piknik tüpüyle öldürülen 3 yaşındaki kadir

artik nefes alamiyorum bu ülkede, defalarca sikayet etmis komsulari ama çocuk koruma altina alinmamis. cinsel taciz ve iskenceye ugramis.
buradan

allah bilir ne sebepten girdi ve neye dayanarak salındı?

ülkedeki adalet sistemini yok eden her kim varsa, allah onların canını kolay almasın.

çok üzen bir haber oldu, devamını okuyamadım, bu insan müsveddesini 3-5 yıla tekrar salarlar, allah belanızı versin.

onlar anca üniversite öğrencileriyle, hakkını arayan kadınlarla, işçilerle, doktorlarla uğraşsınlar. nerede gerçek bir suçlu, pislik var hepsi dışarıda elini kolunu sallaya sallaya geziyor. ya bir çocuğa ya bir kadına ya da bir hayvana işkence edip öldürürse belki ceza alıyor. biz nasıl bir pisliğin içindeyiz ya? daha da vahimi daha önce de işkence etmiş yavrucağa. ceza alması için ille de yavrunun ölmesi mi gerekiyor? bu nasıl bir sistem?

insan değiller bunlar, hayvan hiç değiller. yaratık diyebilirim ancak. allah sizi bildiği gibi yapsın.

her geçen gün böyle haberler artar oldu. ben anlamıyorum bizim milletimize neler oldu. artık söyleyecek sözde bulamıyorum bunlara ne desem o kelimeye hakeret olur. bu mahlukatlara caydıracak bir ceza verseler belki millet korkar ama nerede bizim güya hukuk devletimizde ne yazıkki bu canların pek kıymeti yok.

işte bu yüzden artık haber izlemiyorum.

sadece başlığı okuyabildim. yanımda iki yaşındaki kızım yatarken üç yaşındaki bebeğin böyle bir şiddete kurban gitmesi çok canımı yakıyor. minicik bir beden, elleri minicik, yüzü minik, içi sevgi dolu. insan nasıl kıyar, böyle bir şeyi hayalinden bile geçirebilir mi? küçücük ya, o daha hiçbir şeyin farkında değil. en üzücüsü bunların yaptıklarının yanına kalması. dünya dönmesin artık. göktaşı yağsın da toptan temizlenelim. beceremiyoruz insan olmayı.

insan doğulmaz, olunur. sevgi, merhamet, empati birer tohumdur; kimi sevgi, ilgi görür bu tohumlar gelişir, kiminin tohumu kurur, büyümez. işte ben o canlılardan çok korkuyorum. kendim için değil, sevdiklerim, çocuklarım ve savunmasız insanlar için.

bir insan üç yaşındaki bir çocuğu nasıl ve neden tüple döve döve öldürür aklım almıyor.
çakıcıyı çıkarabilmek için pandemi bahanesiyle kim var kim yok saldılar sokağa, sonuç bu.
bir de geçen gün af istiyorlardı. neymiş iş kurmuşlar da düzen kurmuşlar da yine dağılırlarmış. ulan herifin yatması gereken cezası var. çıktı iş kurdu ya da işe girdi diye zamanında yaptığı unutulsun mu!
eskiden her yere avm dikiyorlar diye oldu olacak ülkenin üstünü komple kapatıp türkiye avmsi yapalım diyorlardı, bu gidişle türkiye hapishanesine dönücez.

olay çok vahim;
bu tarz suçları işleyenlerin cezası ölüm olmalı, ölümü de beyni vs dahil bilim adına incelenmesi gibi bir amaca hizmet etmeli;
yani bu kişinin suçluluğu sabit olduktan sonra; suçlunun bedeni (beyni vs) üstünde deney yapma hakkının olması; suçlunun beyninin tüm ayrıntılarının incelenmesi, bu suç işlemeye yönelten güdü veya duygunun ne olduğunun çözülmesi; hatırlar mısınız bilmem, "mavi korku" diye köpek balıkları üstünde araştırma yapılan bir tesiste yapılan inceleme ile ilgili bir korku filmi vardı; filmin ana konusu olmamakla birlikte, köpekbalıklarının beynine yapılan ilaç vs ile beynini geliştiriyor, böylelikle çağımızın hastalığı alzaymer ile mücadele hedefleniyor, projenin başında ki doktor hanımın babası da bu hastalıktan muzdarip..
konuyu bağlayım; bu suçluların, üstünde deney yapılarak idamı işlemi gerçekleştirilebilmeli,

boğazıma bir yumru oturdu haberi okuyunca. bence de alt soya karşı işlenen istismar ve cinayet ile canavarca hisle adam öldürme suçlarının cezası kesinlikle ölüm olmalı. insan minicik bir yavruya nasıl kıyar, hele kendi yavrusuna… insan denemez buna..

ne yazabilirim gerçekten hiç bir fikrim yok, kalbime baskı yapan tonlarca ağırlık yüzünden...
huzurla ve ışıklar içinde uyu evlat!