#ödüllü filmler
türkçe adı: göz
mike flanagan'ın kendi kısa filmi oculus: chapter 3 – the man with the plan'den temelini alarak jeff howard ile birlikte senaryosunu yazdığı ve ayrıca yönettiği, başrollerinde karen gillan ile brenton thwaites yer alan 2013 abd yapımı doğaüstü psikolojik gerilim, korku ve gizem filmidir. konusunda; iki genç yetişkin kardeş olan kaylie ve tim, ailesinin başından geçen trajik ölüm ve uğursuzluktan antik bir aynanın sorumlu olduğuna ikna olmuşlardır. yapımdaki kurgu 2002 ve 2013 seneleri arasında paralel olarak ve flashback'lerle işlenmektedir. tüm bu yaşananlardan gerçekten de, tim 10, kaylie 12 yaşındayken (2002 senesinde) babalarının çalışma odasını dekore etmek için aldığı o ayna mı sorumludur? eleştirmenlerden ağırlıkla olumlu kritikler alan yapım gişede de başarıya ulaşmıştır.
mike flanagan'ın kendi kısa filmi oculus: chapter 3 – the man with the plan'den temelini alarak jeff howard ile birlikte senaryosunu yazdığı ve ayrıca yönettiği, başrollerinde karen gillan ile brenton thwaites yer alan 2013 abd yapımı doğaüstü psikolojik gerilim, korku ve gizem filmidir. konusunda; iki genç yetişkin kardeş olan kaylie ve tim, ailesinin başından geçen trajik ölüm ve uğursuzluktan antik bir aynanın sorumlu olduğuna ikna olmuşlardır. yapımdaki kurgu 2002 ve 2013 seneleri arasında paralel olarak ve flashback'lerle işlenmektedir. tüm bu yaşananlardan gerçekten de, tim 10, kaylie 12 yaşındayken (2002 senesinde) babalarının çalışma odasını dekore etmek için aldığı o ayna mı sorumludur? eleştirmenlerden ağırlıkla olumlu kritikler alan yapım gişede de başarıya ulaşmıştır.
*fright meter ödülleri (2014) - en iyi montaj [mike flanagan]
*fangoria elektrikli testere ödülleri (2015) - en iyi geniş gösterimli film / en iyi yardımcı kadın oyuncu [katee sackhoff]
*fangoria elektrikli testere ödülleri (2015) - en iyi geniş gösterimli film / en iyi yardımcı kadın oyuncu [katee sackhoff]
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pinkshinyultratambourine" tarafından 09.09.2024 18:30 tarihinde açılmıştır.
1.
öncelikle oculus latince göz anlamına gelmekle birlikte, mimari yapılarda kubbenin tepesindeki daire şeklindeki açıklıktır. bu açıklıktan bildiğimiz üzere doğaş ışık gelerek mimari yapıları daha kutsal bir hale getirir... pantheon buna en büyük örnek.
bunun dışnıda 2013 yılında vizyona girmiş, doctor who'dan tanıdığımız karen gillan'ın rol aldığı sözde korku, özde gerilim, sonda ise bir hayal kırıklığı filmdir... bu filmden sizlere biraz bahsetmem lazım.
öncelikle film olağanüstü efektlere, insanı gerim gerim geren ses efektlerine ve hatta olağanüstü oyunculuğa gerek duymadan tamamen senaryonun eline kalmış. senarist kendisine öyle güvenmiş ki anlatamam, bir kişi de çıkıp uyarmamış adamı...
konusundan kısaca bahsedeyim filmin. genç bir çocuk akıl hastanesinden taburcu oluyor. o kadar süre akıl hastanesinde kalma nedeni ise çocukluğunda yaşadığı bir travma; bir aile trajedisi... ablası ise çocukluğundan bu yana kafayı sıyırarak savrulmuş bir kadın... bu kadının tek büyük hedefi çocukluğunda yaşadığı o tuhaf eve dönerek ailesini yıkıma uğratan şeyi paramparça etmek... o şey de bir ayna, evet... lanetli ayna temalı bir film. bu ayna kimin evinde bulundu ise onun canını almış, geçmişi yüzyıllar öncesine uzanan tuhaf bir ayna...
film iç içe girmiş bir senaryodan ibaret. neyin gerçek, neyin sahte, neyin geçmiş, neyin gelecek, neyin şimdi olduğunu inanın anlayabilmek çok zor, hayatımda bu kadar dağınık bir film izlemedim ben... resmen film ergen odası dağınıklığında...
