sabah sabah hayat ne kadar çirkin
başlık "systemfailed" tarafından 26.10.2022 09:12 tarihinde açılmıştır.
1.
bu nedir böyle daha kendimize gelmeden hayat ne kadar çirkin böyle diyor. kalabalık gürültü toz duman nasıl iğrenç bir yerde yaşıyoruz böyle az sonra gelir milyon dolarlık metrobüs tamamen hayata küseriz birde üzerine herkesin hasta olması öldürmesi insanın koşarak kaçası geliyor.
devamını gör...
2.
külüstür arabalar geçsin diye güzel geniş yollar yapmak. insanları dar kaldirimlara mecbur bırakmak. onun da yarısını esnafın kapatması.
sabah uyanmışsın elini yüzünü yıkadın kahvaltıya indin. havuz başında portakal suyundan bir yudum aldın. envai çeşit ürün var kahvaltıda .
sana birileri hizmet ediyor. hayalini bile yarım yamalak kuruyorum şimdi çünkü içime sinmiyor.
şey gibi değil aman zaten olmayacak gibi. bilinçaltim bunu mu diyor. yakışmaz mı bize.
gerek mi yok. inandırıcı mi değil.
insanın böyle bir yaşama ihtiyaci var mı. yaşadığını ancak böyle mi hisseder. bence zengin olmak isteyen insan biraz da geleceğe bir şey bırakmak istiyordur. bir çocuk başarılı, bir ev bir fabrika . ondan sonra adı devam etsin hatta onun sayesinde oldu gibi. bir de öbür tarafa götürebilme isteği var. kim ne dersin bakın ben eminim. biz binlerce yıllik bir mezarı açtığımızda içinde buğday küpü bir tas kolye vs bulmuyor muyuz.
ölen diğer tarafa en azından bunlarla gitmek istemiş. gömenler onu öyle dilemiş. yol da yersin gibi. vikinglerden tut azteklere, hititlerden, mısır a kadar hepsi ölülerini böyle gömmüş. kimisi dağı delmis içine koymuş ölüyü. güzel bir manzarası var ne güzel ha. deniz kenarında hatta yüksekte... fakirlerle aynı yerde yatacak değil ya.
hatta işi abartanlar olmuş. vikingler örneğin. adam öldü. atlarını kırk bakire kadını öldürüp bazı askerleri adamla birlikte mezara koymuşlar.
çin de var bir imparator binlerce askeriyle ölen. heykelini yaptıran vardı ya. kesin o askerleri de öldürmüşlerdir. yani sen şimdi bu yüzyılda bu adetleri düşünceyi bilinçaltını bıraktın mı. hayır. zengin olmak istemenin bir nedeni de aha bu. öbür tarafa ya götürebilirsem. adam ölürken kabe'nin üstüne örtülen örtüyü getirtti geçen yıllarda bir iş adamı. kabenin eski örtüsü. vay be . ama hahah bence üzücü hatta.
işte bu yüzden yaşamak için bunlar gerekli mi. yaşıyorum diyebilmek icin.
herkes hayır diyecek konu o değil zaten.
geçen odun keserken ben de çalışırken bedenim ordaydi ama ruhum. ben bambaşka hayaller düşünceler içinde . düşündüm hayal kurdum arada güldüm sırıttım.
sabah uyanmışsın ev buz gibi. köpekler havlıyor. dışarı çıkıyorsun elini yüzünü yıkıyorsun. sobanin içine odun atıyorsun. geceden kalmış caydanliktaki çayı boşalttın çay koydun demliğe. demliği sobanın üstüne koyuyorsun.
eski buzdolabında zeytin peynir çıkarttın köy yapımı. yeşil biber domates, iki de yumurta kırdın.
çay demlenene dursun, köpeklere mama verdin ekmek, geceden kalan tavuk kemikleri .
bir kaç odun daha aldın girdin içeri.
