1.
aslında bunu yapan bir doktor görmesem gözümle asla inanmazdım.
işe yarar mı bilmem çünkü uygulanan tedavinin sonucunu alana kadar hastayı kaybetmiştik.
hasta suriyeden gelen bir kadındı, sanırım bomba yakınlarında bulunmuş yaralanmıştı öyle demişlerdi o zaman. bir bacağı tamamen ekimozlu * durumdaydı, esasen tamamen dağılmış bir bacağı birkaç ameliyat, platin vs derken ancak toparlamışlardı ama berbat ötesi durumdaydı bacak. resmen derinin altındaki kan kütlelerini görebiliyorduk.
her gün özel pansuman yöntemleriyle boşaltılmaya çalışılırdı kanı. ben bunları hiç yapmadım, sadece seyürciydim. bir gün doktor bu böyle olmayacak sülük yapıştıracağız dedi.
öyle de yaptı. bir sürü sülük bacağa yapıştırılıyordu. sülükler bacaktan alındıktan sonra bacağın rengi açılıyordu. hasta da ağrılarının azaldığını söylüyordu. sülüğü kusturmak gerekiyor. kusturmak için de kül yedirmek lazım. içtiğimiz sigaraların küllerini biriktirip sülüğü kusturuyorduk. esasen gördüğüm ilk epik şeylerden biriydi. *
1 ay kadar hastayı rahatlattık bu şekilde ancak dayanamadı kadın öldü. yani ölmeseydi bacağı kurtarır mıydık bilmiyorum ama gözümle gördüm, sülükler alındıktan sonra bacağın renginde açılma olurdu. sülükler siyah siyah kan kusardı.
işe yarar mı bilmem çünkü uygulanan tedavinin sonucunu alana kadar hastayı kaybetmiştik.
hasta suriyeden gelen bir kadındı, sanırım bomba yakınlarında bulunmuş yaralanmıştı öyle demişlerdi o zaman. bir bacağı tamamen ekimozlu * durumdaydı, esasen tamamen dağılmış bir bacağı birkaç ameliyat, platin vs derken ancak toparlamışlardı ama berbat ötesi durumdaydı bacak. resmen derinin altındaki kan kütlelerini görebiliyorduk.
her gün özel pansuman yöntemleriyle boşaltılmaya çalışılırdı kanı. ben bunları hiç yapmadım, sadece seyürciydim. bir gün doktor bu böyle olmayacak sülük yapıştıracağız dedi.
öyle de yaptı. bir sürü sülük bacağa yapıştırılıyordu. sülükler bacaktan alındıktan sonra bacağın rengi açılıyordu. hasta da ağrılarının azaldığını söylüyordu. sülüğü kusturmak gerekiyor. kusturmak için de kül yedirmek lazım. içtiğimiz sigaraların küllerini biriktirip sülüğü kusturuyorduk. esasen gördüğüm ilk epik şeylerden biriydi. *
1 ay kadar hastayı rahatlattık bu şekilde ancak dayanamadı kadın öldü. yani ölmeseydi bacağı kurtarır mıydık bilmiyorum ama gözümle gördüm, sülükler alındıktan sonra bacağın renginde açılma olurdu. sülükler siyah siyah kan kusardı.
devamını gör...
2.
bir yönüyle şu sahnede izlenbilir "tedavi".
devamını gör...
3.
daha teknik ismi hirudoterapi olan sözümona alternatif tıp uygulaması.
öncelikle şu konuda anlaşalım: tıp bir tanedir. alternatifi, tamamlayıcısı, gelenekseli vs yoktur. 500 yıl önce büyücülük diye yapılan şeyleri günümüzde "alternatif", "geleneksel", "mistik" vs gibi abidik gubidik isimler altında kaktırmaya çalışmak şarlatanlıktır.
"sadece pis kanı emer, temiz kana dokunmaz" denilen canlı bir "sülük", bir "parazit"tir. emme tertibatı sadece venlere ulaşacak kadar olduğu için venöz kanı emer bu hayvan (ven toplardamar demek. "pis kan" bu damarlarla taşınır. deriye daha yakın seyreder. arter (atardamar) daha derinden geçer). emin olun daha uzun bir emme organı olsa arteryel kanı emerdi sülük. ben sülük olsam en azından öyle yapardım çünkü arter hem oksijen hem besin açısından daha yüklüdür. ayrıca venöz endotel yüzeyinde immün hücreler her zaman devriye gezer fakat bu durum arter duvarlarında görülmez. paraziter enfeksiyona karşı immün yanıt başlatacak olsam o an mevcutta immün hücrelerin bulunduğu venöz akışta başlatmayı tercih ederim (çünkü zaten hücre var. sadece aktifleştirmek gerekecek. arterde immün yanıt başlatmak için immün hücreleri önce oraya çekmeniz gerekir. ayrıca tamamen spekülatif bir fikir atıyorum ortaya: arteryel basınç ve flow vene göre çok daha fazla olduğu için belki proinflamatuvar sitokinler/kemokinler salgılansa dahi akışla birlikte uçup gidecekleri için immün yanıt başlamayabilir, ya da yanlış yerde başlayabilir).
"tükürüğündeki enzimleri sentezleyemiyoruz" falan gibi masallara da kanmayın. insan sentezlemek istedikten sonra her şeyi laboratuvarda sentezler. atom parçalıyoruz laboratuvarda, yapmayın etmeyin. inanmayın böyle safsatalara. hadi bana da inanmıyorsunuz (ki inanmayın), lütfen pubmedi açıp yayınlara bakın. dergilerin impact factor değerleri kaçmış bi' bakın. hürriyet kelebek'ten hallice dergilerde mi çıkmışlar yoksa eli yüzü düzgün dergilerde miymiş, üzerine yapılan çalışmalar ne kadar sıkmış, araştırma çalışmaları mı varmış yoksa sülük sonrası komplikasyon vaka makaleleri mi hep konuşuruz bunları.
p.s. sülük pıhtılaşmış kanı emmez. öyle bir dünya yok. damar içinde pıhtılaşan kana emboli diyoruz ki ciddi hayati risk oluşturur (felç falan). başka şeylere de emboli diyoruz ama konu o değil .
p.p.s hacamat da bunun sülüksüzü. aynısının laciverti yani. illa kan dökecekseniz, vücudunuza o kan fazla geliyorsa sizi !! geçersiz url !! alayım. bari dökeceğiniz kan işe yarasın.
öncelikle şu konuda anlaşalım: tıp bir tanedir. alternatifi, tamamlayıcısı, gelenekseli vs yoktur. 500 yıl önce büyücülük diye yapılan şeyleri günümüzde "alternatif", "geleneksel", "mistik" vs gibi abidik gubidik isimler altında kaktırmaya çalışmak şarlatanlıktır.
"sadece pis kanı emer, temiz kana dokunmaz" denilen canlı bir "sülük", bir "parazit"tir. emme tertibatı sadece venlere ulaşacak kadar olduğu için venöz kanı emer bu hayvan (ven toplardamar demek. "pis kan" bu damarlarla taşınır. deriye daha yakın seyreder. arter (atardamar) daha derinden geçer). emin olun daha uzun bir emme organı olsa arteryel kanı emerdi sülük. ben sülük olsam en azından öyle yapardım çünkü arter hem oksijen hem besin açısından daha yüklüdür. ayrıca venöz endotel yüzeyinde immün hücreler her zaman devriye gezer fakat bu durum arter duvarlarında görülmez. paraziter enfeksiyona karşı immün yanıt başlatacak olsam o an mevcutta immün hücrelerin bulunduğu venöz akışta başlatmayı tercih ederim (çünkü zaten hücre var. sadece aktifleştirmek gerekecek. arterde immün yanıt başlatmak için immün hücreleri önce oraya çekmeniz gerekir. ayrıca tamamen spekülatif bir fikir atıyorum ortaya: arteryel basınç ve flow vene göre çok daha fazla olduğu için belki proinflamatuvar sitokinler/kemokinler salgılansa dahi akışla birlikte uçup gidecekleri için immün yanıt başlamayabilir, ya da yanlış yerde başlayabilir).
"tükürüğündeki enzimleri sentezleyemiyoruz" falan gibi masallara da kanmayın. insan sentezlemek istedikten sonra her şeyi laboratuvarda sentezler. atom parçalıyoruz laboratuvarda, yapmayın etmeyin. inanmayın böyle safsatalara. hadi bana da inanmıyorsunuz (ki inanmayın), lütfen pubmedi açıp yayınlara bakın. dergilerin impact factor değerleri kaçmış bi' bakın. hürriyet kelebek'ten hallice dergilerde mi çıkmışlar yoksa eli yüzü düzgün dergilerde miymiş, üzerine yapılan çalışmalar ne kadar sıkmış, araştırma çalışmaları mı varmış yoksa sülük sonrası komplikasyon vaka makaleleri mi hep konuşuruz bunları.
p.s. sülük pıhtılaşmış kanı emmez. öyle bir dünya yok. damar içinde pıhtılaşan kana emboli diyoruz ki ciddi hayati risk oluşturur (felç falan). başka şeylere de emboli diyoruz ama konu o değil .
p.p.s hacamat da bunun sülüksüzü. aynısının laciverti yani. illa kan dökecekseniz, vücudunuza o kan fazla geliyorsa sizi !! geçersiz url !! alayım. bari dökeceğiniz kan işe yarasın.
devamını gör...
