrı, fibromiyalji, huzursuz bacak sendromu ve yaygın anksiyete bozukluğunu tedavi etmek için kullanılan (yeşil reçeteli) bir ilaçtır.
devamını gör...
2.
pfizer firmasını ayakta tutan iki ilaçtan biridir. nörolog ve ortapedistlerin yazabildikleri belirli hastalıkların tedavisinde kullanılan bir ilaç fakat ülkemizde uzun yıllardır suistimali gündemde. resmen karaborsa da tane ile satıldığını duyup, her gün operasyonlarda yakalandıklarını izliyoruz. acilen ve kat-i suretle yasaklanması gerekiyor zannımca,kullanımı aşırı artmış durumda ve tehlikeli boyutlara ulaştı.
devamını gör...
3.
nöropatik ağrı için kullandığım fakat bende işe yaramayan bir ilaç.
3 nöroloji uzmanı ardından baş hekim onayı gerektirir. yazdırılması zordur. gerçekten hasta olmanız gerekmektedir.
aramalarda üstünüzde bulunursa, size ilacın uzmanlar tarafından yazıldığını ıspat etmelisiniz, aksi taktirde uyuşturucu kullanmaktan işlem yapılabilir.
3 nöroloji uzmanı ardından baş hekim onayı gerektirir. yazdırılması zordur. gerçekten hasta olmanız gerekmektedir.
aramalarda üstünüzde bulunursa, size ilacın uzmanlar tarafından yazıldığını ıspat etmelisiniz, aksi taktirde uyuşturucu kullanmaktan işlem yapılabilir.
devamını gör...
4.
dedemi ölüm döşeğinde uçuran ilaçtır kendileri.
öncelikle bilmeyenler için lyrica genelde nöropatik ağrı için kullanılan bağımlılık yapan ve günümüzde uyuşturucu niyetine kullanılan ilaçtır. yeşil reçete ile satılır. üç uzman doktor onayı olmadan yasal yollarla elde edemezsiniz. hatta reçeteniz olsa bile eczacının gözü tutmazsa ilaç bizde yok diyerek sizi gönderir. üstünüzde bulunursa polis kontrolüne girersiniz. ülkemizde oldukça yaygındır. özellikle hapishanelerde ve askerde ulaşmak çok kolaydır. doktorların ve eczacıların korkulu rüyasıdır. kendini kaybetmiş kullanıcılar tarafından tehdit ve şantaj hatta darp ederek alınmaya çalışır. doktor cinayetlerinin yarısının sebebi bu ilaçtır. şunu da belirteyim doktor size bu ilacı yazdığında korkmanıza gerek yok çünkü 75mg ile başlarsınız genelde yavaş yavaş artırılır doktor kontrolünde bırakırsınız yan etkileri de genelde baş dönmesi gibi basit şeyler. uyuşturucu olarak kullananlar genelde 300mg ve 3-4 tane aynı anda içerler. yanında mutlaka yüksek alkollü içecekler tüketilir. etkilerini özendirmemek için yazmıyorum. eğer karşınıza lyica gelirse içmeyin kimsenin reçetesiz içmesine de göz yummayın. zira bu kadar yüksek kullanımda ilk olarak sosyal olarak mahveder. daha sonra böbreklerinizi alırsınız elinize. yüksek bağımlılığa ulaştığınızda kurtulmanız yıllarınızı alır. dedeme gelecek olursak.
