minik şeylerden mutlu olmayı öğrenmek
başlık "kelberber" tarafından 10.08.2023 12:43 tarihinde açılmıştır.
1.
önceleri bu bana saçma geliyordu. nasıl yani hayat bu kadar boktan bir yerken, bu kadar kötülük varken nasıl küçük şeylerden mutlu olunabilirdi ki? bunun insanları kandırmaktan başka birşey olmadığını, tamamen bir plasebo etkisi olduğunu düşünürdüm. işler pekte öyle değilmiş.
günümüz şartlarına alışık olmayan beynimiz, modern insan sorunları denen problemlerle boğuşuyor. ne yapacağını bilemeyen çünkü daha önce bu tür dış etkenlere maruz kalmamış beynimiz sürekli bir olağanüstü hal durumunda. beyinde beklenmedik bu durumlar adhd, depresyon, anksiyete gibi durumlara sebeb oluyor. sokaktaki insanların, özellikle gençlerin nerdeyse hepsinde aynı problemler var. bu gençlerden biride benim. son zamanlarda bir oyuncak, çakmak yada bir çay bardağı gibi bir şeyle oynamadığım sürece karşımdaki kişiyi dinleyemez oldum. dikkat dağınıklığı, çok fazla düşünme ve garip huylar edindim. psikolojik savunma sistemim 8-9 ay önce tamamen çöktü ve her şeyim yerle bir oldu. yeniden ayağa kalkmaya bir şeyler yapmaya çalışıyorum mesela ama eskiye oranla çok zorlanıyorum. ağlamayı öğrendim ve en etkili silahım şimdilik o.
geçenlerde babam pazardan mısır almış. bizim oğlan sever yesin diye. gerçekten mısır yemeyi severim çocukluğumdan beri. favori meyvem (mısır meyvedir) değildir belki ama ayıla bayıla yerim. annem bunu söylediği an mutlu hissetmemiştim ama sonra akşam arkadaşlarla sohbet ederken, öyle şakayla karışık ''peder mısır almış bana. daha eve gidip mısır yiyeceğim işim çok'' dedim. böyle bir gülüştük. güldüğümüz için değil ama o mısırı eve gidince yiyecek olmak beni çok mutlu etti. sonra bir ertesi günde soğuk kahve içtim diye mutlu olmuş, ertesi günde annem kahvaltıda mıhlama yaptığı için yüzüm gülmüştü. minik 3 tane şey.
mutluluk, mutsuzluğa oranla daha az bulunur. tabi ki sayısala vurmak çok mantıksız olacak ama 10 mutsuzluğa 2-3 mutluluk düşer. ve mutluluk anlık bir durumken mutsuzluk uzun süren bir duygudur. ne yaparsanız yapın mutlu olmak zannettiğiniz gibi sürekli olan bir şey değildir. az bulunan değerli bir maden olarak düşünün. ne yaparsanız yapın elde avuçtaki toplam mutluluk bu kadar. aralarda yakaladığınız mutluluğun kıymetini bilmek zorundasınız.
şu kadar borcum var, sevgilim terketti,şöyle oldu böyle oldu şimdi ben küçük şeyden nasıl mutlu olayım diyebilirsiniz bende öyle diyordum zaten tüm mevzuda burda saklı. sizi mutlu edecek o küçük şeyin o an keyfini çıkarmanız borcunuzu ödemiyecek, sevdiğiniz insanı geri getirmeyecek evet öyle zaten ama o an mutlu edecek sizi. bırakıp bir nefes almanıza küçük bir mola vermenize neden olacak. bu çok önemli ve beyninizin en ihtiyaç duyduğu şeylerden biri. bakın bu bahsettiğim şey pembe götlülük filan değil. sizi hayatta tutuacak ve başarılı olmanızı sağlayacak yegane şeylerden biri. boktanlığın içinde bir nefes aralığı açmaktan bahsediyorum.
