bir markette alışveriş yapmaktaydım.
sonrasında kasaya yöneldim.
cebimdeki parayı kasiyer kıza uzattım.
derken uzattığım paranın sahte olduğunu söyledi. nasıl olur dedim. daha sonra diğer cebimdeki parayı vererek buyrun bu para normal dedim.
devamını gör...
5 duyuya yönelik halisünasyonlar gördüğüm, duyduğum, tattığım, hissettiğim, kokladığım için gayet normal gelen olaylardır. alıştım artık, hangisi gerçek, hangisi halisünasyon, anlayabiliyorum. halisünasyonların gerçekten daha gerçek gelmesi beni kurtardı. gerçek olan halisünasyon kadar gerçekçi ve ısrarcı değil. bu şekilde kolayca ayırt edebiliyorum. bunun için kendimi bayağ bir gözlemlemem gerekti. zordu ama oldu.
devamını gör...
(bkz: paranormal)
açılın güzel bir hikaye ile geldim. abuk subuk siyasal göndermelerle başlığın kirletilmemesi dileğiyle buyurun efenim;


birkaç yıl önce erkek arkadaşımla tatile gittik. otelde kalıyoruz ama şöyle bir otel; odaya giriyorsunuz önünüzde çift kişilik yatak, sağda ve solda da 2 ayrı oda var orada da çift kişilik yataklar var. ben sağdaki odada, erkek arkadaşımda soldaki odada kalıyor.

yani aslında tek odayı 3'e bölmüşler gibi bir şey. o gün gezdik tozduk akşam 11 gibi otele geldik ve odalara geçtik çünkü akşam yemeğinde ufak bi tartışma yaşamıştık. yalnız kalmak istedik. ben aşırı yorgun olduğum için biraz telefonla takılıp uyumuşum. uyandığımda gece 1di.

niye uyandığımı hatırlamıyorum ya da bir sebepten mi uyandım bilmiyorum. kalktım makyajımı çıkardım falan ortak odadaki yatakta oturdum telefonla takılıyorum kapı çaldı. kalktım baktım resepsiyondan biri gelmiş yemek getirmiş. ben de erkek arkadaşım istedi sandım, aldım.

sonra erkek arkadaşımın odasına gittim baktım uyuyo. sinirliyim de biraz umursamadım geçtim atıştırdım. o sırada tekrar kapı çaldı ve kapıdaki belli ki yaşlı ama çok bakımlı bir kadın var 50 55 yaşlarında ama kolyesi küpesi falan tam genç işi. yanında da iki erkek çocuk var.

o iki çocuğun yüzünü size anlatamam arkadaşlar o kadar garip ki. çirkin demek istemiyorum ama hani böyle her tarafı bi uyumsuz. bakımlılar hani öyle dilenci falan değil ki zaten dilenci olmaz 5 yıldızlı oteldeyiz. neyse kadına neden burda olduklarını sordum.

kadın dedi ki büyük kızım erken doğuma alındı, hastaneye gidip geleceğim çocuklarıma 30 40 dakika bakabilir misin. yani o kadar garip bir durumdu ki düşünsenize oteldesiniz ve kapınızı biri çalıyo (hiç görmediğiniz biri), çocuklarına bakmanızı istiyo. bi andan da anlatıyor bana.

kızı bir evlilik yapıyor 2. hamile kalıyor anlaşamıyor ama anlaşmalı olarak boşanıyor, iyi bi nafaka ve tazminatla da kız otelden birkaç sokak ötede tek kızıyla yaşıyormuş. o an kadın bunu anlatıyor ama ne olduğunu asla anlamıyorum. çok garipsedim, hayatını döktü bana 5 dakikada.

kadının da ağzı o kadar iyi laf yapıyor ki ikna etti beni. ramazan günündeyiz bi hayrım olur diye de düşünüyorum tamam diyorum. çocuklar da 8 9 yaşlarında falan odada tek bıraksan durur aslında ya da yanına alsan da durur. arkadaşlar çocukların tipi inanılmaz rahatsız edici.

