nâzım hikmet şiiridir.

nâzım’ın şiirlerinin hepsi iyidir, etkileyicidir ancak severmişim meğer bir başkadır. üstadın en hüzünlü, en etkileyici şiirlerindendir. yaşamının son zamanlarında yazdığı için de sanatının zirvesi sayılabilecek bir eserdir. benim için de yeri her zaman ayrıdır. severmişim meğer, nâzım hikmet’in pek bilinmeyen şaheserlerindendir.

şiire geçmeden önce severmişim meğer ile ilgili önemli bir anekdot paylaşmak istiyorum. şiir, londra’da bulunan southbank center sanat merkezi tarafından “son 50 yılın en güzel 50 şiiri” arasına girmeye hak kazanan tek türk şiiridir. şiirler, southbank center’ın edebiyat alanında uzman özel ekibi tarafından uzun süreli bir çalışmayla otuz ülkeden şairler arasından belirlenmiştir. bu bakımdan şiirin önemi de ayrıdır.

şiirin genco erkal yorumu da muhteşemdir.

şiirin tam metnini aşağıya bırakıyorum.

severmişim meğer

yıl 62 mart 28

prag-berlin treninde pencerenin yanındayım

akşam oluyor

dumanlı ıslak ovaya akşamın yorgun bir kuş gibi inişini severmişim meğer

akşamın inişini yorgun kuşun inişine benzetmeyi sevmedim

toprağı severmişim meğer

toprağı sevdim diyebilir mi onu bir kez olsun sürmeyen

ben sürmedim

platonik biricik sevdam da buymuş meğer

meğer ırmağı severmişim

ister böyle kımıldanmadan aksın kıvrıla kıvrıla tepelerin eteğinde

doruklarına şatolar kondurulmuş avrupa tepelerinin

ister uzasın göz alabildiğine dümdüz

bilirim aynı ırmakta yıkanılmaz bir kere bile

bilirim ırmak yeni ışıklar getirecek sen göremeyeceksin

bilirim ömrümüz beygirinkinden azıcık uzun karganınkinden alabildiğine kısa

bilirim benden önce duyulmuş bu keder

benden sonra da duyulacak

benden önce söylenmiş bunların hepsi bin kere

benden sonra da söylenecek

gökyüzünü severmişim meğer

kapalı olsun açık olsun

borodino savaş alanında andırey’in sırtüstü seyrettiği gök kubbe

hapiste türkçeye çevirdim iki cildini savaşla barış’ın

kulağıma sesler geliyor

gök kubbeden değil meydan yerinden

gardiyanlar birini dövüyor yine

ağaçları severmişim meğer

çırılçıplak kayınlar moskova dolaylarında peredelkino’da

kışın çıkarlar karşıma alçak gönüllü kibar

kayınlar rus sayılıyor kavakları türk saydığımız gibi

izmir’in kavakları

dökülür yaprakları

bize de çakıcı derler

yar fidan boylum

yakarız konakları

ılgaz ormanlarında yıl 920 bir keten mendil astım bir çam dalına ucu işlemeli

yolları severmişim meğer

asfaltını da

vera direksiyonda moskova’dan kırım’a gidiyoruz koktebel’e

asıl adı göktepe ili

bir kapalı kutuda ikimiz

dünya akıyor iki yandan dışarda dilsiz uzak

hiç kimseyle hiçbir zaman böyle yakın olmadım

eşkiyalar çıktı karşıma bolu’dan inerken gerede’ye kırmızı yolda ve yaşım on sekiz

yaylıda canımdan gayri alacakları eşyam da yok

ve on sekizimizde en değersiz eşyamız canımızdır

bunu bir kere daha yazdımdı

çamurlu karanlık sokakta bata çıka karagöz’e gidiyorum ramazan gecesi

önde körüklü kaat fener

belki böyle bir şey olmadı

belki bir yerlerde okudum

sekiz yaşında bir oğlanın karagöz'e gidişini

ramazan gecesi istanbul'da dedesinin elinden tutup

dedesi fesli ve entarisinin üstüne samur yakalı kürkünü giymiş

ve harem ağasının elinde fener

ve benim içim içime sığmıyor sevinçten

çiçekler geldi aklıma her nedense

gelincikler kaktüsler fulyalar

istanbul’da kadıköy’de fulya tarlasında öptüm marika’yı

ağzı acı badem kokuyor yaşım on yedi

kolan vurdu yüreğim salıncak bulutlara girdi çıktı

çiçekleri severmişim meğer

üç kırmızı karanfil yolladı bana hapishaneye yoldaşlar 1948

yıldızları hatırladım

severmişim meğer

ister aşağıdan yukarıya seyredip onları şaşıp kalayım

ister uçayım yanı başlarında

kozmoz adamlarına sorularım var

çok daha iri iri mi gördüler yıldızları

kara kadifede koskocaman cevahirler miydiler

turuncuda kayısılar mı

kibirleniyor mu insan yıldızlara biraz daha yaklaşınca

renkli fotoğraflarını gördüm kozmoz'un ogoniok dergisinde

kızmayın ama dostlar non-figüratif mi desek soyut mu desek

işte o soydan yağlı boyalara benziyordu kimisi

yani dehşetli figüratif ve somut

insanın yüreği ağzına geliyor karşılarında

sınırsızlığı onlar hasretimizin aklımızın ellerimizin

onlara bakıp düşünebildim ölümü bile şu kadarcık keder duymadan

kozmoz'u severmişim meğer

gözümün önüne kar yağışı geliyor

ağır ağır dilsiz kuşbaşısı da buram buram tipisi de

meğer kar yağışını severmişim

güneşi severmişim meğer

şimdi şu vişne reçeline bulanmış batarken bile

güneş istanbul’da da kimi kere renkli kartpostallardaki gibi batar

ama onun resmini sen öyle yapmayacaksın

meğer denizi severmişim

hem de nasıl

ama ayvazovski'nin denizleri bir yana

bulutları severmişim meğer

ister altlarında olayım ister üstlerinde

ister devlere benzesinler ister ak tüylü hayvanlara

ayışığı geliyor aklıma

en aygın baygını en yalancısı en küçük burjuvası

severmişim

yağmuru severmişim meğer

ağ gibi de inse üstüme ve damlayıp dağılsa da camlarımda yüreğim

beni olduğum yerde bırakır ağlara dolanık ya da bir damlanın içinde

ve çıkar yolculuğa haritada çizilmemiş bir memlekete gider

yağmuru severmişim meğer

ama neden birdenbire keşfettim bu sevdaları prag-berlin treninde yanında pencerenin

altıncı cigaramı yaktığımdan mı

bir teki ölümdür benim için

moskova’da kalan birilerini düşündüğümden mi geberesiye

saçları saman sarısı kirpikleri mavi

zifiri karanlıkta gidiyor tren

zifiri karanlığı severmişim meğer

kıvılcımlar uçuşuyor lokomotiften

kıvılcımları severmişim meğer

meğer ne çok şeyi severmişim de altmışında farkına vardım bunun

prag-berlin treninde yanında pencerenin

yeryüzünü dönülmez bir yolculuğa çıkmışım gibi seyrederek.

nâzım hikmet

dinlemek isteyenler için genco erkal yorumunu aşağıya bırakıyorum.

gence erkal icrasına giden yol..
devamını gör...
ustayı severmişim meğer .

devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"severmişim meğer" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim