müzik ruhun gıdasıdır

sadece kuru bir söylem olmayıp, bilimsel verilerle de desteklenen sav. insanlık tarihinin ilk hekimleri, şamanlar, kadim yunan kadim mısır´ın doktorları, selçuklu, osmanlı´nın şifacıları hep müzikle içli dışlı olmuş, onu bilumum hastalıklar için tedavi yöntemi olarak kullanmışlardı...

ajdar'ı dinlemeyin gıda zehirlenmesinden ölebilirsiniz.*

hoş müzikler beynin gıdasıdır, ona iyi gelir olarak değiştirilmesi gereken söz. çünkü zihni bulandıran mutsuz eden müzik türü de epeyce çok. ruhun varlığı da tartışılır.

müzik ruhun gıdası değildir. müzik, bedende birtakım noktalara ulaşır ve oraları kurcalar. eğer müziğin tehlikeli bir havası varsa (hayatı anlamsızlaştıran) o noktaya gider ve size dünya hayatını başka türlü bir şekilde gösterir. bir nevi uyuşturucu. ancak sadece yalın bir ses ise ve müzik yoksa o nâmede; işte o, bir sorun teşkil etmez. tertemizdir. zarar vermez.
ruhun ihtiyacı olan şey ise bu dünyadan değildir; akıl yoluyla bulmak gerekir. (derin meseleler)

fazlası kilo yapar

kulağa hoş gelen türde müzikler gerçekten de o hissiyatı verir.
ve bence fazlası sağırlık yapar. yapıyorlar içli içli şarkılar, türküler,
gel de o kulaklığı kulağa yapıştırma. sonra da yüksek desibelden hoş geldin on bir ayın sağırlığı.

arabesk müzik öyledir. evet. adamı teselli eder.

hem gıdası, hem de insanın şahsiyetinin arka odasıdır. müziği kavrayabilmek için de seslere bazı anlamlar verebilmemiz gerekiyor. seslerde en küçük titreşimleri bile kavrayacak yetiye sahibiz. tabi bu ses düzenlemesi beynin tek değil birden çok bölgesinden gerçekleştirilmektedir. mesela, bir gitaristin beş parmağını kullanarak hiç şaşmadan gitarını çalabilmesi, beynin birden fazla bölgesinin birlikte çalışması sonucu ortaya çıkıyor. yani müzisyen ile müzisyen olmayan kişinin beyin yapısı bariz biçimde farklı. kendini müziğe adayan bir müzisyenin beyni olumlu yönde etki gösteriyor.

tabi dinlediğimiz müziğe göre de ruh durumumuzun farklılaşması da doğru bir tespit. müziğin beyinde oluşturduğu etkinin farkında olan film veya belgesel yapımcıları, yapımlarındaki müzik kullanımına izleyici üzerinde oluşturacağı etki yönünden dikkatle yaklaşıyor. müziğin ruha olumlu katkı sağladığı kanısına varılmış, bu osmanlı zamanında da şifahanelerde uygulanan müzikli terapiler bile bunun eskiye dayandığının kanıtı. bazı ruh doktorları bile, hastalarına klasik müzik tarzı yatıştırıcı müzikler dinlemelerini tavsiye ediyor. bazı insanların hayatının arka planı olan ve vazgeçilmezi olan, kimi insanların da mutaassıp zihniyetinden dolayı hor gördüğü müzik, beynimizin farklı çalışma ve işleyişinde büyük öneme sahip.

müzik ruhun gıdasıdır, tamam da, hangi müzik? hani şimdi arabesk açıp da ruhumuza dert yüklemeye de gerek yok, değil mi? ama şunu da kabul edelim, müzik gerçekten de hayatımızın soundtrack'i gibi bir şey. doğduğumuz andan itibaren bir melodi, bir ritim dönüp duruyor etrafımızda. bazen ninni, bazen düğün şarkısı, bazen de cenaze marşı. hayatın inişleri, çıkışları var, ama bir şekilde müzik hep bizimle.

müzik bir terapi. stresli misin? aç bir şarkı, bir bak nasıl rahatlıyorsun. sinirlerin mi bozuk? klasik müzik aç, birader, adamı yatıştırıyor. depresyonda mısın? neşeli bir şarkı aç, belki azıcık umut verir. hani öyle basit bir şey değil. duygularımızı yansıtmakla kalmıyor, onları onarıyor da. müzik dinlemek bağışıklık sistemini de güçlendiriyor. yani müzik dinlemek hem ruhu, hem de vücudu besliyor. bilimsel olarak bile kanıtlanmış daha ne istiyorsunuz vicdansızlar!

yani bizim ülkemizde topluca bir şeyler yapılmasına karşı çıkılsa da topluluk olarak müzik dinlemekte kitleleri hem birleştiriyor* hem de sosyalleştiriyor. bir düşünün, festivalde ya da konserde binlerce insanın aynı şarkıya eşlik etmesi, o birlik duygusu, o enerji… o an insanın içinde bir şeyler değişiyor. müzik, insanlar arasında o kadar güçlü bir bağ kuruyor ki, bir yanda müzikle eğlenirken bir yanda kültürler birbirine yakınlaşıyor. hatta bazen, bir şarkı bir dönemin simgesi haline geliyor.* herkes o şarkıyı duyduğunda, "ulan! biz bu dönemi nasıl atlattık." diye hatırlıyor. müzik, sadece kişisel bir deneyim olmamakla birlikte, bugünü değil, geçmişi ve geleceği de bağlayan, dünya çapında bir şey. *

bir de herkesin müzik zevki farklı. kimi pop sever, kimi rock, kimi caz, kimisi de halk müziği. önemli olan, o müziğin seni nasıl hissettirdiği. eğer seni mutlu ediyorsa, seni enerjik yapıyorsa, seni düşünmeye sevk ediyorsa, o zaman işte o müzik senin müziğindir. müzik evrensel bir dil, ama her insan için farklı anlamlar taşıyor.

bazı müzikler ruhun gadasıdır.

bir müslüm.