wayne wang’in yönettiği, paul auster’in kaleminden çıkan, 1995 yapımı bir new york hikayesi. paul auster, filmde paul benjamin isminde bir karakter olarak da temsil edilmiş aynı zamanda. zaten tam ismi de paul benjamin auster.
dramla komedi arasında gidip gelse de dram dediğim öyle hüzne boğacak şekilde değil. bol bol sigara ve konuşma var. tesadüflerin, küçük karşılaşmaların hayatları nasıl birbirine doladığını izliyoruz.
kadın temsili yok. daha doğrusu bir tane var. o da yalancı bir kadın ama zaten 90'larda çok da şaşılmayacak bir şey. o kadına da yalanları sebebiyle ayrıca teessüf ettim.
brooklyn’deki puro dükkanını işleten auggie başrolünde harvey keitel var. ilk sahnelerde breaking bad'deki naylon tavukçumuz giancarlo esposito'nun gençliğini görmek de hoştu. karizma biri.
film, paul, rashid, ruby, cyrus ve auggie olarak beş bölümden oluşuyor. her bölümde hikaye birbirine bağlı olsa da karakterin hikayesinden bir parça görüyoruz.

"sessiz filmlerden hoşlanmam. konuşma ve oyunculuk olsun. çok dram kokmasın ama pek gülmeye de gerek yok" diyenler sevebilir.

auggie karakterini aşırı sevdim.
filmin başındaki 1.elizabeth ve sigara muhabbeti güzel giriş olmuş.
ayrıca bir yerdeki kavga sahnesine “budur” dedim ya. ne anora’daki ne de uncut gems’deki gibi kuru gürültü yoktu. o iki filmi izlerken başım ağrımıştı resmen. kısa kesin kardeşim şu panik, kavga anlarını. * * *

auggie'nin, aynı yerde, aynı saatte 4000'den fazla fotoğraf çekmesi perfect days'i hatırlattı. önce perfect days'i izlememiş olsaydım mantıken onun bu filmi hatırlatması gerekirdi. acaba bu filmden etkilendiler mi diye düşündüm ama aslında iki karakter farklı. perfect days'deki amca daha yaşama sevinci peşindeyken, auggie için bir an projesi.
filmin sonunda auggie ve yaşlı kadının noel'ini de ayrıca siyah beyaz göstermeleri güzeldi.
şuraya da spoiler olarak beğendiğim bir diyalogu bırakayım.


– yani vaktini yalnızca tezgahın başında geçiren biri değilsin.
– o yalnızca insanların gördüğü şey. gerçekte kim olduğumu göstermez.
– bunların hepsi aynı.
– evet. aynı yere ait dört binden fazla resim. 3. ve 7. cadde’nin kesiştiği köşenin sabah saat 8’deki hali. her türlü hava koşulunda düzenli olarak çekilmiş dört bin resim. o yüzden hiç tatil yapmadım. her sabah orada olmam gerekiyordu. her sabah aynı saatte, aynı noktada. hayatımda böyle şey görmedim. bu benim projem. hayatımın işi de diyebilirsin.
– inanılmaz. tam anladığımı sanmıyorum. yani… böyle bir proje yapma fikri aklına nereden geldi?
– bilmiyorum, geldi işte. her şeyden öte orası benim köşem. yani orası dünyanın küçük bir parçası olabilir… ama orada da her yerde olan şeyler oluyor. hayatımı geçirdiğim o küçük noktanın kaydı.
– biraz abartılı.
– çok hızlı geçiyorsun. resimlere bakmıyorsun bile.
– ama hepsi aynı.
– hepsi aynı ama her biri farklı bir güne ait. güneşli sabahların, karanlık sabahların olur. yaz güneşi ve güz güneşi vardır. hafta içi günlerin, hafta sonların olur. bazen paltolu ya da galoşlu… bazen gömlekli ve şortlu insanlar görürsün. bazen aynı insanlar, bazen başkaları. bazen o başkaları sana tanıdık gelmeye başlar… ve tanıdıkların kaybolur. dünya güneşin etrafında döner ve her gün güneş ışığı dünya’ya farklı bir açıdan vurur.
– yavaşla demek?
– evet, önerim bu.
– nasıl olduğunu bilirsin. yarın, yarın ve yarın… zaman biraz aheste ilerler.


sonra paul, fotoğraflara bakarken kaybettiği sevgilisini görüp ağlar.*

devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"smoke (film)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim