sabah beni uyandır

genelde manitanın kullandığı bir cümledir. köy horozluğu kutsal görevi karşı tarafa atanmıştır. hayırlı uğurlu olsun.

sabah sesiyle uyanmak hoş oluyordu aslında. bazen benim aramam için özellikle alarmı kapatıyormuş itiraf etmişti. herkes yerinde sağ olsun diyelim

beni de.

saçma bir şekilde hoşlandığın kişiden bunu duyduğunda iyi hissettirir. ama başkası aynı şeyi istese "ne alaka? senle mi uğraşacağım?" demek gelir içinden.

bu kadar saçma bir istek olabilir mi? olamaz. neymiş romantizm imiş, tatlı imiş, minnoş imiş...
değil arkadaşım değil horoz muyum ben? imam mıyım ben?
sesiyle uyanmak istiyormuş babababa evlendikten 3-5 ay sonra o sesle ne kavgalar ne cinnetler geçirtecek sana ya da sen ona, sevgiler o kadar zorlama o kadar sahte olmuş ki gülesim geliyor bu tür isteklere falan.

ve uyandırıldığında, neden uyandırdır a.k ya az daha uyuyalım denr.

ya kardeşim manita durumunun en güzel yanlarından biri bu sabah şu saatte ara beni güzelim diyosun senden önce uyanıyo arıyo sadece bunun için bile manitasız gezilmez..

kişinin uyanması gereken bir saatte, başka bir insandan teknik destek alma halidir.
eğer yanyanalık mümkünse sorun yok fakat telefonla uyandırılacaksa kişi bazen problem olabilir.

bir gün yine kuzenim sevgilisini uyandıracak. yok anam uyanmıyor. e kalkması da lazım. kafasında değişik değişik planlar kurmuş kuzenim. online alışveriş siteleri var ya hani getir götür filan. onları arayıp evine göndermeyi , google haritalardan yakında bakkal bulup rica edip çırağı göndermeyi, hatta bir ara polisi mi arayayım arkadaş diye bir saniye aklından geçirmiş.

neyse saatler sonra o kuzenimin sevgilisi uyanmış. tabi seksen milyon çağrıyı görünce, karşısında iflah olmaz ve inatçı bir son uyku bükücü olduğunu da fark etmiş, o gün bugündür kuzenim arar sevgilisi uyanmazmış.

bu masal burada bitmiş, onlar ermiş muradına biz de çıkalım portakala.

eğer ki uyandırılacak kişi uykucu bir tipse, çok zorlu bir görevdir. hem tersinden uyanır, "niye beni rahatsız ettin?" gibisinden trip atar, hem de biraz ayılınca "sağ ol yaa" falan der. nasıl bir dengesizsin sen yahu diye düşünmekten kendini alamazsın. neyse, aklıma bu başlıkla ilgili bir hikaye geldi şimdi. bir adamla karısı varmış. kavga etmişler ki böyle durumlarda kadın, adama küsermiş. küsünce de kocasına notlar yazarak onunla iletişime geçermiş. her sabah adamı uyandırma görevi kadına aitmiş. küs oldukları günlerden birinde adamın sabah erkenden uçağa yetişmesi gerekiyormuş. kadın, kocasının başına gelmiş. "hadi kalk, uçağı kaçıracaksın, hadi kalksana, aloo..." gibi notlar yazmış ama tabi adam uyanmamış. adam, uyanıp saate bir bakmış ki çok geç olmuş ve maalesef uçağı kaçırmış. tam karısına niye onu uyandırmadığı için kızacakken, yanı başında ona yazdığı bu notları bulmuş, neden böyle davrandığını anlamış.* o günden sonra uçağı olduğu günlerde en azından karısına küsmemeyi öğrenmiş.*

ilişkinin bi aşamasında flörtler "canım sabah şu saatte beni uyadırsana" aşamasına gelir arkadaşlar. bu yüzden benim için aşamadır bu.* çok da tatlı bulurum.

ancak senin hayatında nası oldu bu durum cesicim derseniz, ben 19 yaşımdan beri inanılmaz kötü bi uyku düzenim olduğu ve birilerinin uyanmak istemeyip uyanmak zorunda kaldığı saatlerde mutlak surette ayakta olduğum için bütün eşimin dostumun çalar saati olmuşumdur. *

manitacılık oyununda işlerin iyiye gittiğinin delaletidir.. her şey gibi, düşününce bu da saçmadır..

bizim zamanımızda flörtü ileriye taşıyan bir sonraki evreydi.

hangimiz yapmadık ki.

uykusu aşırı ağır ve alkol sevdalısı bir arkadaşım vardı. oturduğu sitenin güvenlik görevlilerini tembihlermiş...abi sabah kampüse gideceğim, anahtar şurada, sabah dolapta buz gibi bir bira olacak, onu alıp benim yüzüme değdirin...beyin, onun bira olduğunu algılayıp anında şalteri açıyormuş. çok gülmüştüm. vay be tanerim... şu an aynı üniversitede öğretim görevlisi.

kendiliğinden uyanamayanların başka birine uyandırılmak için verdiği talimat.