sultan yeryüzünde allah'ın gölgesidir

es-sultânü zıllullâhi fi'l-arzı. o layüsal sorumsuz dur. topkapı sarayında sizi bu yazı karşılar., dikkat edin saray... şimdikiler gibi. biz ne dersek o. bize biat ediyorsan, falan oğlu filan gibi düşünüyorsan ne ala yoksa canın cehenneme...

biat toplumlarının zannı.
vatikan papasının da benzeri iddiası var, allah'a nesne muamelesi yapmaktır..

peki bu halk, atatürk'ten, onun tepside sunduğu insan gibi, özgür yaşam anlayışından hiç mi birşey almadı da,
bireyin bir uşak, bir köle gibi görüldüğü osmanlı dönemi şakşakçılığı yapıyor hala .

yani bu, birilerine kul köle olma dürüstünden bu halkı kim nasıl kurtaracak ? atatürk bile bunu yapamadıysa, bu kısır, ezik insan modelini kim nasıl ayağa kaldıracak?
bunu anlaması, görmesi için, iyice dibe, b..ka batması şart mı?

#348766
yüce allah'ın yarattıkları arasında kendi vasıflarından en çok bahşettiği varlık insandır. bu vasıflardan insana verilebilecek ve verilemeyecekler vardır,

bunun uç noktalarından birisi rahim ismidir bu allah'ın* sıfatlarındandır ve insana verilemez fakat hz. muhammed* müstesna bu ismi o'na bizzat allah layık görmüştür,

halife kelimesinin manasını anlayabilirseniz bunu da anlayabilirsiniz. halife hz. ebu bekir* zamanında "peygamberin halifesi" onun yerine gelen anlamında kullanılıyordu. hz ömer* döneminde ise allah'ın peygamberinin halifesinin halifesi denmeyeceğinden allah'ın halifesi dendi. bunda da bir kusur yoktur zira allah* insanı yaratırken onun halife olduğunu söylüyor.

«ben yeryüzünde bir halife yaratacağım»

وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً
(bakara suresi, 2/30)

ayrıyeten bu ifadenin direk geçtiği hadis rivayetleri vardır. * kaynak

bu durumun tenkiti ekseri ile selefiler tarafından yapılmasına karşın, selefilerin öncü bildikleri ve selefiliğin teorisyeni olarak kabul edilen ibni teymiye'nin bu ifadeye yönelik ifadesi şöyledir:

allah'ın emir ve yasaklarının toplumda icra edilmesi, cihad ve hac gibi ibadetlerin yapılması ancak sultanla (devletle) mümkün olur. bu gerçekler içindir ki, peygamberimiz, yolculuk yaparken bile, birinin imam/reis olmasını emretmiş ve yine ondandır ki, rivayette 'sultan, yeryüzünde allah'?n gölgesidir.' diye ifade edilmiştir. bu yüzden denilebilir ki; altmış yıllık zalim bir sultanla beraber yaşamak, bir tek gece sultansız yaşamaktan daha iyidir. tecrübeler bunu doğrulamaktadır." (bk. mecmuu'l-fetavî, 28/390-391) kaynak

bazı arkadaşların anakronizm hatasına düştüklerini fark ettiğim başlık. her yetkinin bir kaynağı vardır ya da olmalıdır. aksi takdirde bu yetki zorbalıkla ele geçirilmiş izlenimi verir. bugün bu siyasi yetkilerin kaynağı halk iken dün tanrı idi. tanrının yerki verdiği kişi ise, tanrının dünyadaki gölgesi konumunda olurdu. bu iddia dini değil tamamen siyasi ve tarihseldir. olayı bu açıdan yorumlamanızda fayda var.

bir hadis. sıhhati konusunda bir bilgim yok. zira bezzar ve beyhaki'de geçiyor.

allah’ın bu bahsedilen şeye ihtiyacı olmadığını düşündüğüm söylem.

sultan, adil olduğu müddetçe yeryüzünde allah ın gölgesidir.

"üç kişi yolculuğa çıkarsanız, aranızdan birini kendinize öncü seçin.*"

sultan; dünyevi iktidar, dünyevi kudretin sahibi anlamına gelir. arapça kökenli bir kelimedir.
saltanat sistemi; islami literatürde, dünyevi gücü tasvir etmek için söylenmiştir.

islamda iktidar tasviri, üç şekilde ele alınmıştır.

1) imamet; dini anlamda kudretli olma, dini açıdan iktidar sahibi olma. (hz ibrahim in; "benim soyumdan da imamlar kıl" (bakara 124) ayeti buna işarettir.)
2)saltanat; dünyevi anlamda kudretli olma, dünyevi açıdan iktidar sahibi olma.
3) velayet; hem dini kudret, hemde dünyevi kudretin birleştiği tasvirdir. (sizin veliniz allah ve resulü dür" (maide 55) ayeti bu duruma işarettir.)

hilafet ise arkadan gelen takip eden anlamına gelir. yani hilafet, velayetin takipçisidir.

bu tanımlamalardan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz; sultan*eğer imam* vasfına sahip ise allah ın gölgesidir*.