1.
bir kimseye karşı onu rahatsız edici davranışlarda bulunmak.*
sataşmak aslında hepimizin her yaşımızda veya her durumda birbirimize yaptığımız eylemler silsilesi.
farkındayız veya değiliz, planlayarak yapıyoruz veya yapmıyoruz. bir şekilde karşımızdaki insanla sağlıksız da olsa iletişim kurma çabasındayız.
belki onunla iletişim kurmak istemiyoruz belki bizde oluşturduğu duyguyla yüzleşiyoruz aslında.
x kişisi beni üzdü, beni sinirlendirdi, beni şöyle yaptı böyle yaptı vs.
bana belki kapıları kapattı, belki beni tanımıyor bile. ama ne hikmetse bir davranışı benim üzerimde bir iz bıraktı, olumlu veya olumsuz.
bu hisleri benim dışarı vurmam gerek. bir şekilde göstermem gerek.
"sen x şunu şunu yaptın ve aslında sen şöyle birisin ve aynı zamanda böyle birisin bla bla blaaa.."
bazen bunu ulu orta yaparız. bizi tanımayan insanları da hakem olarak görürüz.
"bakın efendiler bu insan şöyle biri."
(o öyle biri bile olmayabilir ben kendi duygu dünyamda bunu çarpıtıyor olabilirim çünkü egom kendimi ezikleyemez. beni hayatta tutmaya programlı bir sistem beni kötü duruma düşüremez elbette. o yüzden derler ya kişisinin kendisine objektif olması zordur, kişinin kendi hayatını anlatan kitaplara her zaman "acaba?" diye bakılmalıdır diye.)
insan bir duygunun içine hapsettiyse kendini o an kendini göremiyor. ne zaman bu yoğun hisler insanın yakasını bırakıyor, hırs bitiyor o zaman işte dinginlik geliyor. "ya ben napıyorum? bu halim ne benim?" kıvamına erişiyor. kavga dövüş bittikten sonra kendime uzaktan bakma fırsatı olduğunda sanki bir arenadaymışım ve karşımdaki insanı, beni ve kurban ettiğim insanı diğer insanlar sanki bizi çok tanıyorlarmış gibi nasıl şikayet ederek çırpındığımı görüyorum. hırsla hevesle anlatıyorum. "bakın bakınn işte bu kötü ben iyiyim! dövün bunu! cezalandırın!"
(çünkü içimde bir yere dokundu. ya beni üzdü ya beni kızdırdı. orayı tamir edemiyorum tek başıma bu yüzden size şikayet ediyorum. lütfen siz bana yardım edin.(u: çırpınmak bu. çaresizce çırpınmak. aslında ne kadar üzücü... )
bazen duygular benliğimizi öyle esir alıyor ki bize aslında yapmayacağımız şeyler yaptırıyor. insanız efendim beşeriz şaşarız elbette. önemli olan kişinin kendini ne kadar kontrol edebilmesi diye düşünüyorum. böyle şeyler yazabiliyorum ve farkındayım da ama gel gelelim uygulama konusunda sınıfta kalıyorum. *
öğreneceğim ama zamanla. daha çocuğuz ilerisi için durulacağımı düşünüyorum.
sataşmak aslında hepimizin her yaşımızda veya her durumda birbirimize yaptığımız eylemler silsilesi.
farkındayız veya değiliz, planlayarak yapıyoruz veya yapmıyoruz. bir şekilde karşımızdaki insanla sağlıksız da olsa iletişim kurma çabasındayız.
belki onunla iletişim kurmak istemiyoruz belki bizde oluşturduğu duyguyla yüzleşiyoruz aslında.
x kişisi beni üzdü, beni sinirlendirdi, beni şöyle yaptı böyle yaptı vs.
bana belki kapıları kapattı, belki beni tanımıyor bile. ama ne hikmetse bir davranışı benim üzerimde bir iz bıraktı, olumlu veya olumsuz.
bu hisleri benim dışarı vurmam gerek. bir şekilde göstermem gerek.
"sen x şunu şunu yaptın ve aslında sen şöyle birisin ve aynı zamanda böyle birisin bla bla blaaa.."
bazen bunu ulu orta yaparız. bizi tanımayan insanları da hakem olarak görürüz.
"bakın efendiler bu insan şöyle biri."
(o öyle biri bile olmayabilir ben kendi duygu dünyamda bunu çarpıtıyor olabilirim çünkü egom kendimi ezikleyemez. beni hayatta tutmaya programlı bir sistem beni kötü duruma düşüremez elbette. o yüzden derler ya kişisinin kendisine objektif olması zordur, kişinin kendi hayatını anlatan kitaplara her zaman "acaba?" diye bakılmalıdır diye.)
insan bir duygunun içine hapsettiyse kendini o an kendini göremiyor. ne zaman bu yoğun hisler insanın yakasını bırakıyor, hırs bitiyor o zaman işte dinginlik geliyor. "ya ben napıyorum? bu halim ne benim?" kıvamına erişiyor. kavga dövüş bittikten sonra kendime uzaktan bakma fırsatı olduğunda sanki bir arenadaymışım ve karşımdaki insanı, beni ve kurban ettiğim insanı diğer insanlar sanki bizi çok tanıyorlarmış gibi nasıl şikayet ederek çırpındığımı görüyorum. hırsla hevesle anlatıyorum. "bakın bakınn işte bu kötü ben iyiyim! dövün bunu! cezalandırın!"
(çünkü içimde bir yere dokundu. ya beni üzdü ya beni kızdırdı. orayı tamir edemiyorum tek başıma bu yüzden size şikayet ediyorum. lütfen siz bana yardım edin.(u: çırpınmak bu. çaresizce çırpınmak. aslında ne kadar üzücü... )
bazen duygular benliğimizi öyle esir alıyor ki bize aslında yapmayacağımız şeyler yaptırıyor. insanız efendim beşeriz şaşarız elbette. önemli olan kişinin kendini ne kadar kontrol edebilmesi diye düşünüyorum. böyle şeyler yazabiliyorum ve farkındayım da ama gel gelelim uygulama konusunda sınıfta kalıyorum. *
öğreneceğim ama zamanla. daha çocuğuz ilerisi için durulacağımı düşünüyorum.
devamını gör...
2.
az önce gördüm, defterini dürerim haddini aşanın. kılçıklarını ayıklarım. balık en sevdiğim şeydir.
hiç zargana yemedim bu arada... vereyim mi konum? gelirsen baş tacısın.
tanım: kaşınmak.
hiç zargana yemedim bu arada... vereyim mi konum? gelirsen baş tacısın.
tanım: kaşınmak.
devamını gör...
3.
tepki vermeyi gerektirir.
devamını gör...
4.
bir kişiye sürekli rahatsız edici davranışlarda bulunmak, baş belası olmak.
devamını gör...
5.
olumlu bir davranış da olabilen eylem. insan en çok sevdiğine sataşır.
devamını gör...
6.
günümüz dünyasında tehlikeli davranış şeklidir. ben sataşmak üzere olduğum herkese şu tarifeyi yapıyorum, boş boş yüzüne bakıyorum, hayırdır mimiği atıp vurmasını bekliyorum. işte tamaaaam... el kalktıysa artık sıra bende*
bu arada çoğunlukla yaşadığım bu hadiselerin tamamına yakını benim "hayırdırımdan" sonra dönüp işine bakıyor nadir yaşanır yani bu durum... kahramanımdan görselle sizleri 3 evetle uğurluyorum.
bu arada çoğunlukla yaşadığım bu hadiselerin tamamına yakını benim "hayırdırımdan" sonra dönüp işine bakıyor nadir yaşanır yani bu durum... kahramanımdan görselle sizleri 3 evetle uğurluyorum.
devamını gör...