sene 2014 dedemin nöropatik ağrıları ve romatizmaları vardı. 84 yaşında. kendisini bizzat doktora götürdüm. 150mr başlangıç olarak lyica yazdı.(o zaman beyaz reçeteyle alınabiliyordu) hapı o zamanda biliyordum çevremde sağda solda üniversite ortamlarında kullanan çoktu ama bugünkü kadar popüler değildi. dedeme hiç bahsetmedim hapın etkilerinden zaten namazında niyazında bir insandı. kafası karışmasın tedavisi devam etsin diye hiç ses etmedim. farklı şehirlerde yaşadığımız için çok gözlemleme fırsatı bulamadım ama 6 ay sonra yine doktor önerisiyle 300 mg günde bir adet olarak artırmıştı. yaklaşık 15 ay sonra dedemi görme fırsatı buldum. gayet mutlu mesut takılıyordu. babaanneme sordum dedem nasıl diye. iyice yaşlandık namaz kılamıyor iyice unutkan oldu dedi. bu arada dedemde gerçekten çok yaşlanmıştı hatta 80 yaşında kanser oldu ama çok yaşlı olduğu için kanseri ilerlemiyordu. dedemle bir kaç gün geçirdikten sonra durumu iyice anladım. cümleleri toparlayamıyor konuşmada zorluk çekiyor hafiften böyle yavaş hareket ediyordu. hemen durumu anladım tabi ki. normalde insan dedesini görünce ne yapar halini hatırını sorar ben az çok yaşadığı kafayı tahmin ettiğim için hiç adamı bunaltmadım. yanına gittiğim zaman hemen müzik açıyordum birlikte saatlerce dinliyorduk gülüyorduk. hiç bir zaman ağrıların geçti mi diye sormadım. biliyordum ki hiç bir yeri ağrımıyor. ağrısa bile genel yaşlılık halleri kadar. onu konuşmaya hiç zorlamadım. sabah 12 gibi hapını içerdi beraber yavaş yavaş kavak ağaçlarının içinde yürürdük. yani özetle dedem bildiğin her gün takılıyordu* sürekli sevdiği yemekleri alıp geliyordum zaten midesine düşkündü rahmetli birlikte yer içerdik. zaten son yıllarında herkesin için en sevdiğim torunum derdi benim için* tek merak ettiğim şey şu dedem ilacın etkisini keşfetmiş miydi yoksa gerçekten hala ağrıları için mi içiyordu. yine hiç açmadım konusunu. mutluydu lan adam hiç sinirlenmez olmuştu. ölümü kabullenmişti. açık açık söylerdi benim az vaktim kaldı falan diye konuşurdu.
bir gün telefon çaldı telefonda babaannem buraya gel dedi. kalktım gittim bütün aile toplanmış. dedem yatma oturma arası bir pozisyonda. geldiğimde hiç konuşamaz bir haldeydi. beni tanıdığına bile emin değilim. anlaşılan zaman gelmiş. etrafında bir sürü yaşlı kadın kuran okuyorlar. derin bir sessizlik var. bir saat geçti geçmedi. dedem babaanneme baktı. babaannem kalktı ilaçları getirdi(lyrica) tam tamına üç adet aynı anda içti. yarım saat sonra yüzünde bir gülümseme oturdu. kuran okuyan kadınlarda aralarında fısıldaşıyorlar ''melekler geldi melekleri görüyordur'' diyorlar. aynen kanka melekleri görüyor hatta dans edip partiliyorlar şuan* o gün dedem bu dünyaya veda etti. rahmetli ağzına alkol bile sürmezdi. çok kral adamdı hala ismini taşırım. hayatının son üç yılı biraz garip geçmiş olabilir* ama mutlu yaşadı mutlu öldü.
özetle uzak durunuz efendim bu ilaçtan. ihtiyacınız olduğunda doktor size söyler zaten.