çay da oldu. kahvaltını yaptın.
bir sigara yaktın televizyona bakıyorsun. az sonra dışarı çıktın her yer ağaç orman. az ilerde deniz var....
ya da youtube de var ya . şehri bırakıp köylere taşınanlar. doğayla baş başa kalıp tarım hayvancılık yapanlar. yapmaya çalışanlar.
odun kesiliyor. ben kesiyorum baltayla hatta. elime de yakışmıyor alışkın değiliz. diyelim hadi hayal benim değil mi kime ne. bir kadın var hatta yanımda. o da kesmek istiyor. odunları taşımak. hayır . işi paylaşmak değil sorun. öyle dursa yeter gibi. ojeli ellerin ellerin ojeli olmasına gerek var mı . ellerin diyorum çatlamasın boş ver. kıymık batmasın hatta. sen otur konuş anlat. yorum yap.
kucağında sümüklü bir çocuk olmasına gerek var mı. hayal benim değil mi. bilmiyorum neye gerek var...
odunları taşıyorum. yılışık köpek bırakmıyor. o da taşımak istiyor salça oluyor her işe. kedi bakıyor ne yapıyor bunlar. çay mı. kuşburnu ıhlamur kahve ne farkeder.
su samuru kunduz hoca da geçerken geldi de. onun küçük çocukta geldi elinde bir kepçe. kepçeyle aman bir talaş taşımalar. ordan oraya alıp götürüyor konuşuyor. yani kepçeyi alıp ben de talaş taşisam diye düşündüm haha. düşündüm ki bu bundan nasıl bu kadar zevk alıyor. nasıl da mutlu oluyor. beni bu mutlu eder mi. böyle saçma bir şey. kumu ayakkabıya doldurup ordan oraya taşımak. kime zevk verir bu yaşta. o yaşta işte anlamı. anlamsız bir çok şeyin anlamı. tadı zevki.
çocuğun mutluluğu bu. onun için ne büyük bir zevk. mutlu bir an. gerçek kepçeyle yapsam bana iş ona öbürüne iş yükü gelir saçma hatta bitse de gitsek.
işte zaman bazen geç bazen erken . bazı şeyler var ki erken bazı şeyler var ki geç kalinmis. tam zevkini çıkaracakken yok. var ve o anda senin ondan zevk alasın alacağın yok. yaş geçmiş duygular ölmüş. büyümüşsün bile. istemeden büyümüş. o seyyar saticilarda satılan dondurmanin zevki yok. turbo sakizlarin...
sabah uyanmışsın elini yüzünü yıkadın kahvaltıya indin. havuz başında portakal suyundan bir yudum aldın. envai çeşit ürün var kahvaltıda .
sana birileri hizmet ediyor. hayalini bile yarım yamalak kuruyorum şimdi çünkü içime sinmiyor.
şey gibi değil aman zaten olmayacak gibi. bilinçaltim bunu mu diyor. yakışmaz mı bize.
gerek mi yok. inandırıcı mi değil.
insanın böyle bir yaşama ihtiyaci var mı. yaşadığını ancak böyle mi hisseder. bence zengin olmak isteyen insan biraz da geleceğe bir şey bırakmak istiyordur. bir çocuk başarılı, bir ev bir fabrika . ondan sonra adı devam etsin hatta onun sayesinde oldu gibi. bir de öbür tarafa götürebilme isteği var. kim ne dersin bakın ben eminim. biz binlerce yıllik bir mezarı açtığımızda içinde buğday küpü bir tas kolye vs bulmuyor muyuz.
ölen diğer tarafa en azından bunlarla gitmek istemiş. gömenler onu öyle dilemiş. yol da yersin gibi. vikinglerden tut azteklere, hititlerden, mısır a kadar hepsi ölülerini böyle gömmüş. kimisi dağı delmis içine koymuş ölüyü. güzel bir manzarası var ne güzel ha. deniz kenarında hatta yüksekte... fakirlerle aynı yerde yatacak değil ya.
hatta işi abartanlar olmuş. vikingler örneğin. adam öldü. atlarını kırk bakire kadını öldürüp bazı askerleri adamla birlikte mezara koymuşlar.
