"dear susan,
i love you
without wax, david"
dan brown'un dijital kale kitabında geçen bu alıntıdan esinlendiğim nicktir. rönesans döneminde heykeltıraşlar oyma işlemi sırasında hata yaptıklarında bölgeyi balmumu -latince cera- ile kapatırlarmış. hatasız, düzeltmeye ihtiyacı olmayan heykellere de "sine cera heykel" yani "üzerinde balmumu olmayan heykel" denirmiş. daha sonraları sine cera terimi hakiki, kusursuz anlamında kullanılmaya başlanmış. aynı zamanda ingilizce sincere sözcüğü de buradan türemiştir.
her ilişkide daha çok seven taraf vardır ama durum birinin dolu dizgin sevmesi ve diğer tarafın sadece sevmesi olduğunda bunun ilişkiyi devam ettirecek dinamiği sağlayıp sağlayamayacağı konusunda düşündüren durumdur.
sevgiliniz sizin elinize kendiyle ilgili tüm imkanları verdiğinde ilişki kötüye kullanmaya çok açık hale gelir. hisleri az olan taraf bunu istemese bile bu imkanı kullanmamak neredeyse imkansızdır bu sebeple muhtemelen sancılı bir ilişki olarak devam eder ve en sonunda aşık olan tarafın gözünün açılmasıyla sona erer.
muhtemelen başlıkta sözü geçen genç kendini ispatlayabilmek için ülke dışına çıkmış, yaşça büyük ve kafaca oldukça yaşlı üstlere hizmet etmek yerine genç zihinlere açık bir çevrede kendini ispatlayabilmiştir.
istanbul sözleşmesinin tartışma konusu olmadan önce hem halk hem de hukuki alanda yetki sahibi kişiler tarafından bilinmemesi ve uygulanmaması bir yana en azından her türlü kadın, çocuk, erkek, trans mağdur için haklarını arayabilme güvencesi veren bir sözleşmeydi. maddeleri baştan sona okuyan kimsenin karşı çıkamayacağı bu sözleşme için yapılan ve işe de yarayan bu karalama kampanyalarını işine gelmeyen tarafların kötü niyetliliği olarak görmekteyim.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.