öncelikle bilmeyenler için lyrica genelde nöropatik ağrı için kullanılan bağımlılık yapan ve günümüzde uyuşturucu niyetine kullanılan ilaçtır. yeşil reçete ile satılır. üç uzman doktor onayı olmadan yasal yollarla elde edemezsiniz. hatta reçeteniz olsa bile eczacının gözü tutmazsa ilaç bizde yok diyerek sizi gönderir. üstünüzde bulunursa polis kontrolüne girersiniz. ülkemizde oldukça yaygındır. özellikle hapishanelerde ve askerde ulaşmak çok kolaydır. doktorların ve eczacıların korkulu rüyasıdır. kendini kaybetmiş kullanıcılar tarafından tehdit ve şantaj hatta darp ederek alınmaya çalışır. doktor cinayetlerinin yarısının sebebi bu ilaçtır. şunu da belirteyim doktor size bu ilacı yazdığında korkmanıza gerek yok çünkü 75mg ile başlarsınız genelde yavaş yavaş artırılır doktor kontrolünde bırakırsınız yan etkileri de genelde baş dönmesi gibi basit şeyler. uyuşturucu olarak kullananlar genelde 300mg ve 3-4 tane aynı anda içerler. yanında mutlaka yüksek alkollü içecekler tüketilir. etkilerini özendirmemek için yazmıyorum. eğer karşınıza lyica gelirse içmeyin kimsenin reçetesiz içmesine de göz yummayın. zira bu kadar yüksek kullanımda ilk olarak sosyal olarak mahveder. daha sonra böbreklerinizi alırsınız elinize. yüksek bağımlılığa ulaştığınızda kurtulmanız yıllarınızı alır. dedeme gelecek olursak.
sene 2014 dedemin nöropatik ağrıları ve romatizmaları vardı. 84 yaşında. kendisini bizzat doktora götürdüm. 150mr başlangıç olarak lyica yazdı.(o zaman beyaz reçeteyle alınabiliyordu) hapı o zamanda biliyordum çevremde sağda solda üniversite ortamlarında kullanan çoktu ama bugünkü kadar popüler değildi. dedeme hiç bahsetmedim hapın etkilerinden zaten namazında niyazında bir insandı. kafası karışmasın tedavisi devam etsin diye hiç ses etmedim. farklı şehirlerde yaşadığımız için çok gözlemleme fırsatı bulamadım ama 6 ay sonra yine doktor önerisiyle 300 mg günde bir adet olarak artırmıştı. yaklaşık 15 ay sonra dedemi görme fırsatı buldum. gayet mutlu mesut takılıyordu. babaanneme sordum dedem nasıl diye. iyice yaşlandık namaz kılamıyor iyice unutkan oldu dedi. bu arada dedemde gerçekten çok yaşlanmıştı hatta 80 yaşında kanser oldu ama çok yaşlı olduğu için kanseri ilerlemiyordu. dedemle bir kaç gün geçirdikten sonra durumu iyice anladım. cümleleri toparlayamıyor konuşmada zorluk çekiyor hafiften böyle yavaş hareket ediyordu. hemen durumu anladım tabi ki. normalde insan dedesini görünce ne yapar halini hatırını sorar ben az çok yaşadığı kafayı tahmin ettiğim için hiç adamı bunaltmadım. yanına gittiğim zaman hemen müzik açıyordum birlikte saatlerce dinliyorduk gülüyorduk. hiç bir zaman ağrıların geçti mi diye sormadım. biliyordum ki hiç bir yeri ağrımıyor. ağrısa bile genel yaşlılık halleri kadar. onu konuşmaya hiç zorlamadım. sabah 12 gibi hapını içerdi beraber yavaş yavaş kavak ağaçlarının içinde yürürdük. yani özetle dedem bildiğin her gün takılıyordu* sürekli sevdiği yemekleri alıp geliyordum zaten midesine düşkündü rahmetli birlikte yer içerdik. zaten son yıllarında herkesin için en sevdiğim torunum derdi benim için* tek merak ettiğim şey şu dedem ilacın etkisini keşfetmiş miydi yoksa gerçekten hala ağrıları için mi içiyordu. yine hiç açmadım konusunu. mutluydu lan adam hiç sinirlenmez olmuştu. ölümü kabullenmişti. açık açık söylerdi benim az vaktim kaldı falan diye konuşurdu.
