1.
sosyal medyada sürekli mutluymuş gibi paylaşım yapan güzel kardeşim gerçekten mutlu musun?
devamını gör...
2.
ben mutlu olduğumda bırak paylaşım yapmayı telefonun nerede olduğunu bile unutuyorum.
devamını gör...
3.
anı kaçırandır,kendisi için yaşamaz toplumsal statüsü ve daha fazla görünür olmak için yaşar.bir süre sonra bu çabasının nafile olduğunu derin bir sancıyla hisseder.ve hiç bir sosyal mecranın dolduramayacağı sanal büyük yalnızlık içinde bulur kendini.tek çaresi acilen kaçmaktır
devamını gör...
4.
bir yere gidiyoruz. herkesin elinde telefonun kamerası, videosu;konuşmak istiyorsun kimse dinlemiyor bile. herkes bir şeyleri çekip internete yükleme derdinde. sadece gençler filan da değil ha. 50'sinden sonra facebook'a giren dayılar bile her şeyi ama her şeyi fotoğraflıyor.hele ki kocişleriyle yemeğe giden yengelerimiz yada ofiste koçişimden diye göze sokulan orkideler.nasıl hayatlar bunlar,kelimeler tanımlandıramıyor bu sığlığı...
bayram günleri,nadir de olsa akrabalar bir araya geliyor; baktım herkes telefonlarına bakıyor; gelen geçen selfie çekiyor.gruptaki dede bile elde bastonla poz veriyor; anne öbür tarafta:"kim like atmış"derdinde.
bazen kafama estiğinde dolaşırım istanbul'u.ama yediğimi içtiğimi, gezdiğimi çekip kimseye göztermeden(zaten istesemde bunu yapacak bir hesabım yok) whatsapp'ımda profil fotoğrafım bile yok.keza burada da.
eee! bize ne denecek biliyorum ama bir de şöyle düşünün; başka bir dünya var, vazgeçilmiş kadim bir dünya. manzaranın içimizde hissettirdiği o özel duygular, bir denizin dalgasına bakıp düşlemek; kimin ne like atacağını umursamadan salt anları yakalamak. bütün bu anıları kendi özel hafızamda saklıyorum , benimle beraber yaşayacaklar,hatırlayabildiğim kadar görünecekler ve benimle beraber ölecekler. bu çok hoşuma gidiyor. özellikle tek başıma yaptığım gezintiler... gördüğüm dünyadan payıma düşen; yalan yanlış da olsa kendi yanlışımdır diyerek ve yorumumu katarak ilerliyorum bu hayatta.kadıköy vapurunda gördüğüm martıların kanat seslerini ve bunun verdiği iç huzurunu hiç bir piksel özelleştiremez,hiç bir paylaşım artıramaz o anki hissedileni.
bayram günleri,nadir de olsa akrabalar bir araya geliyor; baktım herkes telefonlarına bakıyor; gelen geçen selfie çekiyor.gruptaki dede bile elde bastonla poz veriyor; anne öbür tarafta:"kim like atmış"derdinde.
bazen kafama estiğinde dolaşırım istanbul'u.ama yediğimi içtiğimi, gezdiğimi çekip kimseye göztermeden(zaten istesemde bunu yapacak bir hesabım yok) whatsapp'ımda profil fotoğrafım bile yok.keza burada da.
eee! bize ne denecek biliyorum ama bir de şöyle düşünün; başka bir dünya var, vazgeçilmiş kadim bir dünya. manzaranın içimizde hissettirdiği o özel duygular, bir denizin dalgasına bakıp düşlemek; kimin ne like atacağını umursamadan salt anları yakalamak. bütün bu anıları kendi özel hafızamda saklıyorum , benimle beraber yaşayacaklar,hatırlayabildiğim kadar görünecekler ve benimle beraber ölecekler. bu çok hoşuma gidiyor. özellikle tek başıma yaptığım gezintiler... gördüğüm dünyadan payıma düşen; yalan yanlış da olsa kendi yanlışımdır diyerek ve yorumumu katarak ilerliyorum bu hayatta.kadıköy vapurunda gördüğüm martıların kanat seslerini ve bunun verdiği iç huzurunu hiç bir piksel özelleştiremez,hiç bir paylaşım artıramaz o anki hissedileni.
devamını gör...