roman yazmak için beklenen şey

ben otuzlu yaşlarımı bekliyorum açıkçası. 18 yaşında yazılacak bir şey değilmiş roman. milyar tane kitap yazılmışken, yazılacak bir şey kalmamışken dünyada, ne yazabilirim roman diye, o da bir muamma zaten.
kimin hayatını seçmeliyim roman diye?
cevap yok ki.

ilham.

belki bir gün..
henüz çocuk kitabı seviyesindeyim.

gözlem ve ilham.

birikim, özgünlük, ilham.

roman yazmak zor iştir. bir kere zihin yapının çok esnek olması gerekiyor. düzeltmeler yaparken dikkatin ve notlarının düzgünlüğü önem taşır. sıralama, döngü, yerindelik de ayrı bir husus.

ayrıca şartlar ne olursa olsun, herkes ünlü olmayı kaldıramaz. tercih etmeyebilir yazarlığı.

iyi bir romanı iyi bir okur yazar.!
bilgi birikiminiz tecrübe ile dökülür sayfalara en nihayetinde okuduğumuz kitapların yazarlarının hayat biyografisine bakın.

anlatmaya değer bir hikayenin olması.

yazmaktan önce okumak, birikim yapmak, hazır hissetmek, pratik yapmak gibi.

beklenen bir şey olduğu sürece gerçekleşmesi zor olacak durumdur. bir futbolcunun formunu koruması için bedenini dinç tutmaya ihtiyacı olduğu gibi, yazmak isteyen kişinin de hem zihnini hem de kalemini çalıştırması gerekir. okuma alışkanlıkları yazarların gösterişli cümleleri insanı bu konuda bazen haklı olarak yetersiz hissettiriyor. ama okuyucu ile yazar arasında bir bağ oluşturuyor. kısa denemelerde bulunmak gerekir. yok ben yapamam diyen birinin roman yazmasını beklemek doğru değil tabi ki. anlatmaya değer görünen her ne ise onun üzerine yoğunlaşmak ve o olayda ya da kişide gördüğünüz detayı doğru ifade edebilmek gerekir. ifade edebilmektir yazmak bana göre. insanın kendisini susten uzak bir sadelik içinde anlatmasıdır. aylak adam işi gibi görünse de bir çalışma disiplini içinde olmak gerekir. aksi halde yarım yamalak bir kaç deneme sonunda vazgecilmis bir hayal olarak kalacaktır.

hayatımı mahvedecek bir olayın olmasını bekliyorum.

böyle saç sakal uzamış elde şarap şişesi beni bulacaklar. önce hamama götürecekler sonra berbere. insana döndükten sonra acıyla yüzleşmek için romanımı yazacağım.

sonra yoldaş gelecek röportaj isteyecek. ivan sözlüğün youtube kanalına yükleyeceğiz diyecek. röportajda bu anıları anlatacağım. bir bankta şarap şişesiyle sokakta kalıyordum diyeceğim. havalı değil mi?

sabır ve disiplin.
günde beş altı saat yazabilmek için ya bu ikisi olacak ya da para.

hep yazmak istemisimdir, kızlarıma bir eser bırakmak istemisimdir. ama o yazma ortamına kavusamadim henüz. inzivaya çekilmek gerek, dünyalık işlerden uzaklaşmak gerek, falan filan derken sanırım ömrüm yeterse 50li yaşlardan sonra olabilir. çünkü hayat zor, birikim gerek maddi manevi, daha çok okumam , araştırmam, gozlemlemem gerek. ama hiçbir şey yazamazsam da evde tüm odalarda sağda solda karaladiklarimi derlesem bir kitap çıkar sanırım ortaya. şiirlerim, makalelerim, denemelerim falan derken karma birşey çıkar. en önemlisi kızlarıma yazdığım günlük.basli başına bir kitap olmalı.

(bkz: biraz deniz biraz uyku)

yok, şaka şaka..*
onlar tamam da, biraz başka şeyler de var, evet...
bir anda olması beklenen ve ne olduğu bilinmeyen...

kitap gibi bir kadına denk gelmek. bekledigim tek şey bu.

ilham iren'dir. o değilse kesinlikle ilhan irem'dir.

belli bir şekilde, hayatınızın sizi doğurtan hemşirenin bellenmesinden sonra aniden gelen buhranlarla ve ilhamlarla gelen istek. yani hayatın ceremesini çekmeden roman yazamazsınız. sizi doğurtan hemşirenin bellenmesi gerekir... (bu benim kanaatim)

şimdiye dek hep, yazı makinesi stephen king bile ilk romanını yirmi yedi yaşında yazdı! diye kendimi rahatlatıyordum.
yirmi yedi'ye gelince bir şeyler olabilir diye düşünüyordum.
bir şey olmadı.
beklemek ile olmadığını fark ettim. daha fazla okumak için elimden gelen her şeyi yapıyorum.
bir şeyler yaşamak, bir şeyden etkilenmek gerekiyor.
bunun için belki büyük bir acı gerek, belki büyük bir mutluluk.
düşündüğüm, kafa yorduğum trilyonlarca konu var ama tek bir taş eksik olunca olmuyor.
şimdilerde her şey küçük bir kıvılcım olabilir.

yaşamam gereken bir kaç sey daha var. onları yaşayınca yazacağım.

keyfim.

yaşanmışlık.
henüz daha bitmedi.