bir gün telefon çaldı telefonda babaannem buraya gel dedi. kalktım gittim bütün aile toplanmış. dedem yatma oturma arası bir pozisyonda. geldiğimde hiç konuşamaz bir haldeydi. beni tanıdığına bile emin değilim. anlaşılan zaman gelmiş. etrafında bir sürü yaşlı kadın kuran okuyorlar. derin bir sessizlik var. bir saat geçti geçmedi. dedem babaanneme baktı. babaannem kalktı ilaçları getirdi(lyrica) tam tamına üç adet aynı anda içti. yarım saat sonra yüzünde bir gülümseme oturdu. kuran okuyan kadınlarda aralarında fısıldaşıyorlar ''melekler geldi melekleri görüyordur'' diyorlar. aynen kanka melekleri görüyor hatta dans edip partiliyorlar şuan* o gün dedem bu dünyaya veda etti. rahmetli ağzına alkol bile sürmezdi. çok kral adamdı hala ismini taşırım. hayatının son üç yılı biraz garip geçmiş olabilir* ama mutlu yaşadı mutlu öldü.
özetle uzak durunuz efendim bu ilaçtan. ihtiyacınız olduğunda doktor size söyler zaten.
devamını gör...
5.
çok şiddetli nöropatik ağrı nedeniyle bana perge isimli muadili yazıldı bana bu ilacın. bu öyle bir ağrı ki hani şu her şeyi ezen geri dönüşüm makineleri var ya onun içindeymişsiniz gibi.
ama bu ilaçtansa o ağrıyı çekmeye dayanırım. zaten raporunun çıkış evresinden anlamalıydım böyle bir şey olduğunu. bir sürü onay gerekmişti.
ben bir hafta kadar kullandım, devam edemedim. bana yazılan doz daha fazlaydı. o bir hafta bir yöneticimle telefonla konuşurken şöyle dedim
" ben konuşmalarımı tartamamaktan çok korkuyorum, sonra konuşsak olur mu"
o hafta iş hayatımı etkileyecek önemli bir sınavım vardı. gerçekten hayatımı çok değiştirecekti. ağrılara dayanamam diye korktum ve ilacı içtim. ben ağrılarla girsem o sınavı kazanırdım, bundan eminim.
şu kadar söyleyeyim, o sınava girmedin deseydi biri inanırım, belki de girmemişimdir derim. öyle bir durumdaydım resmen. aşırı bir rahatlık vardı ömür boyu gergin olan bünyemde. sınav salonundakilere durup dururken " lütfen maskelerin burnunu kapatalım" dediğimi hatırlıyorum. normalde topluluk içinde çekingen biriyimdir mesela. sonra hatırladığım şey ise bir darbukacının karşısında ekmek kemirdiğim. yemek için oturduğumuz yerde aniden gidip ben bu ekmeği darbukayı izlerken yiyeyim fikri nasıl geldi aklıma bilmiyorum ama resmen kilitlendim. o ekmek yiyen köpek fotoğrafı gibi bakıyorum adama. yanımdakiler hadi diyorlar ama ayrılamıyorum. sanki ayakkabılarımdan yere çivilenmiş gibi duruyorum, ne yaptığımı bilmiyorum.
bu etkileri özendirmek için yazmıyorum. asla özenilecek bir şey değil zaten. bu gibi ilaçlar çok ciddi ilaçlar, önerilmedikçe ruhunuzu alıyor. sizden geriye bir şey kalmıyor. ağrı kesicileri bile abartan insanlara karşıyım. nereden biliyorsunuz ileride ağrıdan inleyecek bir hastalığınız olmayacağını, işte o zaman onlar da işe yaramayacak.
araştırdığımda ciddi derecede bağımlılık yaptığını, ilacı bırakma evresinin çok zor olduğunu duydum. maalesef kullanımı da çok yaygın. genelde mahkumlara yazılan bir ilaçmış. hatta iş o kadar farklı ki bu ilacı aldığını kimseye gösterme, siyah bir poşete koy gibi öneriler duydum.