4.
doktorlar baş tacıdır diye diye hayvanları gözden çıkarır oldu insanlık. bravo. fareye ne olduğu bilinmeyen deney, bir sülüğün tanımadığı tipin birisinin üzerinde kullanılması...
devamını gör...
5.
plastik cerrahinin de kullandığı bir tedavi yöntemi. kan dolaşımı olmayan bölgeden kanı emerek o bölgeye oksijeni bol taze kanın gelmesini sağlıyor.
bir de kopan organların yerine dikildikten sonra kan dolaşımını hızlandırıyor.
bir de kopan organların yerine dikildikten sonra kan dolaşımını hızlandırıyor.
devamını gör...
6.
babannemin romatizma için kullandığı yöntem.
ben çocukken yazları köye giderdik.
hemen her evin bir tereğinde,* içinde sülükler yüzen serum şişesi olurdu.
herkes, rahatsızlığına göre sülüklerini kullanırdı.
onları şişede gördüğüm anlar aklıma geldikçe, hala tırsıyorum.
arada halka olurlardı, arada incecik olurlardı.
her gün sularının değişmesi gerekirdi.
babannem, bu işi arada bize yaptırırdı.
şişeden pis suyu döküp, onun yerine taze su koymak gerekiyordu.
bu esnada sülüklerde şişede olurdu.
hayvanlar, kapağı açılan şişeden çıkmaya çalışırdı bazen.
elime doğru sürünürlerdi, ay gene tırstım.
o an çığlığı basardım,
babanne, diye.
al şu şişeyi çabuk, al şu sülükleri.
kadın fırlar gelir, alırdı elimden şişeyi.
eline gelen sülüğü tutup, şişeye koyardı.
ne edecek sana şu hayvan, derdi.
o zamanlardan zihnime kazınan, inanmadığım tedavi şekli.
ben tıp alemine güveniyorum.
sülük hacamat bana göre değil.
zaten kanım düşük.
yapan kendi bilir ben almayım.
şu görüntüyü serum şişesinde hayal edin.
ben çocukken yazları köye giderdik.
hemen her evin bir tereğinde,* içinde sülükler yüzen serum şişesi olurdu.
herkes, rahatsızlığına göre sülüklerini kullanırdı.
onları şişede gördüğüm anlar aklıma geldikçe, hala tırsıyorum.
arada halka olurlardı, arada incecik olurlardı.
her gün sularının değişmesi gerekirdi.
babannem, bu işi arada bize yaptırırdı.
şişeden pis suyu döküp, onun yerine taze su koymak gerekiyordu.
bu esnada sülüklerde şişede olurdu.
hayvanlar, kapağı açılan şişeden çıkmaya çalışırdı bazen.
elime doğru sürünürlerdi, ay gene tırstım.
o an çığlığı basardım,
babanne, diye.
al şu şişeyi çabuk, al şu sülükleri.
kadın fırlar gelir, alırdı elimden şişeyi.
eline gelen sülüğü tutup, şişeye koyardı.
ne edecek sana şu hayvan, derdi.
o zamanlardan zihnime kazınan, inanmadığım tedavi şekli.
ben tıp alemine güveniyorum.
sülük hacamat bana göre değil.
zaten kanım düşük.
yapan kendi bilir ben almayım.
şu görüntüyü serum şişesinde hayal edin.
devamını gör...
7.
avrupada sülük tedavisi epeydir var.bizim nineler ve dedelerin üstünkörü yahut ataerkil yöntemlerle kendi kendini tedavi etme girişimleri çoğu zaman başarılı olmamışsa ne gam. kireçlenmenin belki de tek tedavi yöntemi sülüktür ama ağrıkesici üreten firmalar börtüböceğe acır mı hiç. mistik bir anlayışla sofistike atraksiyonlarla sülük tedavisi şarlatanlıktır.
devamını gör...