1.
geyik muhabbeti deyiminin geldiği tarihi bir olaydır. ilgili olayın tarihi serüveni şöyledir:
"ikinci abdülhamid'in istibdat dönemi'ne karşı manastır şehrinde dağa çıkan resneli niyazi bey'in her yolculuğunda onu ve adamlarını sırtında taşıyan yanından hiç ayırmadığı bir geyiği vardır.
(...) çete, resne yolunu tuttu. geyik dahi yine önde rehberlik ediyordu. osman hidayet paşa, hayvanın bu derece ehliyetine taaccüb ederek etrafındakilere:
'peki iyi ama bu geyiğin ne manası var?'
'efendim bu hakikaten pek gariptir. bu hayvan, dağda buraya gelmek için rehberlik etmek üzere manastır'dan gönderilen birkaç nefer jandarmanın önüne çıkar ve ufacık bir nevazişe mağlup olarak artık onlardan ayrılmaz. dirayetsiz hayvanlar bile bir mucize-i ilahiye neticesi olarak maksad-ı mukaddes-i cemiyete arz-ı hizmete şitâb ediyorlar. bu ise muvaffakiyetimiz için bir delildir.'"
lakin bu geyik, istikbalinin pek hazin olacağından habersiz imiş elbet o sıralar... zira meşrutiyeti takiben istanbul'a getirilip, beyoğlu'nda ahır benzeri bir yerde, tıpkı bir hayvanat bahçesi mahluku gibi insanların temaşasına, gürültüsüne mâruz bırakılır; sonra da unutulup gider. refik halit karay da bir yazısında, hayvancağızı gidip kendisinin de gördüğünden, karanlık, izbe bir yerde pek fena bir halde bulunduğundan bahseder.
"ikinci abdülhamid'in istibdat dönemi'ne karşı manastır şehrinde dağa çıkan resneli niyazi bey'in her yolculuğunda onu ve adamlarını sırtında taşıyan yanından hiç ayırmadığı bir geyiği vardır.
(...) çete, resne yolunu tuttu. geyik dahi yine önde rehberlik ediyordu. osman hidayet paşa, hayvanın bu derece ehliyetine taaccüb ederek etrafındakilere:
'peki iyi ama bu geyiğin ne manası var?'
'efendim bu hakikaten pek gariptir. bu hayvan, dağda buraya gelmek için rehberlik etmek üzere manastır'dan gönderilen birkaç nefer jandarmanın önüne çıkar ve ufacık bir nevazişe mağlup olarak artık onlardan ayrılmaz. dirayetsiz hayvanlar bile bir mucize-i ilahiye neticesi olarak maksad-ı mukaddes-i cemiyete arz-ı hizmete şitâb ediyorlar. bu ise muvaffakiyetimiz için bir delildir.'"
lakin bu geyik, istikbalinin pek hazin olacağından habersiz imiş elbet o sıralar... zira meşrutiyeti takiben istanbul'a getirilip, beyoğlu'nda ahır benzeri bir yerde, tıpkı bir hayvanat bahçesi mahluku gibi insanların temaşasına, gürültüsüne mâruz bırakılır; sonra da unutulup gider. refik halit karay da bir yazısında, hayvancağızı gidip kendisinin de gördüğünden, karanlık, izbe bir yerde pek fena bir halde bulunduğundan bahseder.
devamını gör...