tabi adama sorarlar ''sen küçük şeylerden mutlu olmaya başlayınca hayatın düzeldi mi?'' diye. hayır düzelmedi, büyük ihtimalle uzun bir süre daha düzlüğe çıkamam ama daha iyi hissediyorum. sıfırın birden daha büyük olduğunu bilmek problemlerin yüz olunca biteceğini bilmeye engel değil.
günümüz şartlarına alışık olmayan beynimiz, modern insan sorunları denen problemlerle boğuşuyor. ne yapacağını bilemeyen çünkü daha önce bu tür dış etkenlere maruz kalmamış beynimiz sürekli bir olağanüstü hal durumunda. beyinde beklenmedik bu durumlar adhd, depresyon, anksiyete gibi durumlara sebeb oluyor. sokaktaki insanların, özellikle gençlerin nerdeyse hepsinde aynı problemler var. bu gençlerden biride benim. son zamanlarda bir oyuncak, çakmak yada bir çay bardağı gibi bir şeyle oynamadığım sürece karşımdaki kişiyi dinleyemez oldum. dikkat dağınıklığı, çok fazla düşünme ve garip huylar edindim. psikolojik savunma sistemim 8-9 ay önce tamamen çöktü ve her şeyim yerle bir oldu. yeniden ayağa kalkmaya bir şeyler yapmaya çalışıyorum mesela ama eskiye oranla çok zorlanıyorum. ağlamayı öğrendim ve en etkili silahım şimdilik o.
geçenlerde babam pazardan mısır almış. bizim oğlan sever yesin diye. gerçekten mısır yemeyi severim çocukluğumdan beri. favori meyvem (mısır meyvedir) değildir belki ama ayıla bayıla yerim. annem bunu söylediği an mutlu hissetmemiştim ama sonra akşam arkadaşlarla sohbet ederken, öyle şakayla karışık ''peder mısır almış bana. daha eve gidip mısır yiyeceğim işim çok'' dedim. böyle bir gülüştük. güldüğümüz için değil ama o mısırı eve gidince yiyecek olmak beni çok mutlu etti. sonra bir ertesi günde soğuk kahve içtim diye mutlu olmuş, ertesi günde annem kahvaltıda mıhlama yaptığı için yüzüm gülmüştü. minik 3 tane şey.
mutluluk, mutsuzluğa oranla daha az bulunur. tabi ki sayısala vurmak çok mantıksız olacak ama 10 mutsuzluğa 2-3 mutluluk düşer. ve mutluluk anlık bir durumken mutsuzluk uzun süren bir duygudur. ne yaparsanız yapın mutlu olmak zannettiğiniz gibi sürekli olan bir şey değildir. az bulunan değerli bir maden olarak düşünün. ne yaparsanız yapın elde avuçtaki toplam mutluluk bu kadar. aralarda yakaladığınız mutluluğun kıymetini bilmek zorundasınız.
şu kadar borcum var, sevgilim terketti,şöyle oldu böyle oldu şimdi ben küçük şeyden nasıl mutlu olayım diyebilirsiniz bende öyle diyordum zaten tüm mevzuda burda saklı. sizi mutlu edecek o küçük şeyin o an keyfini çıkarmanız borcunuzu ödemiyecek, sevdiğiniz insanı geri getirmeyecek evet öyle zaten ama o an mutlu edecek sizi. bırakıp bir nefes almanıza küçük bir mola vermenize neden olacak. bu çok önemli ve beyninizin en ihtiyaç duyduğu şeylerden biri. bakın bu bahsettiğim şey pembe götlülük filan değil. sizi hayatta tutuacak ve başarılı olmanızı sağlayacak yegane şeylerden biri. boktanlığın içinde bir nefes aralığı açmaktan bahsediyorum.
tabi adama sorarlar ''sen küçük şeylerden mutlu olmaya başlayınca hayatın düzeldi mi?'' diye. hayır düzelmedi, büyük ihtimalle uzun bir süre daha düzlüğe çıkamam ama daha iyi hissediyorum. sıfırın birden daha büyük olduğunu bilmek problemlerin yüz olunca biteceğini bilmeye engel değil.
devamını gör...