persian lessons

şahsen gerçekçi bulmadığım ve içinde yeterince öykü zenginliği barındırmadığı için çok beğenmediğim film.
iranda yaşamak için farsça öğrenecek adam cümle kalıplarını öğrenir, günaydın, iyi akşamlar, benim adım şu, ülkenizde kalıcı olarak yaşamak istiyorum gibisinden.
et, ağaç, ekmek , mantar kelimelerini ezberlesen ne işine yarayacak.

2020 yılında gösterime giren, yönetmeni vadim peralman olan savaş-dram filmidir. toplama kampında infaza götürülürken iranlı olduğunu söylemesi sonrası farsça öğrenmek isteyen bir nazi yüzbaşıya götürülen gilles'ın hikayesini anlatıyor. filmin gerçek bir hikayeye dayandığını da belirtmek gerekir. pek çok açıdan oldukça başarılı bir filmdi. sonunu izleyince insan ekran karşısında kalakalıyor. izlenmeli.

unutmadan: you're not only a cook koch, you're fucking nazi.

ikinci dünya savaşı döneminde geçen bu güzel filmin konusu nazilerin toplama kampına götürülmek üzere olan yahudi genç gilles'in kurtulmak adına iran'lı taklidi yapmaya çalışması ve devamında süregelen olaylar silsilesi.
filmin başlangıcında gerçekten esinlenilme gibi bir ifade vardı, araştırmadım henüz olası bir şey değil bence "that's impossible" ancak bu anlatılan olay biraz bile gerçek olsa da oldukça trajedik ve oldukça duygusal. beklenmedik olaylar ve bunların nedenleri, sonuçları çok etkileyici.
filmin sonunda ağlamak, tüylerinizin diken diken olması; bunları yaşamanız içten bile değil. inanın hiçbir şeyini anlatmak istemiyorum ilk defa izleyecek olanlar her şeyi kendi tecrübe etsin diye. sonundaki müziği de kaydedin bence.
son bir alıntı
"insanoğlu güneşin ağır ağır battığını görür, ama hava birden kararınca yine de korkuya kapılır"

böylesi filmlerin senaryolarını hep nazi mazlumu biçiminde çeşitlemeler yaprak bu güne kadar geldiler. bizde kuzu kuzu izledik ama günümüzde yaptıkları mezalimin film olmadığını gözümüze soktular. ama filmdir gerçek hayattan uyarlanmıştır notuyla izlemek le hayatımıza neler kattığımıza da bakmak lazımdır.

orjinal adı farsça dersleri demekken neden bizim ülkede adı umudun dili diye değiştiriliyor anlam veremediğim film. filmden faha ötesi. hatta bayağı bir ötesi. birçok holokos dönem filmi gibi de based on a true story yapımdır.

kapayın gözlerinizi. yahudisiniz. bir nazi toplama kampına düşüyorsunuz. öldürüleceksiniz. ve tam o sırada iranlı olduğunuzu söylüyorsunuz. tek kelime farsça bilmeden bunu demek insanın yaşamak için neler yapabileceğinin ispatı gibi. sonrası insan zekasının ve içinde bulunduğu zor koşullara rağmen bir yahudinin nasıl ana lisanı gibi "farsça", sözüm ona farsça konuşmaya başlaması. kendi farsça dilini kuruyor başrol oyuncusu. çünkü hiçbir alman subayı farsça bilmiyor da ondan. işte insan beyninin gücü.


klişe yahudi ponçikliği filmlerinden değil bu film. yahudiyi, ermeniyi, müslümanı unut. insan olarak izle ve yaşamak bir saat daha fazla görebilmek için insanoğlunun zekasının her türlü zorluğu yenebileceğini keşfet.

unutma ki hepimiz insanız. hepimizin bir zekası var. kimimiz azami kullanıyor, kimimiz asgari. her şey bizim elimizde aslında. beyin çok büyük bir sır. yaradılış da orada saklı. ama bu cevaba erişmeye nöronlarımız, elektronlarımız yetmiyor.