mezarlıklar ne zaman kaldırılacak sorunsalı

insanlık tanrı diye bir şeyin olmadığını anladığı vakit mezarlıklara dozer ve kepçelerle dalacaktır. ben ise bu işin organizatörü olacağım. sokakta yaşayan insanlar varken ölmüş insanların yer kaplaması feci zoruma gidiyor.

insanlar ölmeyi bırakınca, yani nesiller tükenince mezarlıklar da kalkar. boşuna beklemeyin; hayal kırıklığına uğramayın.

mezarlık ölülere saygının sembolüdür. ortadan kalkmasını isteyenler ölülerini ne yapmayı düşünüyor acaba yemeyi mi.

tanrının varlığı ile ölen kişiye duyulan saygıyı bağdaştırmak değişik bir durum. şu ölüyü de apartman boşluğuna atalım, şu ölüyü de geri dönüşüme atalım gitsin falan mı demek lazım, kafalar kafalar...

yine ateistligini kamuoyuyla paylaşarak marjinal, sıradışı, aykırı ve havalı olduğunu belli etmek niyetiyle açılan sıradan bir başlık. gına geldi şu tiplerden.

ölüleri rahat bırakın. orada inanan kadar ınanmayan yada baska tanrılara inanalarda yatıyor olabılır. mezarlık bir gereklilik. dersenız ki topraga gommek gereksız o tartısılabılır. yakmanın islamda olmaması dersenız o da tartısılır. ama mezarlığı kaldırınca ölüleri ne yapacaksınız ona çözüm sunmamıssınız

sen ölünce seninkini belediye çöplüğüne atarız sıkıntı yok.

o değil de geçenlerde bu başlığa sevişgen tipler üremesin diye falan yazmış birisi. milletin uçkurunu düşünmek sana mı düştü lan? puhahahh. kimsin sen? kendine gel.

insanlık tanrı diye bir şeyin olmadığını anladığında allah'a inanacak ehii kehi...

mezarlıklar hiç bir zaman kaldırılamaz. bir vücut çalışmayı tamamen durdurduğu noktada hızlıca çürümeye başlar. bu bozulmayı yavaşlatabilmek için morglarda soğuk hava sistemi uygulanır. bir cesedin çürüme evresinin sağlıklı olabilmesi için gömülmesi gerekir çünkü ceset gömülmezse; açıkta çürümeye başlar ve hem çok yoğun kokar hem de bulaşıcı hastalık oluşması ihtimalini güçlendirir.

bu yüzden cesetler toprağın altına gömülür ve toprağın bu çürümeyi tolere etmesi sağlanır. buda mezarlık kültürünü doğurmuştur. herkes, sevildiğinin nereye gömüldüğünü bilmekten psikolojik bir rahatlık duyar. dolayısıyla bu kültürün ölme ihtimali yok. ancak cesetler yakılırsa, mezarlıkların önüne geçilebilinir ama onuda cok gaddarca ve insanlık dışı buluyorum. bir beden ölü olsa bile, yakılmamalı. ölünün bedenine eziyet etmenin anlamı yok. zaten kendi kendisini yok eden biyolojik bir sistem var ortada. diğer her şey gereksiz.

mezarlıklar kaldırılıyor zaten. yerleşim yeri büyüdükçe içeride sıkışan küçük mezarlıklar kent dışında yeni açılan mezarlıklara taşınıyor. çocukluğumdan beri yapılan bir şey bu. çünkü rant mühim. çok eski ve köklü mezarlıklara şimdilik kimse dokunmuyor. onun dahi zamanı gelir.
bir de tabii, tarihi silmek adına kaldırılan mezarlıklar var. ortaköy'den yıldız'a uzanan bölge bir zamanlar bembeyaz taşlarla doluydu. şimdi oradaki gayrimüslim mezarlığının yerinde koca koca bloklar, siteler var. içinde oturanların haberi yok. keza ankara ulus'ta müze olarak gezilen roma hamamı da bir yerlerden kaldırılmış gayrimüslim mezar taşlarıyla dolu. en azından taşları yok etmemişler, getirip müze bahçesine yığmışlar. kadıköy altıyol boğa heykelinin bulunduğu yer de yirminci yüzyılın ortalarına kadar ermeni mezarlığı. az yukarıdaki sette bulunan kiliseye bağlı bir mezarlık. o da sessiz sedasız kaybolmuş. kırılıp bir yerlere atılmadıysa eğer pek çok müze bahçesinde 19. yüzyıldan kalma gayrimüslim mezar taşları yığın yığın duruyor. farketmeden yanlarından geçiyoruz. o mezarlıklar ise taşları toplandıktan sonra imara açılıyor. ebedi istirahatgah diye bir şey yok.

vahhabilerin en mantıklı bulduğum düşünceleri, bu mezar olayı hakkındadır. mezara bidat diyorlar, tümden karşılar, yerini bile belli edecek bir şey koymadan gömüp gidiyorlar. biz ne yapıyoruz?
janjanlı mermerler, koskoca bir mermer başa...çevresini demirle falan çevirmeler, milyon ödeyip deniz manzaralı aile mezarlığı almak. lan ölmüşsün ölmüşşşşş ne mezarı? en fazla torunun gelir ayda yılda bir, ondan sonra unutulup gideceksin, o taşlarda toprağa gömülecek.

suudi arabistan’da mezar taşı yoktur. ölüler gömülür fakat mezar taşı bulunmaz, daha önce bahsetmiştim. islam dininde ölünün arkasından kuran okunmaz, 7’si - 40’ı - 52’si diye davet verilmez, helva kavrulmaz, mezar taşı yaptırılmaz, türbe inşa edilmez.
mezar taşı veya türbe yapıldığında insanlar ölülerden medet ummaya başlarlar, diriler için indirilen kuran’ı ölüler sevap kazansınlar diye okumak isterler. allah’tan dilemek yerine ölülerden dilerler, bu da onları müşrik yapar ve dinden çıkarır. vahhabiler bu konularda hassastırlar, geleneksel ve doğru olan budur (eğer halis muhlis islam’ı yaşatma taraftarıysanız).

fakat tek bir islam yorumu olmadığı için ülkeden ülkeye hatta bölgeden bölgeye farklılık gösterir ritüeller. kimi toplumlar islam’ı kabul etmeden önce ortaya çıkmış birtakım adetlerini, örflerini islam’ı kabul ettikten sonra da islam kültürüne yedirerek diri tutmuşlardır, bunlara “bidat” denir. bidat mefhumu, islam’da olmayan sonradan türetilen veya farklı bir inanç sisteminden koparılarak islamla bağdaştırılan adetleri tanımlamak için kullanılır.

ölülerin yakılması gerekiyor..
mezarlıkları da iş makineleriyle yıkıp kemikleri memikleri toplayıp toplu şekilde yakarsak bu dertten kurtulmuş oluruz...

o kadar toprağı ölülerin işgal etmesine benim de gönlüm razı gelmiyor..
insanın ne canlısına ne ölüsüne tahammülüm yok. yıkın ulan şu mezarları, yıkın dümdüz edin...

ulan diriler bitti sıra ölülere mi geldi? nasıl bir akıl tutulması bu anlamıyorum!.

niye ki? dünya, hayat ve insanı çözdün sanırım. ee o zaman sanırım bir mezara ihtiyacın olacak. bence dursunlar lazım olabilir.