star trek the original series

star trek efsanesinin başlangıcı, bir efsane. bu dizi çekildiğinde jkf suikasti olalı henüz 3 yıl olmuştu. vietnam savaşının ortası. siyahilere henüz negro ve colored denilen ve cinsiyetçiliğin fazlasıyla hissedildiği dönem. işte böyle bir dönemde böyle bir hayal gücü. elden geçirilmiş gıcır gıcır bölümleri online sitelerde mevcut. ayrıca dizinin 2 pilot bölümü var. ilk pilot bölüm, discovery nin 2. sezonunda ortaya çıkan kaptan pike ın olduğu bölümdü ancak kanal fazla eğlenceli bulmamış ki kaptan kirk lü bölümle açılış yapıldı. ilk pilot bölümdeki bazı sahneler ilk sezonun 11 ve 12. bölümlerinde kullanılarak kaptan pike ın akıbeti gösterildi.

zamanının ötesinde bir dizidir. başlığı açan yazarın da dediği gibi abd’nin ırkçılıktan kırıldığı bir dönemde birleşmiş dünya yaklaşımıyla öne çıkmış ve bu doğrultuda oyuncu ekibine yer vermiştir.
tabi dizinin beni üzen bir yanı var. bunu da söylemeden geçemeyeceğim.
60’lı yıllarda sanırım şöyle bir hava varmış. dünya üzerideki kavgalar belirli ölçüde bitti. artık uzay çağı başlıyor. işte insanlar nasıl yeni dünya’yı keşfettiyse ve koloniler kurduysa, şimdi bu işi uzayda yapma zamanı, gibi bir anlayış var.
çünkü bir uzay gemisi buluyorlar, işte insanlar 90’lı yıllarda ilkel yöntemlerle uzaya gitmiş, sorunlar yaşamış vs hikayeler var.
yani 90’larda artık bir şekilde uzayda yolculuk yapabileceği düşünülmüş.
kimse ay’a gidildikten sonra uzay araştırmalarının rafa kaldırılacağını düşünmemiş ki.
geldiğimiz noktaya bak. 2021 yılındayız, benzinle çalışan otomobil alamıyoruz.
nereye uzaya gidelim, koloni kuralım. anca uzaya mülteci kampı kurup, biz fakirleri atarlarsa gideriz.
aşırı nüfus ve kaynak yetersizliği nedeniyle dünya’yı tüketmeye başladık bile. hem de hiçbir yere gidemeden.
böyle giderse, insanlık hiçbir zaman uzayda yolculuk yapabilecek bir medeniyet olamayacak.

bu tarz eski bilim kurgu yapımlarını izlemek ekstra ilginç çünkü geçmiş bir dönemdeki fütüristik gelecek tasvirini görebiliyorsunuz.
ışınlanmak gibi çok ileri teknoloji şeyler mümkün ama hâlâ telsiz kullanıyorlar mesela :). böyle bin bir çeşit örnek var. eski ve tatlı bir kompozisyon var ortada. dizinin kendisinin de hâlâ izlenebilirliği yüksek. çünkü her bir gezegen ve kriz durumu çok yaratıcı bir şekilde kurgulanmış. öyle bayat, standart ve sıkıcı bir bilim kurgu serisi değil. çok sıradışı bir atmosferi var serinin.
ama bunlarla da yetinilmemiş, zamanına göre gayet cesur sosyal mesajlar da verilmiş; ırksal ve cinsiyet konularında eşitlik, sınıfsal baskı ve zulüm, ahlaki ikilemler gibi birçok konu bir bilim kurgu filtresinin altında ciddi derecede irdelenmiş. ekranlardaki ilk beyaz-siyahi öpüşmesi mesela bu orijinal seride yaşanmış. düşünün ki 1966 dan bahsediyoruz yani bu sorunların en koyu olduğu dönemler.
kısacası bilim kurgu seviyorsanız kesinlikle kaçırmayın bu kült eseri derim
mottosunu da bırakalım lazım olur;)
to boldly go where no man has gone before!