filmin yaratmak istediği bir gizem var mesela. bu gizem tamamiyle ayna üzerine kurulu... aynanın olayı nedir, neden yüzyıllardır insanları öldürüyor, nasıl insanları manipüle ediyor, hayaller görmesini sağlıyor, bu aynayı kim, neden yaptı gibi soruları alıyor, tarıyor, allıyor, pulluyor ve bize soruyor ama inanın en ufak bir cevap dahi vermiyor.
büyük ihtimalle ikincisi gelecekti de iptal mi oldu bilmiyorum ama sinema tarihinin en yüz karası, kesinlikle ufacık da olsa saygı duyulmaması gerektiğini düşündüğüm filmleri seri olmasına karşın ilk filmde insana hiçbir şey anlatmayıp onlarca yıl beklemesini göze alan it oğlu it, şerefsiz evladı, or.... tamam küfür etmeyeceğim, öyle yönetmenlerin elinden çıkan filmler oluyor ki ben bunlara film demek yerine dizi demeyi tercih ederim.
bu filmin iyi tarafları yok mu? var elbette. insanı aptal yerine koyan ses efektleri yok. *zaten kurgusuyla yeterince koyuyor, neyse.* misal bir gölgenin hareket ettiği sahnede ''dan!'' diye kafamıza doğru kılıç fırlatmış bir ses efekti yok, aksine sessizlik var ki bu beni hepsinden daha çok korkutan bir şey.
saçma sapan görsel efektler de yok... oldukça yerinde hepsi...
izlenir ama gram tatmin etmez.
bunun dışnıda 2013 yılında vizyona girmiş, doctor who'dan tanıdığımız karen gillan'ın rol aldığı sözde korku, özde gerilim, sonda ise bir hayal kırıklığı filmdir... bu filmden sizlere biraz bahsetmem lazım.
öncelikle film olağanüstü efektlere, insanı gerim gerim geren ses efektlerine ve hatta olağanüstü oyunculuğa gerek duymadan tamamen senaryonun eline kalmış. senarist kendisine öyle güvenmiş ki anlatamam, bir kişi de çıkıp uyarmamış adamı...
konusundan kısaca bahsedeyim filmin. genç bir çocuk akıl hastanesinden taburcu oluyor. o kadar süre akıl hastanesinde kalma nedeni ise çocukluğunda yaşadığı bir travma; bir aile trajedisi... ablası ise çocukluğundan bu yana kafayı sıyırarak savrulmuş bir kadın... bu kadının tek büyük hedefi çocukluğunda yaşadığı o tuhaf eve dönerek ailesini yıkıma uğratan şeyi paramparça etmek... o şey de bir ayna, evet... lanetli ayna temalı bir film. bu ayna kimin evinde bulundu ise onun canını almış, geçmişi yüzyıllar öncesine uzanan tuhaf bir ayna...
film iç içe girmiş bir senaryodan ibaret. neyin gerçek, neyin sahte, neyin geçmiş, neyin gelecek, neyin şimdi olduğunu inanın anlayabilmek çok zor, hayatımda bu kadar dağınık bir film izlemedim ben... resmen film ergen odası dağınıklığında...
filmin yaratmak istediği bir gizem var mesela. bu gizem tamamiyle ayna üzerine kurulu... aynanın olayı nedir, neden yüzyıllardır insanları öldürüyor, nasıl insanları manipüle ediyor, hayaller görmesini sağlıyor, bu aynayı kim, neden yaptı gibi soruları alıyor, tarıyor, allıyor, pulluyor ve bize soruyor ama inanın en ufak bir cevap dahi vermiyor.
büyük ihtimalle ikincisi gelecekti de iptal mi oldu bilmiyorum ama sinema tarihinin en yüz karası, kesinlikle ufacık da olsa saygı duyulmaması gerektiğini düşündüğüm filmleri seri olmasına karşın ilk filmde insana hiçbir şey anlatmayıp onlarca yıl beklemesini göze alan it oğlu it, şerefsiz evladı, or.... tamam küfür etmeyeceğim, öyle yönetmenlerin elinden çıkan filmler oluyor ki ben bunlara film demek yerine dizi demeyi tercih ederim.
bu filmin iyi tarafları yok mu? var elbette. insanı aptal yerine koyan ses efektleri yok. *zaten kurgusuyla yeterince koyuyor, neyse.* misal bir gölgenin hareket ettiği sahnede ''dan!'' diye kafamıza doğru kılıç fırlatmış bir ses efekti yok, aksine sessizlik var ki bu beni hepsinden daha çok korkutan bir şey.
saçma sapan görsel efektler de yok... oldukça yerinde hepsi...
izlenir ama gram tatmin etmez.
devamını gör...