orijinal adı: the lathe of heaven
yazar: ursula k. le guin
yayım yılı: 1971
hikaye gördüğü rüyalar ile gerçekliği değiştiren bir teknik ressam olan george'un rüya görmemek için usulsüz il aç kullanmasıyla kendisi psikolojik tedavi için akıl hastanesinde bulmasını anlatır. hastanede tanıştığı bir doktor olan william haber önce onun söylediklerine inanmasa da daha sonra bir makine geliştirerek gerçekliğe müdahale etmekten de kendini alıkoyamaz.
yazar: ursula k. le guin
yayım yılı: 1971
hikaye gördüğü rüyalar ile gerçekliği değiştiren bir teknik ressam olan george'un rüya görmemek için usulsüz il aç kullanmasıyla kendisi psikolojik tedavi için akıl hastanesinde bulmasını anlatır. hastanede tanıştığı bir doktor olan william haber önce onun söylediklerine inanmasa da daha sonra bir makine geliştirerek gerçekliğe müdahale etmekten de kendini alıkoyamaz.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 27.01.2022 14:07 tarihinde açılmıştır.
1.
bir evernevergreen ukdesidir.
bir ursula k. le guin romanıdır.
bilimkurgu edebiyatının ilahlarından biri olan ursula k. le guin sinemaya da aktarılan bu harika romanında rüyaları ile var olan gerçekliği hatta geçmişi değiştirme gücü olan george orr isimli bir adamın hikayesini anlatır bize. hem de akıl almaz bir ustalıkla.
rüyanın gücüne her zaman inanmıştım. hala da inanırım. gerçi bir dönem freddy krugger yüzünden korkuya yenik düşmüş olsam da rüyalar benim için önemli bir alternatif gerçeklik, paralel evren imkanıdır.
george orr da benim gibi bir adamdır aslında. rüyaların gücüne inanmış bir adam. iki binli yıllarda geçen hikayesinde orr bu gücü kontrol etmek için bir psikiyatrdan yardım alır ama o psikiyatrın içinde gizli bulunan bir canavarın -ki biz buna güç zehirlenmesi diyebiliriz- pençelerinde bulur kendini.
tabii ki roman ilerledikçe olaylar çığrından çıkar ama yazar o kadar yetkindir ki romanın sağa sola kaymasına, mantıksızlık girdabına düşmesine asla izin vermez.
rüyanın öte yakasına geçmeyi başaran biri -umarım bu ben olurum- var olan bu dünyayı değiştirmeyi başarırsa çok mutlu olacağım.
bir ursula k. le guin romanıdır.
bilimkurgu edebiyatının ilahlarından biri olan ursula k. le guin sinemaya da aktarılan bu harika romanında rüyaları ile var olan gerçekliği hatta geçmişi değiştirme gücü olan george orr isimli bir adamın hikayesini anlatır bize. hem de akıl almaz bir ustalıkla.
rüyanın gücüne her zaman inanmıştım. hala da inanırım. gerçi bir dönem freddy krugger yüzünden korkuya yenik düşmüş olsam da rüyalar benim için önemli bir alternatif gerçeklik, paralel evren imkanıdır.
george orr da benim gibi bir adamdır aslında. rüyaların gücüne inanmış bir adam. iki binli yıllarda geçen hikayesinde orr bu gücü kontrol etmek için bir psikiyatrdan yardım alır ama o psikiyatrın içinde gizli bulunan bir canavarın -ki biz buna güç zehirlenmesi diyebiliriz- pençelerinde bulur kendini.
tabii ki roman ilerledikçe olaylar çığrından çıkar ama yazar o kadar yetkindir ki romanın sağa sola kaymasına, mantıksızlık girdabına düşmesine asla izin vermez.
rüyanın öte yakasına geçmeyi başaran biri -umarım bu ben olurum- var olan bu dünyayı değiştirmeyi başarırsa çok mutlu olacağım.
devamını gör...
