1.
(tematik)
kulağa güzel gelen sesler dizisi.
(bkz: müzik)
(bkz: müzik)
devamını gör...
2.
müziğin, bülent ersoycası...
devamını gör...
3.
sikisiki-mûsıki.
klasik mûsıkinin yeri bende ayrıdır. türk sanat müziği değildir mesela adı, klasik türk mûsıkisidir. bizans'tan öykünmedir, orası ayrı.
bundan seneler mukaddem. beden işçisi statüsünde, babamın ve rahmetli özcan amcamın, aslan amcamın, ortakvari olduğu yapı malzemeleri işinde çalışıyorum. yaşım 17-18. tahsilim yok benim. mezuniyetim yok. okul okumadım yani. pek kimse inanmasa da, gerçek böyle.
orada her işi yapıyorum. sevkiyatçıya muavin oluyorum, depocuya depocu, boşsam çay çorba getir götür. hem para kazanıyorum. hem hayatı, işi öğreniyorum. çok güzel günlerimdi. keşke yine dönsem o günlere.
ben böyle tabak çanak yıkamayı çok severim. bülent ersoy biliyoruz da, şeyi biliyorum, o zamanlarda da içiyorum, bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım ıstanbul'un... sonra zekai tunca tanıdım nereden bilmem. gülü susuz seni aşksız bırakmam filan, rüyalarım olmasa...
tabak çanak yıkıyorum. bir büyükçe bardağa telefonu koyuyorum, zekai tunca açıyorum. ovuyorum bir yandan, dinliyorum bir yandan. akşam diyorum, 75 liram var, gideyim biraz içeyim... o zaman iyi para. bahşiş dahi veriyorum. 5 lira. 5 lira, 1 bira parası, dışarıda, içtiğim yerde.
sonra, münip utandı'yla tanıştım nereden bilmem. içine girince alışıyorsun. ayh çok hoş...
gel ey denizin nazlı kızı... allah allah. 17 miyim 18 mi? yaşıtlarım, arkadaşlarım daha lisede, hande yener dinliyor, ben, çık sahile gel sinede bir âlem-i âb et...
böyle böyle başladım. sonra, defterler aldım kitaplar aldım. mûsıkili sitelerde dolandım. eh, biraz bilirim bir şeyler.
çok güzel şey.
çok insan anlayamaz eski mûsıkîmizden
ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden
yahyâ kemal.
klasik mûsıkinin yeri bende ayrıdır. türk sanat müziği değildir mesela adı, klasik türk mûsıkisidir. bizans'tan öykünmedir, orası ayrı.
bundan seneler mukaddem. beden işçisi statüsünde, babamın ve rahmetli özcan amcamın, aslan amcamın, ortakvari olduğu yapı malzemeleri işinde çalışıyorum. yaşım 17-18. tahsilim yok benim. mezuniyetim yok. okul okumadım yani. pek kimse inanmasa da, gerçek böyle.
orada her işi yapıyorum. sevkiyatçıya muavin oluyorum, depocuya depocu, boşsam çay çorba getir götür. hem para kazanıyorum. hem hayatı, işi öğreniyorum. çok güzel günlerimdi. keşke yine dönsem o günlere.
ben böyle tabak çanak yıkamayı çok severim. bülent ersoy biliyoruz da, şeyi biliyorum, o zamanlarda da içiyorum, bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım ıstanbul'un... sonra zekai tunca tanıdım nereden bilmem. gülü susuz seni aşksız bırakmam filan, rüyalarım olmasa...
tabak çanak yıkıyorum. bir büyükçe bardağa telefonu koyuyorum, zekai tunca açıyorum. ovuyorum bir yandan, dinliyorum bir yandan. akşam diyorum, 75 liram var, gideyim biraz içeyim... o zaman iyi para. bahşiş dahi veriyorum. 5 lira. 5 lira, 1 bira parası, dışarıda, içtiğim yerde.
sonra, münip utandı'yla tanıştım nereden bilmem. içine girince alışıyorsun. ayh çok hoş...
gel ey denizin nazlı kızı... allah allah. 17 miyim 18 mi? yaşıtlarım, arkadaşlarım daha lisede, hande yener dinliyor, ben, çık sahile gel sinede bir âlem-i âb et...
böyle böyle başladım. sonra, defterler aldım kitaplar aldım. mûsıkili sitelerde dolandım. eh, biraz bilirim bir şeyler.
çok güzel şey.
çok insan anlayamaz eski mûsıkîmizden
ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden
yahyâ kemal.
devamını gör...