müslümanların bölünme sebepleri

genelde fikir ayrılığı nedeni ile olmuştur ancak kendi saltanatını kurmak isteyen de çok olmuştur.

müslüman olmamaları.

kendilerinin en iyi müslüman, diğerlerinin ise çok günahkar olduğunu düşünüp inanmaları. ve bu kişilerin aslında ham sofi olmaları.

herkesin yaratıcıyı kendi arkasına alma ve dayatmalarını haklı kılma isteği bu sebeplerden biridir.

rant ve kadın.

mezhepler, cemaatler ve duygusal sebepler.*

1): arap mitolojisinin açıklarının çok olması ve bu açıkları herkesin kendince kullanıp, haklı olma çabası.
2): insanların kutsal saydığı mitolojik değerleri kullanarak sömürmek (allah deyip, kitap gösterip toplumun dini inançlarını araç olarak kullanmak).
3): dinin arap çoğrafyasında, arap ırkına, arap bir lidere ve arapça inmesine rağmen arap olmayanların en müslüman benim inancına bürünmesi. (arap mitolojisinin sadece araplar için değil tüm dünya için olduğuna inanmaları).

üzülerek söylüyorum ki ilk ve önemli sebep, müslümanların ekseriyetle okumayan ve öğrenmeyen avam kitlelerden oluşması halbuki birazcık öğrensek çok şeyler değişir fakat olmuyor işte.

dini inanç, mezhepler falan hepsi hikaye bunların,. cahillik ve güç arzusu buna sebep oldu. günümüzde cahillik en ön planda.

ortalarında haplarda olduğu gibi bir çentik olmasındandır. böyle iki uçlarından azıcık bastırınca çıt diye kırılıp bölünüveriyorlar.

bir dine inanıyor olmaları.

birkaç başlık altında değerlendirilmesi gereken bir konudur.

bu konu hakkında fikir beyan edebilmek için, öncelikle islami ekolleri değerlendirmek gerekir.

sünni islam anlayışı, şii islam anlayışı ve selefi islam anlayışı olmak üzere; islami ekoller temelde üçe ayrılır.

sünni islam anlayışı, tarih boyunca müslüman toplumlarda genel kabul gören anlayıştır. bu anlayışın zemini; "allah'a itaat edin, resulü ne itaat edin ve sizden olan ululemr'e itaat edin" ayetinin yorumlanması üzerine temellenmiştir. allah ve resulü ne itaat konusunda şii ve selefi islam anlayışı, sünni islam anlayışı ile hemfikirdir. birbirinden ayrıldıkları temel fark ululemr'e itaat meselesidir.

şii islam anlayışı; ululemr'in* tahir* ve masum* olması gerektiğini, selefi islam anlayışı ise; ululemr'in islamın ilk geldiği zamanlarda olduğu gibi, islam ahkamını uygulaması gerektiğini savunur. sünni anlayışta ululemr, verdiği fetvada ve kararda yanlışa düşse de ona itaat farzdır.

bölünmenin çıktığı nokta ne yazık ki hz. ali (as) dönemidir. peygamberimiz'in(saa) vefatı sonrası, peygamberimizin ehlibeyt'inin hakkı çiğnenmiş, hz. ali kendi tabiriyle "gözünde diken, boğazında kemik varmış gibi"* sabretmiştir. bu sabrının sebebi çıkacak fitneyi engellemek içindir. zaman gelip çatmış, hilafet koltuğu o'na(as) gelince, kendinden önceki halifelerin yapmadığı, maslahatçı islamı yok edebilmek, gerçek islami nizamı sağlamaya çalışmak için mücadele etmiştir. hz. ali (as) üç savaş yapmış, üç savaş da müslümanlar ile yapılan savaşlardır.

ilk fikir ayrılığı, zübeyr ve talha'nın yanlarına hz aişe'yi de alarak başlattığı isyandır. tarihe cemel vakası olarak geçen bu savaş, maslahat islamı ile gerçek islam arasındaki ilk savaştır.

sıffin savaşı, 3.halife döneminde palazlanan zengin arap kavmiyetçiliğinin ön planda olduğu emeviler ile, hz. ali arasında gerçekleşen aristokratik islam ile, gerçek islam arasındaki savaştır. bu savaşın kazananı, ne yazık ki hile ile de olsa kavmiyetçilik olmuştur. mızrağın ucuna takılan kur'an sayfaları, savaşın galibini belirlediği gibi islam ümmeti içinde üçüncü bir fıkranın çıkmasına neden olmuştur.


hz. ali her ne kadar fitnenin kökenine inmek istese de; muaviye ve avanesi, günümüz ehlisünnet çizgisini belirlemede başarılı olmuştur. selefi hareket ise; muaviye ve amr ibn as'ın sıffin savaşında yaptığı kur'an sayfalarını mızrak ucuna geçirme hilesi ile ortaya çıkmıştır. hariciler denilen bu güruh, hz. ali'nin sıffin ordusunda bulunan cahil şiilerin oluşturduğu üçüncü gruptur.

bu alnı namaz kılmaktan nasır tutmuş cahil topluluk, ne yazık ki öyle bir fitne ateşi yakmıştır ki bugün dahi bu fitne ateşini söndürecek kimse yoktur.

günümüz islami toplumlarının temel parçalanması, hz. ali(as) döneminde olan parçalanmanın yansımasıdır. isimler değişmiş, fikirler değişmemiştir.