plasebo

plasebo, latince kökenli bir kelime. 'hoşnut etmek' anlamına gelen plasebo, etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkartması hali olarak tanımlanabilir. yani vücuda ağız, burun ya da enjeksiyon yolu ile verilebilen bu ilaç, fiziksel anlamda tedaviye yönelik bir güce sahip değil.

rivayet odur ki bir gün bir kanser hastasına vitamin ilaçları veriliyor ancak hastaya kanser ilacı olduğu söyleniyor ve kişi iyileşiyor. beyin o ilacın iyileştiriciliğine inandığı için : ilaç değil beyin kişiyi iyileştiriyor. bu duruma plasebo etkisi denilir.

ilk tanımda "hoşnut etme" anlamı doğru, ancak diğer anlamı "yerine koyma" olan kelime. ilk olarak yannış hatırlamıyor isem 16. yy'da cenaze ağıtçıları için kullanılmıştır.

plasebo kelimesi, latincede “i shall please” (memnun edeceğim) anlamı taşır ve ilk kez 14. yüzyılda hristiyan cenazelerinde "placebo domino in regione vivorum" (yaşayanlar diyarındaki efendi’yi memnun edeceğim) cümlesi içerisinde memnun edici, tatmin edici anlamlarında kullanılmıştır. ilk yazılı ingilizce eserlerden biri olan canterbury hikayeleri'ndeki dalkavuğun isminin placebo olması, kelimenin anlamı hakkında ipuçları taşır. 18. yüzyılın geç dönemlerinde ise tıpta kullanılmaya başlanan plasebo, “hastaya yarar vermekten çok hastayı memnun etmek amacıyla kullanılan ilaç” olarak tanımlanmıştır.

eşittir antidepresanlar diyebilirim. keşke o etki sonsuza dek sürse. şu an ben sürünüyorum.

murat menteş'in şiirinde kullanıldığında öğrendiğim bir kelimedir. asıl anlamı farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma halidir. ilaç, vücuda ağız, burun veya enjeksiyon yolu ile verilebilir.

deplasmanda plasebo
allah’ım kaderimde anarşi ve protesto
antidepresanlar ve içi boş bir gardırop
ne de çok yer kaplıyor mesela al pacino

yardımın gerekiyor kadıköy’deyim stop.

allah’ım kaderim bu sentimental ambargo:
alternatif referans potansiyel salvo yok,
sadece klostrofobi, hicran türbülans ve şok;
cariyeler çekilmiş yeraltına cumburlop.

allah’ım kaderimi sen yazdın sen bilirsin
kalbim oyuncak mı ne, ne kolay kırılıyor?
“deplasmandır bu dünya” diyor albino şeyhim
plasebo yutturuyor bana depresif doktor.

allah’ım kaderimden şikayetçi değilim
aksine bahtiyarım evrende bana da rol
verdiğin için şahsen, allah’ım bizler senin
falsolu kullarınız, n’olur bizden razı ol.

murat menteş

benim bir arkadasim var. herifin isi gucu kadin, escort bilmem ne. instagram hesabi genelev gibi. evli bir de. utangac ve bu konularda da basarisiz biri. hic sevgilisi olmadi. askerden gelince evlendirip paketlediler. cocugu oldu ama hâlâ daha evlendigine ikna olmus olmayacak ki ozguven, kadinlarla nasil samimi olunur, nasil rahat davranilir gibi konularda kafa yoruyor. herifin biri bunu bir yere yonlendirmis. gittigi adam buna bir taş vermiş. bildiğin taş. özgüven arttirma taşı. şimdi o taşla geziyor. taşı aldiktan sonra bana bir sey oldu cok rahatim kadinlarla o bicim konusuyorum diyor şimdi. insan yaninda taşla gezer mi ulan.

zihnin gücünü gösteren bir olgudur. aynı zamanda ilaçların deneylerinde kontrol grubu açısından önemli olduğunu bilmekteyim.

plasebonun aslında hatırlatması gereken bir derste şudur. dünyada olduğunu sandığınız, anladıklarınız sizin perception yani algı ve senses yani hislerinize bağlı. bundandır ki herkesin dünyayı nasıl algıladığı biraz kendine özneldir aslında.

plasebo her şeydir. plasebo'ya inanın.

esasında hiçbir şeydir.

günlük yaşamımızda aslında çok fazla maruz kaldığımızın farkında olmadığımız etki.

pasif bir etkinin psikolojik olarak aktif hâle gelmesi;yanılsama.