prince of persia the lost crown

ubisoft sağ olsun, oyun çıkmadan 2 hafta kadar önce kodunu gönderdi, denedim. başından kalkmak istemediğim bir oyun oldu. bitirince, ne yapacağımı şaşırdım. biraz daha kurcalayayım dedim, her şeyi zaten %100'lemişim. 32 saat su gibi akıp geçti. inanılmaz. en son 2010'da prince of persia the forgotten sands gibi bir oyundan sonra toparlayamazlar diye düşünüyordum. toparlamışlar. fazlasını yapmışlar. prince of persia sonuçta. bitmiştir diyordum. bitmemiş. o kadar ön yargılı girdim ki, anlatamam. en son, kısmen zevk aldığım oyunu 2008 yılında çıkan, prince of persia olmuştu. o da, hep aynı şeyi yaptığım için sıkmıştı. the forgotten sands'e doğru düzgün dönüp bakmadım bile. en son ağzımın suları akarak prince of persia the two thrones oynadım, gamecube'da.

2,5d bir oyun. böyle olunca da, "ya, yıl 2024, ubisoft'un yaptığına bak..." diyerek girdim. öncesinde zaten avatar oyunu vardı. avatar'ın oyunu da beni çok arada bırakmıştı. umutlarım yerle bir başladım. sonra, garip bir şekilde oyunla nefret-aşk ilişkisi yaşamaya başladım. bir şeyi sevmesen de seversin ya? öyle. varlığına alıştım bir anda. parmaklarımı çürüttüm bazı puzzlelarında. karşılığında elde ettiğim ödüller hiç tatmin etmedi. ama oynadım. oynamaya devam ettim bir şekilde. ayın 9'unda bitirdim oyunu. hala boşlukta gibiyim. aynı platform özelliklerine sahip, aynı yetenek yelpazesinde bir oyun istiyor şu anda bünyem. nasıl böyle oldu ya? bize n'oldu? bana acilen, derhal böyle bir oyun lazım. acil. lütfen.