2.
bu yazara hayran olmanın sınırı yok. her kitabın mı güzel olur? güzel, çok güzel. 216 sayfalık kitabı bir oturuşta bile okuyabilirsiniz. gözleriniz sağlamsa tabii.
gördüğünüz rüyaların gerçeğe dönüştüğünü düşünün. ama öyle olacakları rüyamda gördüm, bana malum oldu gibi değil. rüyalar imkansızların imkanlı olduğu yerdir. bir gün kendinizi bir keçi olarak görebilirsiniz ya da başka bir gezegene seyahat ederken görebilirsiniz. rüyanızda birinden kurtulduğunuzu görseniz ve o insan uyandığınızda ölmüş olsa ne yaparsınız? evet, evet biliyorum. hepimizin aklına bir kişinin ölmesini istediği bir rüya geldi. bu gücünüzü iyilik için kullanmak istiyor da olabilirsiniz. savaşlar bitsin, nüfus sorunu çözülsün gibi. ama hangi rüyayı görmek istediğimiz gördüğümüz rüyayı kontrol edebilme yeteneği vermez bize. rüyalar kontrol edilemez olduğu için aynı zamanda bu güç iyilik için bile olsa çok tehlikeli olmaz mıydı? kitap bir rüya gören ve rüyaları dünyayı değiştiren adamın bu durumdan kurtulmak için bir doktorla iş birliği yapmasını, her şeyin gittikçe daha kötü bir hal almasını anlatıyor. okurken yazarın hayal gücüne tekrar hayran oldum. yok, kafasının içindeki muhteşem düşünceler bitmemiş. yazmış da yazmış. eh, bana da onun tüm kitaplarını okumak düşer.
kitap çok akıcıydı aynı zamanda. böyle bir konuyu bu kadar sürükleyici yazmak da ustaya yakışır. okuyun. ursula okumamak büyük eksiklik. siz benim gibi geç kalmayın.
gördüğünüz rüyaların gerçeğe dönüştüğünü düşünün. ama öyle olacakları rüyamda gördüm, bana malum oldu gibi değil. rüyalar imkansızların imkanlı olduğu yerdir. bir gün kendinizi bir keçi olarak görebilirsiniz ya da başka bir gezegene seyahat ederken görebilirsiniz. rüyanızda birinden kurtulduğunuzu görseniz ve o insan uyandığınızda ölmüş olsa ne yaparsınız? evet, evet biliyorum. hepimizin aklına bir kişinin ölmesini istediği bir rüya geldi. bu gücünüzü iyilik için kullanmak istiyor da olabilirsiniz. savaşlar bitsin, nüfus sorunu çözülsün gibi. ama hangi rüyayı görmek istediğimiz gördüğümüz rüyayı kontrol edebilme yeteneği vermez bize. rüyalar kontrol edilemez olduğu için aynı zamanda bu güç iyilik için bile olsa çok tehlikeli olmaz mıydı? kitap bir rüya gören ve rüyaları dünyayı değiştiren adamın bu durumdan kurtulmak için bir doktorla iş birliği yapmasını, her şeyin gittikçe daha kötü bir hal almasını anlatıyor. okurken yazarın hayal gücüne tekrar hayran oldum. yok, kafasının içindeki muhteşem düşünceler bitmemiş. yazmış da yazmış. eh, bana da onun tüm kitaplarını okumak düşer.
kitap çok akıcıydı aynı zamanda. böyle bir konuyu bu kadar sürükleyici yazmak da ustaya yakışır. okuyun. ursula okumamak büyük eksiklik. siz benim gibi geç kalmayın.
devamını gör...
3.
üst edit: bu kitabı sözlüğe öneri olarak bırakan üç arkadaşıma teşekkür ederim. onların sayesinde okudum bu keyifli eseri.
(bkz: emine)
(bkz: pir)
(bkz: zola)
bir ursula k. le guin romanı.
birçok yönüyle klasik bir le guin eseri. enfes bir fantastik-bilimkurgu karışımı, harika bir hikaye ve sade bir dil.
romanı oldukça beğendiğimi belirtmem lazım, lakin ustanın başat eserleri kadar güçlü olmadığını da kabul etmek gerek.
okuması kolay, hızlı ilerleyen bir roman fakat rüyaların etkilerinin daha ayrıntılı ve daha güçlü anlatılmasını isterdim. gerçi böyle bir durumda roman en az bin sayfa olurdu ya…
rüyalarla gerçekliği değiştirebilen bir adam ve bu yeteneğini kendi iktidarı - ve hakkını yemeyelim- insanlığın iyiliği için suistimal eden bir bilim insanı.
george orr oldukça stabil bir insan. kelimenin tam anlamıyla her şeyin ortalaması ve stabil. en dehşetengiz anlarda bile sükunetini koruyabilecek kadar soğuk kanlı ve tekrarlıyorum; stabil.