çin de var bir imparator binlerce askeriyle ölen. heykelini yaptıran vardı ya. kesin o askerleri de öldürmüşlerdir. yani sen şimdi bu yüzyılda bu adetleri düşünceyi bilinçaltını bıraktın mı. hayır. zengin olmak istemenin bir nedeni de aha bu. öbür tarafa ya götürebilirsem. adam ölürken kabe'nin üstüne örtülen örtüyü getirtti geçen yıllarda bir iş adamı. kabenin eski örtüsü. vay be . ama hahah bence üzücü hatta.
işte bu yüzden yaşamak için bunlar gerekli mi. yaşıyorum diyebilmek icin.
herkes hayır diyecek konu o değil zaten.
geçen odun keserken ben de çalışırken bedenim ordaydi ama ruhum. ben bambaşka hayaller düşünceler içinde . düşündüm hayal kurdum arada güldüm sırıttım.
sabah uyanmışsın ev buz gibi. köpekler havlıyor. dışarı çıkıyorsun elini yüzünü yıkıyorsun. sobanin içine odun atıyorsun. geceden kalmış caydanliktaki çayı boşalttın çay koydun demliğe. demliği sobanın üstüne koyuyorsun.
eski buzdolabında zeytin peynir çıkarttın köy yapımı. yeşil biber domates, iki de yumurta kırdın.
çay demlenene dursun, köpeklere mama verdin ekmek, geceden kalan tavuk kemikleri .
bir kaç odun daha aldın girdin içeri.
çay da oldu. kahvaltını yaptın.
bir sigara yaktın televizyona bakıyorsun. az sonra dışarı çıktın her yer ağaç orman. az ilerde deniz var....
ya da youtube de var ya . şehri bırakıp köylere taşınanlar. doğayla baş başa kalıp tarım hayvancılık yapanlar. yapmaya çalışanlar.
odun kesiliyor. ben kesiyorum baltayla hatta. elime de yakışmıyor alışkın değiliz. diyelim hadi hayal benim değil mi kime ne. bir kadın var hatta yanımda. o da kesmek istiyor. odunları taşımak. hayır . işi paylaşmak değil sorun. öyle dursa yeter gibi. ojeli ellerin ellerin ojeli olmasına gerek var mı . ellerin diyorum çatlamasın boş ver. kıymık batmasın hatta. sen otur konuş anlat. yorum yap.
kucağında sümüklü bir çocuk olmasına gerek var mı. hayal benim değil mi. bilmiyorum neye gerek var...
odunları taşıyorum. yılışık köpek bırakmıyor. o da taşımak istiyor salça oluyor her işe. kedi bakıyor ne yapıyor bunlar. çay mı. kuşburnu ıhlamur kahve ne farkeder.
su samuru kunduz hoca da geçerken geldi de. onun küçük çocukta geldi elinde bir kepçe. kepçeyle aman bir talaş taşımalar. ordan oraya alıp götürüyor konuşuyor. yani kepçeyi alıp ben de talaş taşisam diye düşündüm haha. düşündüm ki bu bundan nasıl bu kadar zevk alıyor. nasıl da mutlu oluyor. beni bu mutlu eder mi. böyle saçma bir şey. kumu ayakkabıya doldurup ordan oraya taşımak. kime zevk verir bu yaşta. o yaşta işte anlamı. anlamsız bir çok şeyin anlamı. tadı zevki.
çocuğun mutluluğu bu. onun için ne büyük bir zevk. mutlu bir an. gerçek kepçeyle yapsam bana iş ona öbürüne iş yükü gelir saçma hatta bitse de gitsek.
işte zaman bazen geç bazen erken . bazı şeyler var ki erken bazı şeyler var ki geç kalinmis. tam zevkini çıkaracakken yok. var ve o anda senin ondan zevk alasın alacağın yok. yaş geçmiş duygular ölmüş. büyümüşsün bile. istemeden büyümüş. o seyyar saticilarda satılan dondurmanin zevki yok. turbo sakizlarin...
devamını gör...