çok tekrarladığımı biliyorum ama görmeniz lazımdı yani insan değil gibiler ama insanlar. gözleri birbirinden çok uzak burunları yamuk dudakları garip üst dudağı çok büyük alt dudağı hiç yok. allahın kulu dedim yani bir şey düşünemedim. aldım içeri tvyi açtım, yatakta oturuyolar.

olayın şokundayım falan ama çok yakın arkadaşımı erken doğumda kaybettim diye de çocuklara inanılmaz bi ilgi alaka gösteriyorum korkmasınlar diye. çocukların yüzünde ne gülme ne üzülme ne de başka bir şey. konuşmuyorlar asla. soru soruyorum ikiz misiniz diyorum tık yok.

ama bir yandan da önlerinde tv açık ikisi de tvye bakmak yerine doğrudan bana bakıyorlar. gözlerini kırpmadan ikisi de aynı hareketlerle bana bakıyorlar. ben öyle psikolojiden falan anlamam da herhalde travma yaşıyorlar dedim. resepsiyondan gelen yiyecekleri onlara ikram ettim.

yiyorlar iştahlı iştahlı ama yine de gözlerini benden ayırmıyorlar. neyse böyle böyle bi 15 20 dk geçti. hiç gözlerini benden ayırmadılar sanıyorum. pek bakamadım çünkü yüzleri gerçekten rahatsız edici. yemekleri bitince önlerinden tabakları aldım.

arkama döndüm masaya tabakları koydum. çocuklara içecek vermediğimi farkettim mini bara yöneldim. su vardı çocuklara verebileceğim bir de kuruyemiş. çocuklar öyle iştahlı yiyince yemekleri dedim bunları da vereyim aldım arkamı bi döndüm elimden su kuruyemiş falan hepsi düştü.

yataktan kalkmış ikisi de birkaç adım yakınıma gelmiş gülümseyerek bana bakıyorlar ama nasıl bir gülümseme. bunu size nası tarif ederim bilmiyorum ama hayatımda gördüğüm en korkutucu gülümsemeydi. kaskatı kesildim hareket edemedim. ne onlar hareket ediyor ne ben hareket ediyorum.

ben en son gücümü topladım çığlık atmaya çalıştım ama sesim çıkmıyor. korkudan çığlık atamıyorum resmen. öyle ne kadar durduk bilmiyorum. soğuk soğuk terliyorum aklıma dua etmek falan gelmiyor tamamen donup kalmışım.

o sırada benim odamdan bir ses geldi. kapı açılma sesi gibi ama kapı zaten ardına kadar açık. ben size o anı nasıl anlatır ederim bilmiyorum. ses gelir gelmez ikisi gülümseyerek bana bakarken birinin kafası sağa diğerinin kafası sola doğru eğildi. resmen robot gibilerdi.

birkaç saniye daha bana öyle baktılar sonra ikisinin de gözü sol arkamdaki odama kaydı. kafaları hala eğik ama inanılmaz korkunç gözüküyorlar. yüzlerinde kan yok bir şey yok ama gördüğüm en korkunç 2 yüz. ikiz gibi değiller ama çok benziyorlar ikisi de ayrı garip suratlı.

hayatımda hiç psikolojik bir rahatsız geçirmedim. bu sebepten aklıma üç harfli oldukları falan geldi. onlar öylece odaya bakarlarken aklıma ayaklarına bakmak geldi ne alakaysa. gayet normallerdi. o zaman dedim tamam ben deliriyorum şu anda. gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.

o an ne oldu bilmiyorum ama ben ağlamaya başlayınca sanki içimdeki o doluluk hissi azaldı ve dua etmeye başladım içimden. tekrardan odadan kapı açılma sesi gelince bu sefer yüzlerinde bi kızgınlık ifadesiyle bakmaya başladılar oraya. odada banyo falan da yok.

kapı sesinin gelmesinin imkanı yok. 3. kez aynı ses gelince yavaş yavaş oraya yürümeye başladılar. yüzümü çeviremedim o tarafa ama ters ters yürüdüler bi andan bana bakıyolardı hem hissediyorum hem de bir yere kadar görüş açımdalardı. odaya gittiler ve kapıyı yarım kapattılar.

birkaç dakika daha bekledim sonra ne cesarettir bilmem kapıya doğru baktım. şimdiki aklım olsa bakmazdım ama o an ne bileyim delirdim mi diye emin olmak için baktım ikisi de kapıya ellerini koymuş bana bakıyorlar. işte o an sanki boğazımdaki düğüm çözüldü hıçkıra hıçkıra ağladım.

baktım ki sesli sesli ağlayabiliyorum, çocukların yüzüne yüzüne çığlığı bastım. çocuklar birkaç saniye çığlığımı dinledi sonra kapıyı sertçe kapattılar. erkek arkadaşımın yanına gitmek istedim ama dizlerimin bağı çözüldü resmen.

olduğum yere çöktüm. hani böyle yüksek bir yere çıkınca bacaklarınız titrer ya işte aynı öyle oldu. ben gidemiyorum bari o gelsin diye bağırmaya başladım ama yok duymuyor asla. sonradan öğreniyorum ki ben boğazımı yırtarak bağırdığımı sanarken sesim çok az çıkıyormuş.

