sekülerizmi din düşmanlığına kalkan olarak kullanan kesim

sekülerizmin modern dünyadaki isim babası olarak bilinen george jacob holyoake 1850'de bir teori olarak ortaya attığı sekülerizmi şu şekilde tanımlıyor. (ki dünyada asıl founding father olarak bilinen kişi ise 1126 doğumlu ıbn rushd'tür.)

"secularism is that which seeks the development of the physical, moral, and intellectual nature of man to the highest possible point, as the immediate duty of life - which inculcates the practical sufficiency of natural morality apart from atheism, theism or the bible - which selects as its methods of procedure the promotion of human improvement by material means, and proposes these positive agreements as the common bond of union, to all who would regulate life by reason and ennoble it by service"

sözlük'te kendisini seküler olarak tanımlayan yazarların bir çoğunun bu tanımdan dahi haberdar olduğunu sanmıyorum çünkü hal ve hareketleri bu durumdan bir haber olduklarını gösterir nitelikte.

inanırsın yada inanmazsın, bu bir bireyin kişisel tercihidir ve bu tercihin hür bir irade ile seçilebilmesi anayasa ile güvence altına alınmıştır fakat başkalarının inandığı değerlere saldırarak, alay konusu yaparak bağnazlıkta kırılması zor rekorlara imza atan bu cahiller topluluğunu anlamak imkansız. inanmayanları toplumdan soyutlayanlar yada aşağılayanlar ne kadar bağnaz ise belirli bir kesimi inancından dolayı yaftalayan, kutsal saydığı değerlere saldıranlar da o denli bağnazdır. aradaki tek fark aynı dışkının farklı tonu olmalarıdır. son olarak bırakın kim neye, nasıl ve neden inanıyorsa inansın yada inanmasın.

yahu başlık açılmış, "dünyanın en güçlü zehri". adam yazmış ki "din".
ulan ne alaka? ben bu insanların bu kadar hoşgörüsüz olduklarını görünce o kadar sinirleniyorum ki, inanmazsan inanma ulan neden saldırıyorsun? herkesin dini kendine. sana ne milletin dininden. ben senin kutsalına/saygı duyduğuna saldırıyor muyum? hayır gelir bir de bunu sekülerizme bağlarlar.

kendi adıma, din bize düşmanlık etmediği sürece dinle herhangi bir sorunum yok.

örneğin, mürtede verilecek cezayı dinden atın, veya ekonomiyi nas'a göre idare etmeyi bırakın, veya din dersini fiilen zorunlu olmaktan çıkarın, veya diyanetin benim cebimden beş yıldızlı otellerde sefa sürmesini engelleyin, sonra konuşalım.

din düşmanlığının doğal olduğunu düşünmekteyim. zamanında nasıl dindarların diğerine saldırganlaşıp ötekileştirmesi gibi olduysa zamanımızda da din düşmanı olacak insan çok elbette her bir etkinin bir tepkisi olur ve bu tepki her daim olabildiğine keskin olur. bunu da yapanlar siz tatlı su müslümanlarısınız. ama gerçek islam o değil diyerek yapılan her şeye tepkinizi bu şekilde göstererek gelen, büyümekte olan kitleye verdiğiniz yanıt barizdir.
her daim ağladığınız gibi yine ağlıyorsunuz... siz hep ağlayın zaten başka bildiğiniz bir şey yok.

adamın nickine bak, itiraz ettiği şeye bak. itiraz ettiği şeyi doğruluyor resmen: ali erbaşın ayasofya kılıcı

dünyanın en güçlü zehri tabiki de dindir. din yüzünden insanların çektiklerine bakın, namaz kılıyor diye en büyük hırsızlara bile saygı duyup onları lider biliyorsanız bu zehirdir. sonra o zehir yüzünden gelir yaşadığınız coğrafyanın ekonomik koşullarından tutun da doğal güzelliklerine hatta ahlakına kadar içine edersiniz. zehir bir kere girince vücuda değil vücuttan atması onu fark etmesi bile bir ömür alır. herkesin dini kendine deyip kendisi gibi olmayan herkesi yok etmek isteyen tipler geliyor bize saygı duyun diyorlar. şaka gibi.

inanç dediğin şey bireysel bir ihtiyaçtır. buna ihtiyaç duyarsan inanırsın bir şeylere. inanırken de sessiz sakin kendi içinde yaşaman gerekir bunu, meydana çıkıp millete dayatmana ya da ötekileştirmene gerek yok. bunları yaptıktan sonra da sanki hiçbir şey yapmamış gibi mağduru oynayıp "yav bize saygı duyun" demek ayrı bir şebeklik. inancın yaşamındaki en önemli faktör hâline geliyor ve hayatın gerçeklerinden, gerekliliklerinden uzaklaşıyorsan kusura bakma ama zehrin alasını almışsın demektir. geçmiş olsun.

cehennem buz tutana kadar tartışılsa yine bir yere varmayacak bir konu olsa da bir cümle ile söylemek istiyorum ki seküler insan inanç hürriyetine saygılıdır çünkü bu hürriyet onu da kapsar.

esas sorun dinin ne olup ne olmadığı noktasında ortaya çıkıyor. mesela kütle çekim kanunu dediğinde herkes aynı şeyi anlıyor ama kutsal kitaplar özelikle bizim inandığımız kur'an yoruma açık bir kitap. ayrıca hadisler meselesi var ki oraya hiç girmiyorum.

ilahiyatçılar bile bazı konularda gırtlak gırtlağa geliyorken ekonomi bakanının ifadesi ile " sade vatandaş" çok sınırlı bilgisi ile din konusunda ders veriyor ahkam kesiyor.

daha düz mantık gidelim. faiz diyelim ki haram. içeriğine girmiyorum. diyelim ki haram. o zaman niye oranını düşürüyorum diyorsun direkt kaldır.

(bkz: faiz bir dünya gerçeğidir)

yav he he dediğim zırva.

sekülerizm din düşmanlığına kalkan olarak kullanılan bir şey değil, gerçek din düşmanlarını, ülkeyi din ile sömürmek için kullanan kesimi, ayırt etmek, ayıklamak ve ülkeyi bunlardan korumak için vardır.

mesela allah kitap deyip sonra bakara makara diye dalga geçenler, fetö gibi aşağılık yapılanmalar gibi

sekülerizm olmasa idi, şu an türkiye afganistan ve pakistan gibi olacaktı.

sanırsam birilerine koyan bu. öyle bir ülke olamadık diye kuduruyorlar.

yine saçmalıklardan saçmalık beğenme yarışına girişilmiş bir başlık daha. ilk entride bahsedilen tanımdan haberimiz var. kaldı ki sekülerizmin dinle alay etmek olduğunu iddia etmişliğimiz de yok. alay etmek bir saygısızlık gösterisi değildir. bu bir mizahtır, ofansif mizahın ne olduğunu mu anlatalım şimdi?

ayrıca olaylar arasındaki ilişkiyi ters okuyan bir dinci mantığı görüyoruz yine. sekülerizm din düşmanlığı değildir, bilakis dinler sekülerizm düşmanıdır. müslümanların islam şeriatıyla yönetilmek zorunda olduğunu, gayrimüslim ehl-i kitabın ancak 2. sınıf vatandaş olarak o şeriat çerçevesinde barınabileceğini, bunun dışında kalan hiçbir kitlenin yaşam hakkına sahip olmadığını bizzat senin kitabın bildiriyor. buna dair elimizde 1400 yıllık koca bir pratik de var. yani teoriyle pratik de uyuşuyor*.

kısacası eşyanın tabiatı, zamanı ruhu gereği dinler artık hakim kural koyucular olmaktan çıktı. artık kural koyuculuğun temel ilkesi sekülerizm ve evrensel hukuktur. islami çevrelerde ise bunun nasıl büyük bir komplo olarak görüldüğünü ben mi anlatayım yoksa siz mi anlatmak istersiniz? sırf bu komployu çökertip sekülerizmi yıkmak için örgütlenmiş kitleler var bu ülkede. bir tanesi malum zaten.

durum buyken sekülerler dine saldırıyor demek saçmalamaktan ibarettir. bana inanmıyorsan git hocanın dizinin dibine otur ve sor bakalım bu seküler komployu, bak gör sana neler anlatacak...