öyle bir her şeyin ortasında olma hali ki bu; orr yapılan tüm karakter, kişilik ve psikolojik tahlil testlerinde her zaman mükemmelen her şeyin ortasında değerlere sahip.hırçınlık-sakinlik; orta değer, bağımlılık- bağımsızlık; orta değer, özgür ruh-köle ruh; orta değer, yıkıcılık- yapıcılık; orta değer.
kitabın tamamında zaten orr’un bu sarsılmaz psikolojisini gözlemliyoruz.
dr. haber ise orr’un aksine duygularını yoğun yaşayan, yaşadığı duyguları profesyonel kimliği ve eğitimi sayesinde saklamayı becerse de; heyecanı yüksel, meraklı ve ilerici birisi
bu ikilinin yolları; orr’un, yaşanmaya çok da müsait olmayan, nüfus patlaması yaşanan, kıtlıkların ve iklim krizlerinin baş verdiği bir dünyada, rüya görmemek için, başkalarının ecza kartlarını ödünç alarak- ki bu gerçeklikte ilaçlar da karneye bağlanmış- ilaç suistimali yapması ve bunun ortaya çıkması üzerine kesişiyor.
kendisi bir rüya ve uyku uzmanı olan dr. haber aynı zamanda insanların beyin dalgalarını alıp, yükseltip, tekrar insan beynine ileterek uyku- rüya döngüsünü ve yoğunluğunu kontrol edebildiği ve adına arttırıcı dediği bir aletin de mucidi.
alet kafaya yerleştirilen almaçlarla insan beyninin dalgalarını analiz ediyor ve yoğunlaştırarak geri besleme yapıyor. böylece kişinin uykunun hangi evresine gireceği suni olarak kontrol ediliyor.
r-hali denilen ve yoğun rüyaların görüldüğü evreye bir gece boyunca uyuyarak değil de, saniyeler içinde geçilmesini sağlıyor.
hipnozla telkini de işin içine katınca şöyle bir senaryo oluşuyor; özne hipnoz ile uyutulur, arttırıcı ile r-hali sağlanır, r-haline geçmeden önceki hafif uyku hali olan u-halinde özneye verilen hipnotik telkinlerle rüyasında ne göreceği aşılanır, özne rüya görür ve uzay-gerçeklik değişir.
peki bu bizim orr normalde nasıl görüyordu bu rüyaları? tamamen rastgele mi? aslında öyle gibi görünüyo ama gerçekte öyle değil. orr’un beyni bir tür hayatta kalma dürtüsüyle, savaş ya da kaç durumuna geçtiğinde, kendisi için tehdit olabilecek, durum-kişi-olayları değiştirmeye yönelik bir yetenek geliştirmiş.
harika değil mi ? olağanüstü!!
ama aslında değil. orr dünyadaki herkesin kendi rüyasını yaşamasının ağırlığını etik olarak kaldırmakta zorlanıyor. sağlam bir ahlak anlayışı var bu pasif adamın. orr’un pasifliği aslında aksiyon almak noktasında bir pasiflik yoksa mermer kadar sert ve güçlü bir iradesi ve ahlak anlayışı var.
sana sürekli üzüldüm orr ve seni çoğu kez anladım…
sana gelince haber, salt iyi niyetle de olsa george’un yeteneğini kendi saltanatını kurmak için kullanmış olmanı çok iyi anlıyorum. ve sanırım ben de irade gösteremez ve bazı kötülükler bitsin diye orr’u kullanırdım.
ama temelde her şey bir noktada öjenik hale gelince korkutucu oluyor işte.
teşekkür ederim sayın le guin. sen harika bir detaysın.
