2017 fransa yapımı 5 dakikalık kısa film alzheimer olan yaşlı bir adamın yaşadığı zorlukları kızının yardımları sayesinde nasıl aştığını anlatır.
yönetmenler:
julien becquer
elena dupressoir
jules durand
seslendirenler:
kenza lagnaoui
michel raimbault
julien becquer
elena dupressoir
jules durand
seslendirenler:
kenza lagnaoui
michel raimbault
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zamansız kelebek" tarafından 22.04.2025 13:25 tarihinde açılmıştır.
1.
mehmet isminin kısaltılmış şekli olmasının yanı sıra 2017 yapımlı bir kısa filmdir.
julien becquer
eléna dupressoir
jules durand tarafından yazılmış ve yönetilmiştir.

alzheimer hastası olan louis adında emekli bir adamın yaşadığı zorlukları anlatıyor.
adamın evindeki eşyalara kızı tarafından notlar iliştirilmiştir, çünkü hatırlamamakta ve hafızasından her şey her an silinmektedir.
bir gün canı kahve ister ve markete gider, marketteki kimseyi tanımadığı için dehşete kapılır, ürünler silikleşmeye ve her şey hızla beyaza dönmeye başlar, tanıdığın ya da hatırlamadığın biri olmadığında güven duygusu da hızla azalacaktır.
adam telaşla kendini dışarı atar ve kızını bulması ile artık güvendedir.
elbette trajik bir filmdi ama oldukça basit bir kısa film olsa da bana düşündürdüğü bir şey oldu, hatırlayacak hiçbir şey kalmadığında biz kim oluruz, kim olacağız?
mesela hiç bilmediğimiz bir şehirdeyiz, o şehirde hiç anımız olmadığı için de kaybolmaktan korkuyoruz, ama diyelim ki yanımızda sevdiğimiz, hatırladığımız biri var, demans olsak bile, işte o kişi orayı bildiği için artık kaybolmaktan korkmuyoruz, çünkü ona güveniyoruz, güven ise sevginin sonucunda oluşuyor.
benim düşündüğüm şey ikinci söylediğim değil de ilk söylediğim şey olmuştu, anılar silinirse, bilerek veya bilmeden unutursak hayat istediğin anlamı vaat edebilir mi?
bana düşündürdükleri şimdilik bu kadar.
silgiler silerken silinirler de.
ece ayhan
julien becquer
eléna dupressoir
jules durand tarafından yazılmış ve yönetilmiştir.

alzheimer hastası olan louis adında emekli bir adamın yaşadığı zorlukları anlatıyor.
adamın evindeki eşyalara kızı tarafından notlar iliştirilmiştir, çünkü hatırlamamakta ve hafızasından her şey her an silinmektedir.
bir gün canı kahve ister ve markete gider, marketteki kimseyi tanımadığı için dehşete kapılır, ürünler silikleşmeye ve her şey hızla beyaza dönmeye başlar, tanıdığın ya da hatırlamadığın biri olmadığında güven duygusu da hızla azalacaktır.
adam telaşla kendini dışarı atar ve kızını bulması ile artık güvendedir.
elbette trajik bir filmdi ama oldukça basit bir kısa film olsa da bana düşündürdüğü bir şey oldu, hatırlayacak hiçbir şey kalmadığında biz kim oluruz, kim olacağız?
mesela hiç bilmediğimiz bir şehirdeyiz, o şehirde hiç anımız olmadığı için de kaybolmaktan korkuyoruz, ama diyelim ki yanımızda sevdiğimiz, hatırladığımız biri var, demans olsak bile, işte o kişi orayı bildiği için artık kaybolmaktan korkmuyoruz, çünkü ona güveniyoruz, güven ise sevginin sonucunda oluşuyor.
benim düşündüğüm şey ikinci söylediğim değil de ilk söylediğim şey olmuştu, anılar silinirse, bilerek veya bilmeden unutursak hayat istediğin anlamı vaat edebilir mi?
bana düşündürdükleri şimdilik bu kadar.
silgiler silerken silinirler de.
ece ayhan
devamını gör...