telafisi olmayan kırgınlıklar

ahterbin ukdesi.

telafisi olmayan o kadar çok kırgınlık vardır ki yeryüzünde ve yeraltında ölülerin kalbinde. yazmaya ömür yetmez.

insan her şeye kırılır, kırılmaz cam takılmaz insanlara, kalpleri hassastır... hayalleri olmaz, kırılır, anlaşılmaz ya da yanlış anlaşılır, kırılır, terk edilir, kırılır, kendisine çay kaşığı olarak verilenler başkasına kepçe kepçedir, eşitsizliği görür, kırılır. ama en çok da güvendiği dağlara kar yağınca kırılır.

hiçbir kırgınlık telafi edilemez ama bazıları büyük kırgınlıklardan olunca, telafisi de imkânsızdır.

t/ telafisi olmayan kırgınlıklar konulu başlık.

yanında olması gerektiğini düşündüğün hatta bunu dile getirdiğin birinin bu konu hakkında hiç fikri olmaması.

bazen o kadar kırılırsınız ki; kırıldıgınız karşınızdaki mi, ona bu hakkı veren kendiniz mi siz bile bilemezsiniz. hiç bir şey yokmuş gibi davransanız bile bağınız kopmuştur bir kez; asla eskisi gibi olamazsınız bunu içten içe bilirsiniz. zamanla artık görmek duymak hatta bilmek istemezsiniz. telafisi olmayan kırgınlık benim için bu hissiyattır.

verdiğiniz emekleri boşa çıkartacak davranışlara maruz kalmak.

senin verdiğin kadar sana değer vermeyen birine kırılırsın. bir de neden kırıldığını anlatmak durumunda kaldığında, anlamamazlıktan gelirse, daha çok kırılırsın. üstüne üstlük kırıldığın şeye karşı "sen de yapmasaydın, senden böyle bir şey yapmanı kim istedi ki?" diyerek seni yaptıklarını başına kakan biri pozisyonuna sokarsa daha da çok kırılırsın. böyle silsileler halinde biriken kırgınlıklar, telafi edilemez kırgınlıklardır ki o saatten sonra o kişiye karşı mesafe koyman gerektiğini anlarsın.

gerçek yüzünü görmekte geç kaldığımız kişilerden yenilen darbe

hayattan, çabucak insan çıkarmayla sonuçlanacak kırgınlıklardır. bu nedenle telafisi yoktur. ne o özür dilese eskisi gibi olur, ne de siz affetseniz.

geri dönüşü yoktur.

(bkz: ne sen leylasın ne de ben mecnun)