doktor tavsiyesiyle yazılanlara bir şey diyecek halim yok, ama başka amaçlarla burayı okuyanlar vardır diye yazmak istiyorum.
uzak durun. ben yaşadığım ve saatler süren kemiklerim bıçakla ince ince soyuluyor ve toz oluyormuş gibi bir ağrıya rağmen bundan uzak durdum. ve bundan uzak durmak bana hayatımda en özgüven veren şey oldu. doktor yeniden istediğimi sandı bir daha gittiğimde. ben o ilacı bir hafta sonra bıraktım dedim. ( bana ağrı nedeniyle yazıldı diye bıraktım, ama muhakkak bırakırken de doktora danışın)
kalanları da ciddi ağrı sorunuma rağmen imha ettim.
ama bu ilaçtansa o ağrıyı çekmeye dayanırım. zaten raporunun çıkış evresinden anlamalıydım böyle bir şey olduğunu. bir sürü onay gerekmişti.
ben bir hafta kadar kullandım, devam edemedim. bana yazılan doz daha fazlaydı. o bir hafta bir yöneticimle telefonla konuşurken şöyle dedim
" ben konuşmalarımı tartamamaktan çok korkuyorum, sonra konuşsak olur mu"
o hafta iş hayatımı etkileyecek önemli bir sınavım vardı. gerçekten hayatımı çok değiştirecekti. ağrılara dayanamam diye korktum ve ilacı içtim. ben ağrılarla girsem o sınavı kazanırdım, bundan eminim.
şu kadar söyleyeyim, o sınava girmedin deseydi biri inanırım, belki de girmemişimdir derim. öyle bir durumdaydım resmen. aşırı bir rahatlık vardı ömür boyu gergin olan bünyemde. sınav salonundakilere durup dururken " lütfen maskelerin burnunu kapatalım" dediğimi hatırlıyorum. normalde topluluk içinde çekingen biriyimdir mesela. sonra hatırladığım şey ise bir darbukacının karşısında ekmek kemirdiğim. yemek için oturduğumuz yerde aniden gidip ben bu ekmeği darbukayı izlerken yiyeyim fikri nasıl geldi aklıma bilmiyorum ama resmen kilitlendim. o ekmek yiyen köpek fotoğrafı gibi bakıyorum adama. yanımdakiler hadi diyorlar ama ayrılamıyorum. sanki ayakkabılarımdan yere çivilenmiş gibi duruyorum, ne yaptığımı bilmiyorum.
bu etkileri özendirmek için yazmıyorum. asla özenilecek bir şey değil zaten. bu gibi ilaçlar çok ciddi ilaçlar, önerilmedikçe ruhunuzu alıyor. sizden geriye bir şey kalmıyor. ağrı kesicileri bile abartan insanlara karşıyım. nereden biliyorsunuz ileride ağrıdan inleyecek bir hastalığınız olmayacağını, işte o zaman onlar da işe yaramayacak.
araştırdığımda ciddi derecede bağımlılık yaptığını, ilacı bırakma evresinin çok zor olduğunu duydum. maalesef kullanımı da çok yaygın. genelde mahkumlara yazılan bir ilaçmış. hatta iş o kadar farklı ki bu ilacı aldığını kimseye gösterme, siyah bir poşete koy gibi öneriler duydum.
doktor tavsiyesiyle yazılanlara bir şey diyecek halim yok, ama başka amaçlarla burayı okuyanlar vardır diye yazmak istiyorum.
uzak durun. ben yaşadığım ve saatler süren kemiklerim bıçakla ince ince soyuluyor ve toz oluyormuş gibi bir ağrıya rağmen bundan uzak durdum. ve bundan uzak durmak bana hayatımda en özgüven veren şey oldu. doktor yeniden istediğimi sandı bir daha gittiğimde. ben o ilacı bir hafta sonra bıraktım dedim. ( bana ağrı nedeniyle yazıldı diye bıraktım, ama muhakkak bırakırken de doktora danışın)
kalanları da ciddi ağrı sorunuma rağmen imha ettim.
devamını gör...
