1.
şarkışla doğumlu âşık serdarî'nin eşsiz eseridir.
"nesini söyleyim canım efendim
gayrı düzen tutmaz telimiz bizim"
sesini dinlemeye doyamadığım yusuf çimen 'in yorumuyla ;
"nesini söyleyim canım efendim
gayrı düzen tutmaz telimiz bizim"
sesini dinlemeye doyamadığım yusuf çimen 'in yorumuyla ;
devamını gör...
2.
en güzel aynur doğan söylüyor.
arzuhal eylesek deftere sığmazzzzz.
omuzdan kesilmiş kolumuz bizim .
devamını gör...
3.
güncel yorumlarının hiçbirinde, sözlerin tamamının geçmediği aşık serdari eseridir ki söylenmeyen dörtlükleri, çok daha etkilidir. önce sözleri, sonra da en güzel yorumlarından biri olan ekrem ataer yorumunu bırakalım.
nesini söyleyim canım efendim
gayrı düzen tutmaz telimiz bizim
arzuhal eylesem deftere sığmaz
omuzdan kesilmiş kolumuz bizim
sefil ireçberin yüzü soğuktur
yıl perhizi tutmuş içi koğuktur
ineği davarı iki tavuktur
bundan gayrı yoktur malımız bizim
reçberin sanatı bir arpa tahıl
havasın bulmazsa bitmiyor pahıl
tecelli olmazsa neylesin akıl
dördü bir okkalık dolumuz bizim
benim bu gidişe aklım ermiyor
fukara halinden kimse bilmiyor
devletin sikkesi selam vermiyor
kefensiz kalacak ölümüz bizim
evlat da babanın sözün tutmuyor
açım diye çift sürmeye gitmiyor
uşaklar çoğaldı ekmek yetmiyor
başımıza belâ dölümüz bizim
zenginin sözüne beli diyorlar
fukara söylese deli diyorlar
zemane şeyhine velî diyorlar
gittikçe çoğalır delimiz bizim
sekiz ay kışımız dört ay yazımız
çalığından telef oldu bazımız
kasım derken buz tutuyor özümüz
mayısta çözülür gönlümüz bizim
tahsildar da çıkmış köyleri gezer
elinde kamçısı fakiri ezer
yorganı döşeği mezatta satar
hasırdan serilir çulumuz bizim
zenginin yediği baklava börek
kahvaltıya eder keteli çörek
fukaraya sordum size ne gerek
düğülcek çorbası balımız bizim
serdarî halimiz böyle n’olacak
kısa çöp uzundan hakkın alacak
mamurlar yıkılıp viran olacak
akıbet alınır öcümüz bizim
aşık serdari
nesini söyleyim canım efendim
gayrı düzen tutmaz telimiz bizim
arzuhal eylesem deftere sığmaz
omuzdan kesilmiş kolumuz bizim
sefil ireçberin yüzü soğuktur
yıl perhizi tutmuş içi koğuktur
ineği davarı iki tavuktur
bundan gayrı yoktur malımız bizim
reçberin sanatı bir arpa tahıl
havasın bulmazsa bitmiyor pahıl
tecelli olmazsa neylesin akıl
dördü bir okkalık dolumuz bizim
benim bu gidişe aklım ermiyor
fukara halinden kimse bilmiyor
devletin sikkesi selam vermiyor
kefensiz kalacak ölümüz bizim
evlat da babanın sözün tutmuyor
açım diye çift sürmeye gitmiyor
uşaklar çoğaldı ekmek yetmiyor
başımıza belâ dölümüz bizim
zenginin sözüne beli diyorlar
fukara söylese deli diyorlar
zemane şeyhine velî diyorlar
gittikçe çoğalır delimiz bizim
sekiz ay kışımız dört ay yazımız
çalığından telef oldu bazımız
kasım derken buz tutuyor özümüz
mayısta çözülür gönlümüz bizim
tahsildar da çıkmış köyleri gezer
elinde kamçısı fakiri ezer
yorganı döşeği mezatta satar
hasırdan serilir çulumuz bizim
zenginin yediği baklava börek
kahvaltıya eder keteli çörek
fukaraya sordum size ne gerek
düğülcek çorbası balımız bizim
serdarî halimiz böyle n’olacak
kısa çöp uzundan hakkın alacak
mamurlar yıkılıp viran olacak
akıbet alınır öcümüz bizim
aşık serdari
devamını gör...
4.
ali insan kardeşimiz de mükemmel yorumlamış:
devamını gör...
5.
kıymetli seslerden,
hüzün loading.
hüzün loading.
devamını gör...
6.
bu türkünün hikayesini bilen var mı?
devamını gör...