dram / gizem / suç
10 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

sharp objects hbo'da 8 temmuz 2018'de yayınlanmayan başlayan ve aynı adlı gillian flynn'in 2006 tarihli ilk romanına dayanan bir 2018 amerikan psikolojik gerilim televizyon mini dizisidir.

dizi senaryo olarak derli toplu bir diziydi ama biraz ağır işliyor senaryo. bence 8 bölümlük bir mini dizi yerine iki-iki buçuk saatlik bi film olsa ortaya daha iyi bir iş çıkabilirmiş.
devamını gör...
gone girl'ün de yazarı gillian flynn'in kitabından uyarlama, psikolojik gerilim dizisi. başrolde amy adams'i muhabir camille rolünde, büyüdüğü kasabada cinayet çözmeye çalışırken görüyoruz.
psikolojik gerilim yapımlarına her türlü bayıldığım icin söylemiyorum ama dizi karanlık bir atmosfere sahip ve oyunculukları da senaryoyu da çok beğendim ben. izlenir.
devamını gör...
tek kelime ile bayıldım. böyle filmleri eleştiremiyorum. ters köşe, psikolojik tramva, geri dönüş yolculukları ve kaos havası sevenlere tavsiye olsun. geriliyorsunuz ama yormuyor absürtlüğün gizemin içinden sıyrılıp tuhaf bir hüzün duygusuna kapılıyorsunuz. dizinin müziklerini ve afişinide çok beğendiğimi belirtmek isterim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
sanırım izlediğim en iyi drama dizileri sıralamasında kendisi 2. sırayı alıyor. o kadar leziz bir diziydi ki hala tadı damadığımda. bir bütün olarak mükemmel bir işti.
devamını gör...
olayyyyy bi dizi ve kitaptır. hayatımda izlediğim en iyi mini dizilerden biri hatta en iyi dizilerden biri. dram, cinayet ve aile dramı denince benim için akan sular durur o derece. amy adams a bayılıyorum zaten. güzel dizi izleyin yağni.
devamını gör...
şahane bir mini dizi.
yavaş tempoda ilerleyen psikolojik dizileri genelde pek izleyemem ama bu dizi…
yavaş ilerlemesine aldırmayın dizi kendi içine çekiyor, merak ettiriyor ve sindirtiyor.
8.5/10
devamını gör...
allah kahretmesin, mahvetti beni, mahvetti.
beni mahveden şeylerden biridir.

bu diziyi izlemeye sanırım ocak ayında başladım. şu anda bitirebildim. bana bu kadar ağır gelen çok az şey izledim veya okudum. onlardan biri bakir intiharlar'dı.

polisiye dizi izleyeceğim ve heyecan istiyorum gibi bir beklenti ile izlemeye başlarsanız hayal kırıklığı yaşama olasılığınız çok yüksek. polisiye tüm psikolojik dramanın baharatı sadece çünkü. zaten amaç hiçbir zaman "katil kim" olmadı.

içinde bir tane bile ruh sağlığı yerinde olan bir insan bulunmayan bir kasaba düşünün. ufak bir kız çocuğunun öldürülmesi ile gözler bu kasabaya çevriliyor. bir gazeteci olan camille, cinayeti haber yapması için buraya gönderiliyor, memleketine. onun da orada büyüdüğünü öğreniyoruz.

hep söylenen ve kimsenin anlamadığı bir şey var: şiddet toplumsaldır.
psikolojik, fiziksel, her türlüsü. bir kez ortaya çıkıyorsa herkesin onu yatıştırmak adına en azından tampon olması gerekir. sonra birilerinin de tedavi peşine düşmesi gerekir.

hayatta sevgisiz anneler vardır. hayatta sevgisiz partnerler vardır. sevgisiz arkadaşlar vardır. kimi zaman isteyerek kimi zaman da bilmeden ortadaki tüm sevgiyi ve neşeyi öldürmeye çalışırlar. bunun nedenini çok anlayamıyorum ama haset olduğunu düşünüyorum, bende yoksa onda da olmasın duygusu. bazen bu insanlar çok yaralanmıştır ve mutlu olma ihtimallerine de tahammül edemezler mesela. bazen bilmedikleri şeyden korktukları için tanıdık duygulara sığınırlar bazen de o duyguyu bilmiş olmak da lanettir. çünkü bitebildiğini de öğrenmişsindir.

