prekazi'nin monaco'ya attığı efsane gol

ben bu golü canlı izledim, yerinde değil elbet, televizyondan. o zamanlar komşu gezmesi diye bir sey vardi. sene 80'ler. ev ahalisi komşuannemlere gitmiş, rahmetli dedemle bu maçı izliyorduk. on yaşımdayım tam olarak, tv karşısında şu bakla dilim desenli kanepede oturuyorum, dedem de arka koltukta. prekazi pek bir gerilmeden bir koydu topa böyle yerden bir karış yukarıda ve de zerre hız kesmeden aksine hızlanarak giti ve o efsane gol oldu. hey gidinin. kanepeden fırladığımı hatırlıyorum, rahmetli kapıdan bağırdı gelin alın delirdi bu çocuk diye. galatasaray sevdası da oralardan geliyor işte.

izlemeyenler youtube den aratsın zahmet olmazsa.

15 mart 1989 tarihinde stade louis ii'de oynanan avrupa şampiyon kulüpler kupası çeyrek final maçının 50. dakikasında atılan goldür.

o dönem galatasaray teknik direktörü mustafa denizli, monaco teknik direktörü ise arsen wenger'dir.

maçın 50. dakikasına gelinirken tanju çolak rakibi tarafından düşürülür. serbest vuruş için topun konulduğu nokta ile kale arasında tam 37 metre vardır.

topun başına raket gibi bir sol ayağı olan cevad prekazi geçer. daha sonraki bir röportajda teknik direktör mustafa denizli cevad prekazi topun başına geçtiğinde yardımcılarına dönüp şimdi vurursa gol olur dediğini söyler. maçı izleyen cevad prekazi'nin eşi ise burda şut atmak için manyak olmak gerektiğini düşünür.

ancak cevad prekazi 37 metreden vurur ve kalecinin ve herkesin şaşkın bakışları arasında gol olur. bu golden sonra maçı anlatan ilker yasin tarafından söylenen ve gol ve gol ve gol işte gol işte gol sözü bir efsaneye dönüşür.

bu golden on dakika sonra yanlış hatırlamıyorsam erhan önal'ın yaptığı bir hata sonrası george weah'ın attığı golle maç 1-1 berabere biter.

her şey olup bittikten yıllar sonra bile cevad prekazi'nin bu golü efsane olmaya devam eder.

prekazi'ye rakip hocanın yaptığı faul de kendi başına başlığı hakeder bence. maçın onbirlerini yazarsam da yıldız alacak kelime sayısına da ulaşırım belki. faul 5.45'te.

prekazi'yi seyrettim antrenmanlara bile giderdim.maç bitimi soyunma odasına gitmez şut çalışması yapardı. genç futbolcularla arası da çok iyi idi. kornerden gol atabilir miyim? diye sorardı ve defalarca attığına şahit oldum. benim anlamadığım tek şey o çöp gibi bacaklarla nasıl sert şut çekebildiği idi. kalçadan güç alarak vuruyordu. bunu ben hiç yapamadım...