1.
bir cengiz numanoğlu şiiridir.
yıllardır kendimi, güyâ tanırdım;
sanık ben, yargıç ben, hep aklanırdım.
şeytanı, en büyük düşman sanırdım;
ondan da beteri.. nefsimmiş meğer...
gönlümü, hevâya kaptıran oymuş,
şuûru şehvete saptıran oymuş,
tutkuları, putlar yaptıran oymuş,
en sinsi düşmanım.. nefsimmiş meğer...
övgü dolu sözlerine kanmışım;
''kalbin temiz'' demiş, gerçek sanmışım.
hakk'ı ancak, zor günümde anmışım,
içimdeki nankör.. nefsimmiş meğer...
öyle sevdirmiş ki,dünyayı bana;
saraylar kurmuşum, üç günlük cana.
hevâ heves denen, çöplükten yana
beni sürükleyen.. nefsimmiş meğer...
meyhâne meyhâne, hayâl kurmuşum,
çamurlu yollarda, yalpa vurmuşum,
adresi hep, münâfıktan sormuşum;
koynumdaki yılan.. nefsimmiş meğer...
dalmışım.. her akşam cümbüşle meşke,
kalmamış dilimde, riyâdan başka.
bir kadehlik, ömrü olan bir aşka;
beni kul eyleyen.. nefsimmiş meğer...
tutkuya döndükçe, giyim markası,
yerde paspas olmuş, hayâ hırkası.
kuşatmış kaleyi, şeytan fırkası;
içindeki casus.. nefsimmiş meğer...
ne kadar soyarsa, insan bedeni;
o kadar olurmuş, güyâ medenî.
bu afyonu, bir çağdaşlık nedeni,
diyerek yutturan.. nefsimmiş meğer...
ikbâl korkusuyla, kıstırmış beni,
kur'ân kapısına, küstürmüş beni,
zulüm karşısında, susturmuş beni;
nefsimin zâlimi.. nefsimmiş meğer...
namaza, ''bayramlık'' fetvâsı veren,
kullukta, ''mevlid''i yeterli gören,
farz dururken, nâfileyi gösteren;
dalâlet rehberi.. nefsimmiş meğer...
ağzım bağlı, güya oruç tutmuşum,
haramları, gözlerimle yutmuşum.
seher vakti, yorgan döşek yatmışım;
secdeye musallat.. nefsimmiş meğer...
bağ bahçede, hasat vakti gelince;
hesaplar yapmışım, inceden ince,
lâkin, allah için zekât denince;
elimi bağlayan.. nefsimmiş meğer...
vermişim, ''ne cömert'' desinler diye;
üç beş çürük çarık, güyâ hediye.
arkasından, dilenmişim medhiye;
bu alkış delisi.. nefsimmiş meğer...
komşuda katık yok, ben tok yatmışım,
''tembel'' demiş, gıyâbında çatmışım,
şevkât dersi vermiş, nutuk atmışım;
bu sahtekâr maske.. nefsimmiş meğer...
kur'ân ehli görmüş, küçümsemişim,
üstelik cür'etle ''yobaz'' demişim.
nice kul hakkını, böyle yemişim;
oysa gerçek yobaz.. nefsimmiş meğer...
yıllardır kendimi, güyâ tanırdım;
sanık ben, yargıç ben, hep aklanırdım.
şeytanı, en büyük düşman sanırdım;
ondan da beteri.. nefsimmiş meğer...
gönlümü, hevâya kaptıran oymuş,
şuûru şehvete saptıran oymuş,
tutkuları, putlar yaptıran oymuş,
en sinsi düşmanım.. nefsimmiş meğer...
övgü dolu sözlerine kanmışım;
''kalbin temiz'' demiş, gerçek sanmışım.
hakk'ı ancak, zor günümde anmışım,
içimdeki nankör.. nefsimmiş meğer...
öyle sevdirmiş ki,dünyayı bana;
saraylar kurmuşum, üç günlük cana.
hevâ heves denen, çöplükten yana
beni sürükleyen.. nefsimmiş meğer...
meyhâne meyhâne, hayâl kurmuşum,
çamurlu yollarda, yalpa vurmuşum,
adresi hep, münâfıktan sormuşum;
koynumdaki yılan.. nefsimmiş meğer...
dalmışım.. her akşam cümbüşle meşke,
kalmamış dilimde, riyâdan başka.
bir kadehlik, ömrü olan bir aşka;
beni kul eyleyen.. nefsimmiş meğer...
tutkuya döndükçe, giyim markası,
yerde paspas olmuş, hayâ hırkası.
kuşatmış kaleyi, şeytan fırkası;
içindeki casus.. nefsimmiş meğer...
ne kadar soyarsa, insan bedeni;
o kadar olurmuş, güyâ medenî.
bu afyonu, bir çağdaşlık nedeni,
diyerek yutturan.. nefsimmiş meğer...
ikbâl korkusuyla, kıstırmış beni,
kur'ân kapısına, küstürmüş beni,
zulüm karşısında, susturmuş beni;
nefsimin zâlimi.. nefsimmiş meğer...
namaza, ''bayramlık'' fetvâsı veren,
kullukta, ''mevlid''i yeterli gören,
farz dururken, nâfileyi gösteren;
dalâlet rehberi.. nefsimmiş meğer...
ağzım bağlı, güya oruç tutmuşum,
haramları, gözlerimle yutmuşum.
seher vakti, yorgan döşek yatmışım;
secdeye musallat.. nefsimmiş meğer...
bağ bahçede, hasat vakti gelince;
hesaplar yapmışım, inceden ince,
lâkin, allah için zekât denince;
elimi bağlayan.. nefsimmiş meğer...
vermişim, ''ne cömert'' desinler diye;
üç beş çürük çarık, güyâ hediye.
arkasından, dilenmişim medhiye;
bu alkış delisi.. nefsimmiş meğer...
komşuda katık yok, ben tok yatmışım,
''tembel'' demiş, gıyâbında çatmışım,
şevkât dersi vermiş, nutuk atmışım;
bu sahtekâr maske.. nefsimmiş meğer...
kur'ân ehli görmüş, küçümsemişim,
üstelik cür'etle ''yobaz'' demişim.
nice kul hakkını, böyle yemişim;
oysa gerçek yobaz.. nefsimmiş meğer...
devamını gör...