(bkz: emine)
(bkz: pir)
(bkz: zola)
bir ursula k. le guin romanı.
birçok yönüyle klasik bir le guin eseri. enfes bir fantastik-bilimkurgu karışımı, harika bir hikaye ve sade bir dil.
romanı oldukça beğendiğimi belirtmem lazım, lakin ustanın başat eserleri kadar güçlü olmadığını da kabul etmek gerek.
okuması kolay, hızlı ilerleyen bir roman fakat rüyaların etkilerinin daha ayrıntılı ve daha güçlü anlatılmasını isterdim. gerçi böyle bir durumda roman en az bin sayfa olurdu ya…
rüyalarla gerçekliği değiştirebilen bir adam ve bu yeteneğini kendi iktidarı - ve hakkını yemeyelim- insanlığın iyiliği için suistimal eden bir bilim insanı.
george orr oldukça stabil bir insan. kelimenin tam anlamıyla her şeyin ortalaması ve stabil. en dehşetengiz anlarda bile sükunetini koruyabilecek kadar soğuk kanlı ve tekrarlıyorum; stabil.
öyle bir her şeyin ortasında olma hali ki bu; orr yapılan tüm karakter, kişilik ve psikolojik tahlil testlerinde her zaman mükemmelen her şeyin ortasında değerlere sahip.hırçınlık-sakinlik; orta değer, bağımlılık- bağımsızlık; orta değer, özgür ruh-köle ruh; orta değer, yıkıcılık- yapıcılık; orta değer.
kitabın tamamında zaten orr’un bu sarsılmaz psikolojisini gözlemliyoruz.
dr. haber ise orr’un aksine duygularını yoğun yaşayan, yaşadığı duyguları profesyonel kimliği ve eğitimi sayesinde saklamayı becerse de; heyecanı yüksel, meraklı ve ilerici birisi
bu ikilinin yolları; orr’un, yaşanmaya çok da müsait olmayan, nüfus patlaması yaşanan, kıtlıkların ve iklim krizlerinin baş verdiği bir dünyada, rüya görmemek için, başkalarının ecza kartlarını ödünç alarak- ki bu gerçeklikte ilaçlar da karneye bağlanmış- ilaç suistimali yapması ve bunun ortaya çıkması üzerine kesişiyor.
kendisi bir rüya ve uyku uzmanı olan dr. haber aynı zamanda insanların beyin dalgalarını alıp, yükseltip, tekrar insan beynine ileterek uyku- rüya döngüsünü ve yoğunluğunu kontrol edebildiği ve adına arttırıcı dediği bir aletin de mucidi.
alet kafaya yerleştirilen almaçlarla insan beyninin dalgalarını analiz ediyor ve yoğunlaştırarak geri besleme yapıyor. böylece kişinin uykunun hangi evresine gireceği suni olarak kontrol ediliyor.
r-hali denilen ve yoğun rüyaların görüldüğü evreye bir gece boyunca uyuyarak değil de, saniyeler içinde geçilmesini sağlıyor.
hipnozla telkini de işin içine katınca şöyle bir senaryo oluşuyor; özne hipnoz ile uyutulur, arttırıcı ile r-hali sağlanır, r-haline geçmeden önceki hafif uyku hali olan u-halinde özneye verilen hipnotik telkinlerle rüyasında ne göreceği aşılanır, özne rüya görür ve uzay-gerçeklik değişir.
peki bu bizim orr normalde nasıl görüyordu bu rüyaları? tamamen rastgele mi? aslında öyle gibi görünüyo ama gerçekte öyle değil. orr’un beyni bir tür hayatta kalma dürtüsüyle, savaş ya da kaç durumuna geçtiğinde, kendisi için tehdit olabilecek, durum-kişi-olayları değiştirmeye yönelik bir yetenek geliştirmiş.
harika değil mi ? olağanüstü!!
ama aslında değil. orr dünyadaki herkesin kendi rüyasını yaşamasının ağırlığını etik olarak kaldırmakta zorlanıyor. sağlam bir ahlak anlayışı var bu pasif adamın. orr’un pasifliği aslında aksiyon almak noktasında bir pasiflik yoksa mermer kadar sert ve güçlü bir iradesi ve ahlak anlayışı var.
sana sürekli üzüldüm orr ve seni çoğu kez anladım…
sana gelince haber, salt iyi niyetle de olsa george’un yeteneğini kendi saltanatını kurmak için kullanmış olmanı çok iyi anlıyorum. ve sanırım ben de irade gösteremez ve bazı kötülükler bitsin diye orr’u kullanırdım.
ama temelde her şey bir noktada öjenik hale gelince korkutucu oluyor işte.
teşekkür ederim sayın le guin. sen harika bir detaysın.
devamını gör...