bunu da nerden öğrendiğimizi anlatıcam birazdan. ben öyle ne kadar durdum bilmiyorum ama dizlerimin üzerinde erkek arkadaşımın kaldığı odaya girdim ve onu uyandırdım. bir yandan da kapıya dönük bir şekilde yanına gidiyorum ki arkamdan saldırmasınlar ya da kaçmasınlar.

erkek arkadaşım uyandı. konuşmaya çalışıyorum ama sesim hiç çıkmıyor. adam da odaya hırsız girdiğini düşünüyor ruhsatlı silahına davranıyor ve ortak odaya gidiyor. yerde kuruyemiş paketi ve su. ayakkabılık gibi olan masada boş tabaklar (detayına giricem) her şey normal gibi.

benim yanıma tekrar geliyor yerdeki suyu alıp bana veriyor sakinleşeyim diye ben de aldım içiyorum ve içtiğim gibi tükürüyorum. ağzımdan böyle siyah siyah karıncalar çıkıyor. bi yandan onları görünce kusuyorum bi yandan da odama bak demeyi başarmışım. kalkıp bakıyor oda bomboş.

sonra odayı incelemeye devam ediyor. o tabakların içinde karınca var 4 5 tane. adam da yemekten karınca çıktı diye kriz geçiyorum zannedip yanıma geliyor. ben ona olayı anlatıyorum. o da sakinleşmemi söylüyor saat gece 3 olmuş bu arada. bana diyor ki ben 1 gibi yattım.

ben 1 gibi geldiğimde çok derin uykudaydı. bana kabus gördüğümü söylüyor ama o kadar eminim ki üstüm kusmuk içinde resepsiyona iniyoruz ben olayı anlatıyorum. kimse inanmıyor ama yine de kamera görüntülerine bakıyoruz birlikte. o saatte odama resepsiyondan görevli gelmemiş.

ama kadın gelmiş. yalnız başına yanında çocuk falan yok. benimle konuşuyor ve sonra gidiyor. kadın otelden o gece ayrılıyor ve otele tek gelmiş çocuğu falan yok yanında. sonra karakoldan öğreniyoruz ki kadının hiç çocuğu yok. kamera ses kaydetmediği için benimle konuşması yok.

ben iyice kafayı yiyorum polise haber verelim diyorlar. erkek arkadaşımda başıma bir şey gelir deli derler falan diye izin vermiyo beni odaya çıkartıyo. en ince ayrıntısına kadar anlatıyorum ve bana inanmıyor. ben biraz sakinleşmeye çalışıyorum. bir yandan da konuşuyoruz.

diyor ki televizyon açsaydın duyardım duvarlar ince ve benim uykum ağır değil. ben ona bunu anlatmaya çalışırken aklıma telefonumdaki uyku takip uygulaması geliyor. bilmeyenler için uyurken çıkardığınız sesleri kaydediyor. ben de onu açıp uyurum her gece.

uykumda konuşma huyum yoktur sadece horluyor muyum diye bir takıntı. neyse açtık dinliyoruz. telefon bu arada ortak yatağın komodininde. telefonla da takıldım ama kapatmamışım uygulamayı allahtan. neyse resepsiyonun yemek getirdiği anın ses kaydı yok. ama kadınla konuşmamız var.

biraz uzakta olduğu için tam duyulmuyor ama kesinlikle türkçe konuşmuyoruz. daha önce duyduğum bir dil değil bu. ya da çok kesik olduğu için anlamıyoruz. kayıtlar şu an elimde yok olsaydı belki burada çözebilirdik ne olduğunu.

kadınla konuşmamızdan sonra çocuklara yüksek sesle gelin çocuklar diyip içeri almam var. bildiğiniz çocuklarla konuşuyorum. onlara yemek veriyorum. yaşlarını soruyorum ama cevap yok tabii. ne kayıtta var ne de o an vardı. kendi kendine konuşan bir deli gibi duruyorum.

ne alkol kullanıyorum ne de yasaklı madde. sigara bile içmem arkadaşlar. ama size yemin ediyorum ki gördüklerim gerçekti. en korkuncu da ne biliyor musunuz. çocuklara televizyon açmışım televizyonun sesi geliyor ama erkek arkadaşım diyor ki ben gece baktım bozuktu.

hatta resepsiyonu arayıp bildirmiş televizyon bozuk diye. o ses nerden geldi bilmiyorum. telefonumdan falan da açmam mümkün değil o zaman kayıt programına yansımazdı. başka teknolojik cihaz da yok yanımda. erkek arkadaşımın iş bilgisayarı var ama o da onun odasında.

