yazar: güven pamukçu
basım yılı: 2019
güven pamukçu'nun kendi hayat hikayesini öyküleştirdiği, bipolar bir insanın ruh halini çok özetleyen, zaman zaman ciddi bir anlam karmaşası yaratan öykü kitabı.
basım yılı: 2019
güven pamukçu'nun kendi hayat hikayesini öyküleştirdiği, bipolar bir insanın ruh halini çok özetleyen, zaman zaman ciddi bir anlam karmaşası yaratan öykü kitabı.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "whisper" tarafından 15.02.2022 18:53 tarihinde açılmıştır.
1.
yitik ülke yayınlarına ait ilk basımı bulunan ve 2019 yılında güven pamukçu tarafından yazılmış olan, yazarın "bipolar öyküler" diye adlandırdığı öykü kitabının adıdır.
kitap 27 bölümden kısa öykülerden oluşmaktadır. 22 yaşında ilk kitabını çıkarmış olan yazar, kitabında manik depresif döneminde yaşadığı anları, delilik ile normalliğin arasında kaldığı zorlu anları gerek şiir, gerek ise öyküleştirerek anlatmıştır. kendisi adeta edebiyat aşığıdır. çıkardığı dergiler, söke'de kurduğu kütüphaneye kadar her bir deneyimini kitabına da yansıtmıştır.
öykülerinde yer yer hiçbir fotoğrafın göründüğü kadar masum olmadığını, yaşadığı şehri sevmediğini anlatmıştır. özellikle sandalda öğle yemeği öyküsünde sevmediği birçok şeyden bahsetmiştir. örneğin mavi rengi sevmediğinden, ağaçlar gibi özgür olamadığından. bir başka sayfa da ise sevmediği her şeyi övmüştür. gökyüzünün maviliğini, ağaçların aksine yürüyerek adım adım gezdiği sokakları...
bazı sayfalarda ve öykülerde yaşadığı depresif dönemlerden şikayet ediyor. kalbinin ağrıdığını, kendisinin kirlenmiş hissetiğini ve fakat bunu kimsenin bilmediğinden, görmediğinden şikayet ediyor. "dünyadan bir şey alıp götürsem onu farkedersiniz ama"diye çevresindeki insanlara sitem ediyor.
son öyküleri güller elden geçince ve erken ölmüş biriydi kısmında ise yaşadığı zorlu dönemlerin, hastalığının, hastalığının bulunduğu evreyi kabul ediyor. yaşadığı zorlukları " gül ormanı bahçem, geçemiyorum dikenlere takılmadan" olarak adlandırıyor. yaşarken ölümü tattığı evreyi de " ruhumu... çuvalın içine koyup ruhumu... sıka sıka ipini, büze büze..." diye tasvirliyor.
kitabın son cümlesi ise "ölünce hayattan kaybettiğimiz bir şey yokmuş" diye sonlandırıp, kitabını kendi kurduğu 2016-2017 yılları arasında akköy kütüphanesi ve akköy şiir yazı çeviri evi'nde yazdığını belirtiyor.
kitabın kısa öykülerden ve şiirlerden oluşması kitaba ayrı bir hava katmış. kitap adeta yazarın yaşının aksine usta bir elden çıkmış gibi. öykü ve şiir seviyorsanız kitabı okumanızı tavsiye ederim.
kitap 27 bölümden kısa öykülerden oluşmaktadır. 22 yaşında ilk kitabını çıkarmış olan yazar, kitabında manik depresif döneminde yaşadığı anları, delilik ile normalliğin arasında kaldığı zorlu anları gerek şiir, gerek ise öyküleştirerek anlatmıştır. kendisi adeta edebiyat aşığıdır. çıkardığı dergiler, söke'de kurduğu kütüphaneye kadar her bir deneyimini kitabına da yansıtmıştır.
öykülerinde yer yer hiçbir fotoğrafın göründüğü kadar masum olmadığını, yaşadığı şehri sevmediğini anlatmıştır. özellikle sandalda öğle yemeği öyküsünde sevmediği birçok şeyden bahsetmiştir. örneğin mavi rengi sevmediğinden, ağaçlar gibi özgür olamadığından. bir başka sayfa da ise sevmediği her şeyi övmüştür. gökyüzünün maviliğini, ağaçların aksine yürüyerek adım adım gezdiği sokakları...
bazı sayfalarda ve öykülerde yaşadığı depresif dönemlerden şikayet ediyor. kalbinin ağrıdığını, kendisinin kirlenmiş hissetiğini ve fakat bunu kimsenin bilmediğinden, görmediğinden şikayet ediyor. "dünyadan bir şey alıp götürsem onu farkedersiniz ama"diye çevresindeki insanlara sitem ediyor.
son öyküleri güller elden geçince ve erken ölmüş biriydi kısmında ise yaşadığı zorlu dönemlerin, hastalığının, hastalığının bulunduğu evreyi kabul ediyor. yaşadığı zorlukları " gül ormanı bahçem, geçemiyorum dikenlere takılmadan" olarak adlandırıyor. yaşarken ölümü tattığı evreyi de " ruhumu... çuvalın içine koyup ruhumu... sıka sıka ipini, büze büze..." diye tasvirliyor.
kitabın son cümlesi ise "ölünce hayattan kaybettiğimiz bir şey yokmuş" diye sonlandırıp, kitabını kendi kurduğu 2016-2017 yılları arasında akköy kütüphanesi ve akköy şiir yazı çeviri evi'nde yazdığını belirtiyor.
kitabın kısa öykülerden ve şiirlerden oluşması kitaba ayrı bir hava katmış. kitap adeta yazarın yaşının aksine usta bir elden çıkmış gibi. öykü ve şiir seviyorsanız kitabı okumanızı tavsiye ederim.
devamını gör...