statü

toplumsal sistemin kurucu bir unsuru olan statü, kelime olarak makam, mevki, konum, pozisyon anlamına gelir. bireyin ya da grubun toplumdaki yerini, konumunu, mevkiini belirtmek için kullanılan kavramdır. toplumsal statü bireyin toplumsal yapıda işgal ettiği yerdir. bu yeri belirleyen ise toplumun bizzat kendisidir. statü, bir anlamda toplumun kendi üyelerini konumlandırması, onlara bir anlam ve değer yüklemesidir. dolayısıyla statü, toplumun kendi üyesi olan birey ya da grubu algılayış ve anlamlandırışıdır. statü, statü sahibinin kendi hakkındaki düşüncelerini değil, içinde
yaşadığı toplumun onun hakkındaki düşüncelerini dile getirir, bireyin kendisi hakkındaki öznel görüşü değildir. toplumsal statü bireye bütün toplumla ilişkili bir pozisyon sunar.
statü, belli bir birey ya da gruba, toplumun öteki üyeleri tarafından yüklenen toplumsal
onur ya da saygınlıktır.

toplumsal statüler arasında hiyerarşik bir yapı olduğundan her statü aynı değerde değildir ve bireye aynı oranda prestij sağlamaz. aslında yüksek statü biçimsel olarak bir prestij ölçütü ve güç kaynağı olarak kabul edilmekle birlikte, biçimsel gerekliliklere uyulmadığı takdirde bireyin statünün prestijinden tam anlamıyla yararlanması düşünülemez. bu durum statü ile statünün doldurulması için gerekli performansın paralel gitmeleri gereğini ortaya koyar. bundan dolayı statünün istediği rol ve performansı gerçekleştiremeyen insanların sırf statüye bağlı bir prestije yönelmeleri halinde hayal kırıklığına uğramaları ve bekledikleri saygınlığa ulaşamamaları kaçınılmaz olur. öğretmenlik bir statü olarak
bir saygınlığa sahiptir fakat bu statüyü işgal eden her öğretmen aynı derecede saygın değildir.
saygınlığın kazanılması için o statünün altının doldurulması gerekir.
eylemler ve davranışlar statünün saygınlığını belirler.