1.
dizi 16 bölüm olup, bir bölümü yaklaşık 1 saattir.
başrollerini lee min-ki, kim ji-won, lee el ve son sok-ku'nun paylaştığı dizi, üç kardeş ve bir alkoliğin içlerinde bulundukları sıkışmışlık hissinden kurtulmaya çalışmalarını anlatıyor.
yeom mi-jeong: kardeşlerin en küçüğü, bir bankanın tasarım departmanında grafiker olarak çalışır. hayatındaki monotonluktan sıkılmıştır ve bir değişim ister.
yeom chang-hee: kardeşlerin ortancası, bir zincir market şirketinde marketlerin şube müdürlüğünü yapar. o da monotonluktan sıkılmıştır ve yolunu bulmaya çalışır.
yeom gi-jeong: kardeşlerin en büyüğüdür, bir istatistik şirketinde çalışır. kışa kadar seveceği birini bulmak ister.
mr. gu: yeom ailesinin yanında çalışır, gerçek kimliğini gizli tutar. alkoliktir, fazla konuşmaktan hoşlanmaz.
dizi, bu 4 karakterin içlerinde bulunduğu sıkışmışlıktan/ monotonluktan kurtulmak istemelerini konu alır.
dizi ile ilgili spoiler içermeyen görüşüm aşağıdadır.
dizi, konusundan da anlaşılacağı üzere günlük güneşlik bir dizi değil, dizinin havası için bulutlu ve parçalı bulutlu denebilir. hikaye olarak da romantizmin ön planda olduğu bir hikayesi yok. o yüzden kelimenin tam anlamıyla gerçekten ruhen sıkışmış olan insanların hikayelerini izliyorsunuz.
diziyi izlemek için neden sıcak yaz günlerini bekledim bilmiyorum ama yayınladığı dönem izleseymişim sezonun ilk yarısında bayağı bir ağlarmışım gibi geliyor çünkü dünyanın neresinde ne yaşarsanız yaşayın o sıkışmışlık, mutsuz olmama ama mutlu da olamama hissi her yerde aynıymış onu gördüm. daha sağlıklı bir kafayla izlediğim için diziyi izlerken karanlık dönemlerimde hissettiklerimi gördüm*,izlemeden önce bu tarz yorumları çokça okumuştum ama açıkçası pek inanmamıştım izleyene kadar. karakterlerden mi-jeong'a sarılmak istediğim çok yer oldu bu yüzden. özellikle dizinin ilk yarısı için konuşuyorum, diziyi izlerken kendinizi herhangi bir karakterde görebilirsiniz, her ne kadar farklı şeyler de yaşıyor olsanız hissettikleriniz bir ayna gibi karşınızda belirebilir.
kardeşlerin karakter gelişimleri kendi içinde anlamlı, gerçek ve güzeldi, mi-jeong başta olmak üzere kardeşleri izlerken gerçekten keyif aldım.
mr. gu dizinin gizem unsuru diyebilirm, fazla konuşmuyor, işini yapıyor ve kalan vakitlerinde içiyor. diziyi izlerken hikayesini en merak ettiğim karakterdi. bilmiyorum belki de zaten sevmem gerekmiyordu ama bu karakterin gelişimini gerçekten sevmedim. dizinin ilk yarısında kim olduğunu, geçmişini bilmediğim adamı daha çok sevmiştim. dediğim gibi belki de başından beri sevmemeliydim veya bilmiyorum, dizinin yarısından sonra karakteri bana hitap etmedi veya etmek zorunda da değildi.
diziyle alakalı sevdiğim bir diğer detay da toplu taşıma detayıydı. bir şehirde a noktasından b noktasına toplu taşımayla her gün üçer saat gidip gelmek gerçekten tüketici bir olay, dizi boyunca bu olaya değinmeleri ayrıca çok hoşuma gitmişti.
gerçek hayatı, gerçek hayatın koşuşturmacasını konu alan dizilerden hoşlanıyorsanız seveceğinizi düşünüyorum, 7/10.
