rafine zevkler

az kişinin bildiği muhteşem deneyim ve tercihlerdir.

yüksek bir haz kültürü gerektirir. mesela , örnek veriyorum kadınlarda sırt dekoltesi severim. sırtlarını daha çok severim.

uzun gece yolculuğu molasında terminal çorbası içmek ve duştan sonra bornozla kahve çikolata sigara yapmak.

kendimce şanslı olduğumu düşündüğüm tek şey buna uygun bir yerde yaşıyor olmam.

özellikle yaz ve sonbahar aylarında arabamın bagajında kamp sandalyem ve mangalım eksik olmaz.

gün içinde bir anda "hadi" deyip kendime çıkarım. önüme çıkan ilk marketten bir ekmek meşrubat veya ayran bir parça sucuk * bir ağaç gölgesinde küçük bir mangal ateşi ve ... kuşların ve rüzgarda yaprakların sesi. imkânı olanlara tavsiye ederim. iş hayatının keşmekeşinden uzaklaşabilmek için ruhunuma yaşattığım en rafine zevkim.

ben çocukken bir gramafonumuz vardı. bayağı antika bir şey. birkaç da plak. sonra gramafon kullanılamayacak hale geldi ve plaklarla beraber hurdacıya satıldı.

geçenlerde ayağı yanık it gibi dolaşmak deyimini gerçekleştirdim. istediğim gramafon en az 4k tl ve plaklar zaten uçmuş. dost kitabevi'nde alt kata taşınmış plak bölümü. o derece pahalı ama bayıldım yani. yine de ucuz diye oğuzhan koç plağı almam. ben istiyor plak, verecek 440 tl. puh ya... öğrencilik iğrenç bir şey.

sanatın zenginler için olduğunu daha iyi kavradım. artık nudesal problem değil hobisel problem çekiyorum. çok güzel plaklar var ya. ağlamak istiyorum.

*duşta palmolive duş sabunuyla duş alırken son ses george michael-fastlove dinlemek...bnce bu dünyaya ait olmayan bir haz.neden palmolive? çünkü adamlar yapmis.neden george michael? çünkü adam mükemmel söylüyor.

r.i.p. george michael.

bir de yağmur yağarken isiklari kapatip her yere yuvarlak küçük mumlardan koymak ve her ne yapiyorsaniz o ışıkla yapmak.kitap oku, al sevgilini kollarina dans et , al kalemi eline yaz birseyler vd. ! sana kalmis.

rafineri tesisi kurmak.