kayıtların devamında kapı çarpma sesi de var. hani çocukların aralıktan bakıp kapaması var ya. o da yansımış kayıta ama erkek arkadaşım kontrol ederken kapı kapalı değilmiş kendi kapatmış ben olayı anlatınca tekrar açmış. çığlığım da var ama çok kısık.

o tabakların nerden geldiği de belli değil içinde bozuk yiyecekler varmış karıncalarla doluymuş resmen. 3 4 tabaktan bahsediyoruz arkadaşlar. beni apar topar hastaneye götürdü ve kontrol ettiler. o yiyeceklerin hepsini ben yememişim.

otelin iddiası şu; diyorlar ki odada daha önce kalanların yemekleridir onlar. odada yorgan kılıflarını bodruma atmak için kullanılan bi pencere gibi bir şey var. temizlik görevlileri oraya koymuşlar unutmuşlar ben de çıkarıp yemişim. inanabiliyor musunuz? resmen bunu dediler.

ben durur muyum? asla. erkek arkadaşımı ikna ettim polise gittik kadını bulmak için. üzerinden haftalar geçti ve kadını bulduk. kadın dilencilik yapıyormuş, aklı pek yerinde değilmiş. topladığı parayla birkaç haftada 1 otelde kalıp yıkanıyormuş vs.

nerede dileniyormuş 5 yıldızlı otelde birkaç haftada 1 konaklayacak kadar bilmiyorum. kadın benimle ne konuştuğunu hatırlamıyormuş. güç bela ikna ettik polisleri yüz yüze geldik kadınla. kadının üstü başı kir. hiç öyle gördüğüm bakımlı kadın gibi değil.

kadının deli olduğunu söylediler ama alttan alttan bana da aynı muameleyi yapıyorlar hissediyorum. ama yapacak bir şey de yok. kimseye derdimi anlatamadım. kimse inanmıyor. otel resmen bana dedi ki erkek arkadaşını ilgisini çekmek için yaptın bunları.

nasıl sinirliyim size anlatamam. bana yaptıkları muameleye bak. insan erkek arkadaşının ilgisi için bozuk karıncalı yemek yer mi? biraz daha yesem ölebilirdim. evet inanması güç ama insana da böyle bi laf edilmez. ben bir avukatım bu arada otelle mahkemeliğiz.

hikayenin sonunu bekliyor olabilirsiniz ama maalesef bu hikayenin bir sonu yok. o kadından şikayetçi oldum, kimse inanmadı. otelden şikayetçi oldum, mahkememiz devam ediyor. kimsenin de bana inandığı yok. erkek arkadaşım biraz bana inandı. o benden daha dindardır.

hocaya falan gitmedim, gitsem daha beter korkardım. psikiyatriye gittim. 1 2 ay da psikolog ile destekledik ama oradan da bir şey çıkmadı. stresliymişim çok, insan stresliyken böyle şeyleri hayal edip gerçekmiş gibi kabul edebiliyormuş. devamlı bi sorun olsa tamam ama 1 kez oldu.

velhasıl adım kendi ailemde deliye, erkek arkadaşımın ailesinde cinliye çıktığıyla kaldı.


kaynak
devamını gör...
eylül 2013 ayında babam vefat etti. vefatından önce bir ay komada kalmıştı zaten. ankara'dan izmir'e gittik ve cenaze izni de dahil yaklaşık bir ay izmir'de kaldık. izin bitip ankara'ya dönünce evin antresinde eşim bir avuç toprak buldu. eşim şaşırsa da ben pek şaşırmamıştım. tebessüm ederek toprağı doğaya bıraktık. sanırım babam veda etmek istedi!

rüyamda güneş'e gitmiştim. çok net bir gezintiydi. o gecenin ertesinde çok sıcakladığımı hatırlıyorum; -ki mevsim kıştı ve ev serindi. sanırım bir astral seyahat deneyimiydi. fakat böyle fenomenler psikolojiktir. çok da peşine düşmemek lazım.

insanların yüzlerinden karakterlerini ortaya çıkarabilirim. artık bilinçaltının dışa vurumu mu yoksa suçluluk duygusu mu bilemem fakat yüzlerinden iyi mi, kötü mü, dürüst mü, sahtekar mı, sorumluluk sahibi mi veya vurdumduymaz mı vs. anlayabiliyorum. yüksek maliyetli alım satımlarda çok işime yarar.

fakat bunun sonradan kazandığım bir yetenek olduğunu düşünüyorum. zamanında çok fazla beyin, nöroloji ve bilinçaltı ile ilgili popüler bilim kitapları okumuştum. zaten okuduğum kitaplardan bir şeyler öğrenmekten ziyade o kitaplardan ilham alırım! kitaplar halen kütüphanemdedir. ara ara açar okurum.