düzenleme: yazım hataları
başrollerini lee min-ki, kim ji-won, lee el ve son sok-ku'nun paylaştığı dizi, üç kardeş ve bir alkoliğin içlerinde bulundukları sıkışmışlık hissinden kurtulmaya çalışmalarını anlatıyor.
yeom mi-jeong: kardeşlerin en küçüğü, bir bankanın tasarım departmanında grafiker olarak çalışır. hayatındaki monotonluktan sıkılmıştır ve bir değişim ister.
yeom chang-hee: kardeşlerin ortancası, bir zincir market şirketinde marketlerin şube müdürlüğünü yapar. o da monotonluktan sıkılmıştır ve yolunu bulmaya çalışır.
yeom gi-jeong: kardeşlerin en büyüğüdür, bir istatistik şirketinde çalışır. kışa kadar seveceği birini bulmak ister.
mr. gu: yeom ailesinin yanında çalışır, gerçek kimliğini gizli tutar. alkoliktir, fazla konuşmaktan hoşlanmaz.
dizi, bu 4 karakterin içlerinde bulunduğu sıkışmışlıktan/ monotonluktan kurtulmak istemelerini konu alır.
dizi ile ilgili spoiler içermeyen görüşüm aşağıdadır.
dizi, konusundan da anlaşılacağı üzere günlük güneşlik bir dizi değil, dizinin havası için bulutlu ve parçalı bulutlu denebilir. hikaye olarak da romantizmin ön planda olduğu bir hikayesi yok. o yüzden kelimenin tam anlamıyla gerçekten ruhen sıkışmış olan insanların hikayelerini izliyorsunuz.
diziyi izlemek için neden sıcak yaz günlerini bekledim bilmiyorum ama yayınladığı dönem izleseymişim sezonun ilk yarısında bayağı bir ağlarmışım gibi geliyor çünkü dünyanın neresinde ne yaşarsanız yaşayın o sıkışmışlık, mutsuz olmama ama mutlu da olamama hissi her yerde aynıymış onu gördüm. daha sağlıklı bir kafayla izlediğim için diziyi izlerken karanlık dönemlerimde hissettiklerimi gördüm*,izlemeden önce bu tarz yorumları çokça okumuştum ama açıkçası pek inanmamıştım izleyene kadar. karakterlerden mi-jeong'a sarılmak istediğim çok yer oldu bu yüzden. özellikle dizinin ilk yarısı için konuşuyorum, diziyi izlerken kendinizi herhangi bir karakterde görebilirsiniz, her ne kadar farklı şeyler de yaşıyor olsanız hissettikleriniz bir ayna gibi karşınızda belirebilir.
kardeşlerin karakter gelişimleri kendi içinde anlamlı, gerçek ve güzeldi, mi-jeong başta olmak üzere kardeşleri izlerken gerçekten keyif aldım.
mr. gu dizinin gizem unsuru diyebilirm, fazla konuşmuyor, işini yapıyor ve kalan vakitlerinde içiyor. diziyi izlerken hikayesini en merak ettiğim karakterdi. bilmiyorum belki de zaten sevmem gerekmiyordu ama bu karakterin gelişimini gerçekten sevmedim. dizinin ilk yarısında kim olduğunu, geçmişini bilmediğim adamı daha çok sevmiştim. dediğim gibi belki de başından beri sevmemeliydim veya bilmiyorum, dizinin yarısından sonra karakteri bana hitap etmedi veya etmek zorunda da değildi.
diziyle alakalı sevdiğim bir diğer detay da toplu taşıma detayıydı. bir şehirde a noktasından b noktasına toplu taşımayla her gün üçer saat gidip gelmek gerçekten tüketici bir olay, dizi boyunca bu olaya değinmeleri ayrıca çok hoşuma gitmişti.
gerçek hayatı, gerçek hayatın koşuşturmacasını konu alan dizilerden hoşlanıyorsanız seveceğinizi düşünüyorum, 7/10.
düzenleme: yazım hataları
devamını gör...