hayatta çok fazla şey oluyor. çok fazla keskin obje var. çok fazla acı var. kadınlar için de erkekler için de. tüm bu keşmekeş içinde sırt sırta durmak, kol kola girmek, sarılmak, okşamak ve öpmek var, tüm keskin nesnelere karşı. ve keskin nesneler her zaman her yerde bulundukları için, kendimizi onlardan korumanın yolu başka etten duvarlarımız olması. bazen bizim yerimize kesilmeyi göze alan insanlar olması. bunun olmasının tek koşulu, bazen senin de birileri yerine kesilmeyi göze alabilmen. her şeyi kendine istemek, kendini korumak adına ortalığı kan revan içinde bırakmayı kendine hak görmek sevgisizliğin en kaba, en zarafetten yoksun biçimi. ve hayatta her şey zıddıyla var olduğu için, kaçınılmaz bazen de kan revan içinde kalmamız. yaşamı böyle kabul etmek gerek.

kabullenmekte zorlandığım şeylerden biri şu: her şey bu kadar kesici iken nasıl yaşamımızdaki en önemli, en tahrip edici, en bölücü şey seks olabilir? halbuki sevişmek öyle bir şey değil ki, aşkla sevişmek kesikleri bedeninle kapatmak, senin için kesilenlere tampon yapmak hele. nasıl her şey hangi yaprakların hangi damlara girdiği ile bu kadar alakalı olabilir anasını satayım ya? :d gerçekten inanılmaz. koca bir medeniyet, besin piramidinin tepesi masalı ve sonuçta vardığımız yer hala bu kadar ilkel.

anne sevgisizliği müthiş zor bir şey. her anne çocuğunu sever düşüncesi müthiş bir yanılgı, bazen anneler çocuklarından nefret ederler. çocuk yaşamda senden rol çalar çünkü. her şey tepetaklak olur, kimliğini çalar, sevgilini çalar (babası çünkü) ve olamadığın her şeyi de yüzüne vurma ihtimali çok yüksektir. ve bazı insanlar da spot ışıklarını çok severler.

burada çocuğun bir seçim yapması gerekir. ya annenin istediği şeye dönüşerek sevgi sanılan o onayı elde edecektir ya da hem kendisiyle hem de dünyayla bitirmesi çok çok zor olan bir savaşa girecek ve sağ kalmayı umacaktır. ve bu ne yazık ki artıları eksileri değerlendirip bilinçlice yaptığımız bir seçim olmaz. hangi tarafı seçeceğimizi ne belirliyor inanılmaz merak ediyorum ben de. mizaç mı? zeka mı? nedir tam olarak hiçbir zaman bilemiyorum.

teslimiyette huzur vardır tabii ki. sevilen kişiye teslim olmak ve dönüşmek. ama bunun kendinden uzaklaşmayı beraberinde getirmemesi gerekir. her defasında kendine ihanet ettiğini hissedersen ve değişime devam edersen, bireyselliğini öldürmüş olursun ve bununla yaşaman gerekir. gerçek sevgi zaten dönüştürücü olur ve ister istemez bir şeyden başka bir şeye dönüşürsün. sancılı olabilir ama keskin olmak zorunda değildir.

bir de sevilmediğini sezmek vardır. burada ya kendini aslında sevildiğine ikna etmek ya da sevilmeyişin gerçeğiyle yüzleşmek arasında bir seçim yaparsın. bence ebeveyn sevgisizliğinin müthiş bir öfke ve isyana neden olmasının nedenlerinden biri yaşamımızı tehdit ediyor ya da en azından etmiş olması: annem beni beslemezse yaşayamam. ve annem beni beslemeyebilir.

o zaman da her şey bir reddedişe dönüşür. o zaman henüz bilemiyor olabilirsin sevilmediğini, bilemiyorsundur da zaten aslında. sezebiliyorsundur. ama adını koyamadığın ve nedenini anlayamadığın çatışma da beraberinde şu duyguyu getirir: suçluluk.

baş kaldırıyı da, ölüme karşı kendini savunmak için keskin objelerle çarpışmayı da çok iyi anlıyorum. ben burada objektif bir yerde durmuyorum çünkü benim de her tarafım kesiklerle dolu. ben yaşamın kesiciliğine karşı çok fazla yalnız bırakıldım bence, camille gibi. o yüzden artık, herkesin selameti adına, kendi selametim de adına kimseyi kurtarmak istemiyorum. dolayısıyla bazen empati kurmayı reddediyorum. kesile kesile bunu öğrenmekten çok memnunum.

ne kurtarıcı olup şefkatimle birilerini öldürmek, ne ölümü kabullenip kurtarılmayı beklemek niyetindeyim. buna da büyümek deniyor herhalde.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sharp objects" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim