sovyetler birliği'ni görmüş nesil

(bkz: ekmek arası bağırsak)

firavunu da görmüş olabilir.
(bkz: stalin vs firavun)

haberlerde ve gazetelerde görenler sayılıyorsa sayın beni de.
gözlerimle ve ellerimle görmedim.

annem, ananem, hatta dedem generaldi. azeriyiz ya ordan baglantimiz var. ama dedem gurcistan'da generaldi.

45 yaş üstü olup 1989 göçüyle türkiye'ye kesin dönüş yapan bulgaristan türkü yazarımız varsa, komünizmi ilk elden tecrübe etmişi de vardır. bunun dışında sovyetler birliği dağıldığında liseye gittiğim için öncesini de hakkında söylenenlerden hatırlıyorum. bir takım düşüncelerimizin tam olarak gerçeği yansıtmadığını duvar yıkılınca gördüm.

başlığı imla hatasıyla açan kişinin ciddi olabileceğine ihtimal vermemekle beraber, ilgilenenler için gözlemlerimi anlatayım. sovyetler dağılınca karşılaştığımız insan tipi, bir ülkenin korkulan bir askeri ve güvenlik teşkilatına sahip olmasının aslında tek başına bir anlam ifade etmediğini gösteren türdendi. büyüklük, senin yer yüzünde yaşanabilecek en iyi yerin kendi ülkesi olduğuna halkını inandırmandır. insanlar gelmesin diye sınırına duvar ören ülke büyüktür, kaçmasınlar diye içeridekileri zapteden değil.

sovyetler dağılınca ahlakı ve insani değerlerini rejimin getirdiği sefalet yüzünden kaybetmiş on binlerce kadın, burada ya bilerek ya da mecburen fuhuş yapmaya başladı. gündüz laleli, aksaray'da bavul ticareti yapanlar, geceleri sokakta müşteri bekliyordu. sovyetler, halkına ücretsiz ve kaliteli bir eğitim vermeyi devlet politikası olarak benimserken, hayatın ve ekonominin doğal yasası olan teşebbüs hürriyetini, kapital edinimini ve yetenekli olanların yükselmesi gerçeğini göz ardı ettiği için verimliliği sağlayamadı ve iktisadi olarak çöktü. insanlarına, sosyalizm adı altında o ülkede artık kimsenin inanmadığı bir dini telkin etmekten başka ahlaka dair bir nosyon kazandırmadı. sahte dinin reel hayattaki yönetim organı olan parti devleti çökünce, halkı da tesbih taneleri gibi dağıldılar. sovyetler'in insanlara verdiği buydu. baskı, açlık ve korku.

"bir onu görmüş olsak yine iyi" diyen insanlar. körfez savaşı, çavuşesku'nun kurşuna dizilmesi, susurluk olayı falan, ne ararsan var bizde.

bir de molotof kokteyli atılan bir sirk haberi vardı. nedense aklımda moskova devlet sirki diye kalmış ama google'da bulamadım arşivlerden falan. gazetede görmüştüm haberi. hayvanların hâli gözümün önünden gitmedi o günden beri.

dassaev'i, kuznetsov'u, damyenenko'yu, litovcenko'yu ve en önemlisi efsanevi teknik adam valeri lobanovski'yi de bilir.

aynı zamanda atatürk ilke ve inkılapları dersinde ilgili ülkeyi soğan sarımsak ciğer bağırsak veya seni seviyorum canım benim diye kodlayan o nesildir.

görmediğimiz bir uzaylı istilası kaldı kardeş.

markı bile hatırlıyorum, berlin duvarı mı ne yıkılmıştı onu da hatırlıyorum.

şimdi çekilin kenara, biraz ağlayacağım da.