6.
sözlüğe yeni katılan, nice canlar yakacak olan hoşsohbet yazar adayı.
devamını gör...
7.
muadili neurontin olan ilaç yeşil reçeteli... gerçi mutlaka başka muadilleri de vardır ama nöropatik ağrılarım için uzun süre günde 3x600 mg neurontin kullanmıştım. resmen yasal uyuşturucu... 1 yılın sonunda yavaştan bağımlı olmayı hissettiğim an algoloji doktorumun başka tedavi şekline geçmesi ile zor da olsa bırakmıştım... mükemmel uyku hali veren, özgüveni patlatan, dünya umurumda değil kafası yaratan çok farklı bi kimyasal...
maalesef nöropatik ağrılarımda hiç bir işe yaramamıştı.
maalesef nöropatik ağrılarımda hiç bir işe yaramamıştı.
devamını gör...
8.
sakın reçetesiz kullanmayın, yerden yere vuran bir şey, doktor kontrolüne tabi olarak kullanınız, kafanıza göre kullanmayınız sakın. s
hele helei alkolle beraber asla, ama diyeyim amel defterini kapatır sakın lan.
kendimden biliyorum, dünyam kaydı.
hele helei alkolle beraber asla, ama diyeyim amel defterini kapatır sakın lan.
kendimden biliyorum, dünyam kaydı.
devamını gör...
9.
gerçekten uçuran bi meret, doktor konrtolü olmadan asla kullanmayınız, baika yollarla temin etmen yasal değildir, keyif merici vadde olarak kullanmak suçtur. nörolojik ağrılar için yazılan yeşil reçeteli bir ilaç, eğpilepsi nöbetlerimde de de uardımcı olamtadır.
ediit:yan etkilerini bastırmak için yoğurt, soda ayran gibi şeyler yağın,
edit2:vay a.. k.. bunu bu kafada yazmıştım, 3-4 tane yuvarlayıp vodka içmiştim üstüne.
ediit:yan etkilerini bastırmak için yoğurt, soda ayran gibi şeyler yağın,
edit2:vay a.. k.. bunu bu kafada yazmıştım, 3-4 tane yuvarlayıp vodka içmiştim üstüne.
devamını gör...
10.
uyuşturucu niyetiyle kullanılan ilaç, reçetesiz kesinlikle alınmıyor diye biliyorum.
devamını gör...
11.
anneanneme ileri derece kemik erimesinden kaburgalarının uçlarının kırılmaya başlaması nedeni ile doktorların yazdığı ilacıdır.
kafasını çok güzel yapıyordu ama içmediği zaman çok daha kötü oluyordu.
eczacı bu ilacı anneme teslim etmek yerine depodan getirtip, eve kadar bıraktırıyordu.
kafasını çok güzel yapıyordu ama içmediği zaman çok daha kötü oluyordu.
eczacı bu ilacı anneme teslim etmek yerine depodan getirtip, eve kadar bıraktırıyordu.
devamını gör...
12.
uyuşturucu etkisinden dolayı bu haptan üç beş tane alıp, üzerine bir de bira içerek bulut oluyorlar. eczacıların satmak istemediği bir ilaç.
devamını gör...
13.
hem kıyak kafayla hem de geç boşalıp fantezi dünyasını renklendirmek için kullanan keşlerin tercihi. zombi gibi geziyorlar.
hamdolsun ihtiyacım olmadı hiç…
hamdolsun ihtiyacım olmadı hiç…
devamını gör...
14.
ekşi'de, "abe reçetem 3 güne gelcek abe sen de fazla var mı abe parasını veririm abe" şeklinde, uğrunda 78 ya da 95 mesaj döşenen nefis hap. bula bula, 25 senedir nette olan, sadece kulağının arkası kalmış beni bulup yazanları tebrik ediyorum buradan bir kez daha. o ayakları aşırı yiyecek biriyim, he canım, dabii güzelim.
aman gençler şöyle edin böyle edin diye kendimi sevdirme kaygılarım da yok. nasihat vermeyeceğim millet, sakin. kim napıyorsa yapsın benden uzak. "ya ben şöyle yaptım seneler boyu ama sakın siz yapmayın gençler" diyen dayılara kafa atın bence. bir şeyi yapıp twitterdan nasihat saçmak kadar saçma olay yok be sdkjh.
komikli anı olarak şunu diyeyim, arkadaş eczacı. bizim çekirdek wassap ortaokul kankası kontenjanından. süzme piç bir insandır kendisi. bunun anlattıklarına oha dedim. ekmeğin arasına tozunu döküp eritip jelatin gibi yapıp bir şey yapanlar, bundan hap dilenenler, sıvılara karıştıranlar falan saymakla bitmez. arkada ufak depo gibi bir yeri var, gömmüş orada kiliti dolaba. çok pis araştırıyorlarmış bunları. eczacılar dertlidir. bildiğim kadarıyla çok çöküyorlar yeşil-kırmızı reçete işlerine artık. denetimler sıkı yani. doktor bir şeyi yazar mesela. o hastalık için yazılacak bir şeydir. lakin gel görki eczacı bunu satamaz. sut mu, süt mü nedirbir tebliğleri varmış, habire değişiyor bu. x hastalığa bir ay y ilacı yazılırken, 3 ay sonra yazılmıyor mesela. yani lyrica depodan çıktığı andan itibaren kontrolde. "2 kutu salla lan eheh" diye şaka yapınca bile heyecanlanıyor adam. çok pis çaktı bu hap milleti. nedenini içen anlar zaten. türkiyenin en baba nörologlarından aksel siva bey'e gitmiştik hatunun hastalık için. adam lyrica'ya çıldırdı atarlandı. "bunu da hep saçma sapan insanlar içiyor" diye delirdi koca aksel bey. neurontin, a.k.a gabapentin yazar oldu hekimler bile.
yoksunluğu ağır. öyle nervium gibi falan değil benim için. 1 gün unutmuştum, çaktı akşama. alkol bırakma şeylerimde aşırı yardımcı oldu. 1 adet'i suistimal etmedim. günde 1 adet ile 5 yıldır devam. buna karşın, aşırı suistimal edip 10 tane içenler de varmış kankinin dediğine göre. bir ilacı belli bir zaman (mesela 1 ay) kullandıktan sonra, yan etkileri geçiyor malumunuz. o durumdayım. herhangi bir yan etki görmüyorum. kullanmaya başladığım ilk günlerde, sırıtıyordum sürekli. zaten sırıtkan biriyim. bakkala bile "ahaahahah" diye gülüyordum. insanı güleç yapıyor diyebilirim. uzun süreli kullanımlarda okuduğum tek kötü yan etki, böbreklerle ilgili bir sorundu. o da büyütülecek ya da hemen pat diye olacak bir şey değil.
yine ciddi bir bilgi olarak da, nöropatik ağrılar haricinde anksiyete durumları için de reçete ediliyor amerika'da. bizde bu da çok zor. sanırım şanslıyım. raporu var şusu busu var dert anasını satim. fibromiyalji için de yazmıyorlar artık. ben bir bunu bir concertayı aramaktan usandım ama neyse. arada kalmıyor bunlar. leş leş muadilleri var, onları pek tutmadım.
gençlerimize tavsiyem motor alsınlar. kaskla falan şekil oluyor bi arkadaş. motor iyidir. ayrıca rapi bıraksın gençlerimiz. anket de açmasınlar. harley modeli daha süper. ben düşerim ondan almadım.
aman gençler şöyle edin böyle edin diye kendimi sevdirme kaygılarım da yok. nasihat vermeyeceğim millet, sakin. kim napıyorsa yapsın benden uzak. "ya ben şöyle yaptım seneler boyu ama sakın siz yapmayın gençler" diyen dayılara kafa atın bence. bir şeyi yapıp twitterdan nasihat saçmak kadar saçma olay yok be sdkjh.
komikli anı olarak şunu diyeyim, arkadaş eczacı. bizim çekirdek wassap ortaokul kankası kontenjanından. süzme piç bir insandır kendisi. bunun anlattıklarına oha dedim. ekmeğin arasına tozunu döküp eritip jelatin gibi yapıp bir şey yapanlar, bundan hap dilenenler, sıvılara karıştıranlar falan saymakla bitmez. arkada ufak depo gibi bir yeri var, gömmüş orada kiliti dolaba. çok pis araştırıyorlarmış bunları. eczacılar dertlidir. bildiğim kadarıyla çok çöküyorlar yeşil-kırmızı reçete işlerine artık. denetimler sıkı yani. doktor bir şeyi yazar mesela. o hastalık için yazılacak bir şeydir. lakin gel görki eczacı bunu satamaz. sut mu, süt mü nedirbir tebliğleri varmış, habire değişiyor bu. x hastalığa bir ay y ilacı yazılırken, 3 ay sonra yazılmıyor mesela. yani lyrica depodan çıktığı andan itibaren kontrolde. "2 kutu salla lan eheh" diye şaka yapınca bile heyecanlanıyor adam. çok pis çaktı bu hap milleti. nedenini içen anlar zaten. türkiyenin en baba nörologlarından aksel siva bey'e gitmiştik hatunun hastalık için. adam lyrica'ya çıldırdı atarlandı. "bunu da hep saçma sapan insanlar içiyor" diye delirdi koca aksel bey. neurontin, a.k.a gabapentin yazar oldu hekimler bile.
yoksunluğu ağır. öyle nervium gibi falan değil benim için. 1 gün unutmuştum, çaktı akşama. alkol bırakma şeylerimde aşırı yardımcı oldu. 1 adet'i suistimal etmedim. günde 1 adet ile 5 yıldır devam. buna karşın, aşırı suistimal edip 10 tane içenler de varmış kankinin dediğine göre. bir ilacı belli bir zaman (mesela 1 ay) kullandıktan sonra, yan etkileri geçiyor malumunuz. o durumdayım. herhangi bir yan etki görmüyorum. kullanmaya başladığım ilk günlerde, sırıtıyordum sürekli. zaten sırıtkan biriyim. bakkala bile "ahaahahah" diye gülüyordum. insanı güleç yapıyor diyebilirim. uzun süreli kullanımlarda okuduğum tek kötü yan etki, böbreklerle ilgili bir sorundu. o da büyütülecek ya da hemen pat diye olacak bir şey değil.
yine ciddi bir bilgi olarak da, nöropatik ağrılar haricinde anksiyete durumları için de reçete ediliyor amerika'da. bizde bu da çok zor. sanırım şanslıyım. raporu var şusu busu var dert anasını satim. fibromiyalji için de yazmıyorlar artık. ben bir bunu bir concertayı aramaktan usandım ama neyse. arada kalmıyor bunlar. leş leş muadilleri var, onları pek tutmadım.
gençlerimize tavsiyem motor alsınlar. kaskla falan şekil oluyor bi arkadaş. motor iyidir. ayrıca rapi bıraksın gençlerimiz. anket de açmasınlar. harley modeli daha süper. ben düşerim ondan almadım.
devamını gör...
15.
uyusturucu niyetine kullanilan ilaclardan biri. legal torbacilik yani. evet.
devamını gör...
16.
düşük dozda verilmesi bir sorun teşkil etmez ama doz arttıkça etkileri de artar. bunun bir de amcaoğlu var ama bunu gelişim çağındaki çocuklara veriliyor. (bkz: concerta)
devamını gör...