son olarak bir tavsiyem olacak. bunu ben bilmeden yaptım ve bir daha yapmamaya karar verdim. siz de yapmayın. dejavu yaşarsanız olayın peşine düşmeyin. bırakın dejavu kendi kendine azalsın. eğer dejavunun peşine düşer ve ısrar ederseniz kısa süreli bir hafıza kaybı yaşayabilirsiniz. ben eşime "siz kimsiniz, evimde ne işiniz var" diye sormuştum. yarım saat kadar sonra geçti gitti ama gitmeyebilirdi de!

bir normal sözlük başlığı.
devamını gör...
ekşide de aynı başlık var. bayılıyorum bu başlığa. kardeşim çöpten kedi fırlaması dışında ne gibi bir paranormal olay olabilir. üstelik bunları yazanların alayı "kamera icat edildi mucizeler bitti" diyen adamlar.

ama maşallah mike flanagan, james wan ve blum house'a film malzemesi verecekler şeyler yazılmış. valla beni de uzaylılar kaçırdı. gangbang yaptılar başka bir gezegende.
devamını gör...
son zamanlarda kendimce yaşadığım en paranormal olay gece saat 1de eve giderken bi üst geçitten geçecekken aptal bir keko tarafından sevgilisine baktığım iddia edilip cüzdanımı istemesi ve bıçakla kovalanmam. yediremedim gittim bende evden aldım onu kovaladım sonra. kovalambaç oynadık karşılıklı.
devamını gör...
gece rüyamda bir adam bana çılgın sayısal lotoda çıkacak sayıları söyledi. uzun boylu, beyaz elbiseli, frank nitti gibi bir adamdı.
uyanır uyanmaz aklımda kalan sayıları not ettim. beş tanesini hatırlıyordum.
altıncısı için 90 kolonluk bir seri oynamam gerekiyordu.
oynamadım tabi.
ama aklımda da kaldı. o çekilişte 460 milyon veriyordu.
neyse çekiliş oldu. bir bile bilemedim. gece nitti'yi bulup bir de ben öldürdüm.
devamını gör...
cok yasandi. sadece 1 tanesini anlaticam cok anlattim sozlukte tekrar anlaticam.

benim deniz fobim var, denize gitmeyeli hatta birakin yuzmeyi, denizi gormeyeli 6 yil oldu.

cunku yuzmem yok ve 4 yasinda 3 kez falan boguldum. 3'unde de allah korudu beni elhamdulillah.

simd anlatinca allah'in korumasina sahit olcaksiniz.

benim yasadigim yerde deniz var, ama annem cocukken yokmus. yani daha gerideymis sonra sular artip oraya gelmis ve o denizde sular altinda bicok yer var. evler, degirmenler falan var sular altinda kalmis.

o denizde 1 kuyu var, buyuk. annem o kuyuya karsi hep uyarirdi cocukken, ileri gitmeyin, cunku kuyu var. bermuda ucgeni gibi, insan ustunden gecince, heleki yuzmesi de yoksa kuyu icine dogru cekiyor, ve derinliklerde can veriyosunuz tabi.

neyse 4 yasindayken, annem, o donem 5 yasinda olan ablam ve ben denize girdim. yuzuyoruz. yani annemle beraber.

ileri gittik. ben biraz arkada kaldim biseyler dusununce herhalde.

sonra bi anda denizin dibine indim, yani yuzuyoruz, bi anda bisey beni icine cekti.

gozlerimi actim, suyun altindayim, kapkaranlik, ama icimde hic korku yok cunku cok kucugum ve neye ugradigimi sasirdim.

baktim sanirsam betondan merdivenler falan vardi. anladim ki herhalde o kuyuya dusmusum.

o an denizin ustune baktim yani kafami yukari kaldirdim, bi kadin ustten simidiyle tesadufen ordan yuzuyor. yani simit gordum. arkadan tutundum.

orta yaslarda bi kadindi. tutununca ben bunun simidine tutunmus bi vaziyette, ordan o sayede kurtuldum. ve kadin simitle sahile cikana kadar beni hic fark etmedi. e tabi cikinca da kurtulmus oldum, sonra gordu gulumsedi ben de tesekkur ettim sanirsam.

oyle de bi bogulma animiz var, ayni yil yasanan 3 bogulma olayimdan en kotusu buydu.
devamını gör...
türkiyede yaşamanın kendisi bile anormalite içerdigi için parasına gerek yok aslı varken.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının başından geçen paranormal olaylar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim