teolojik politik inceleme
başlık "alyosakaramazov" tarafından 17.02.2021 10:49 tarihinde açılmıştır.
1.
insanlar her işlerini şaşmaz bir öğüde uyarak yoluna koyabilselerdi ya da talihleri her zaman yaver gitseydi, hurafenin pençesine asla düşmezlerdi. ama sık sık öylesine bir dar boğaza sürüklenirler ki, herhangi bir öğüde kulak veremez olurlar ve çoğu zaman, ölçüsüzce arzu ettikleri, kimin başına konacağı da belli olmayan talih kuşu ardında, umutla korku arasında çaresizce gider gelirler. bu yüzden de,' neye olursa olsun inanmaya pek yatkın bir kafaya sahiptirler. bu kafayı kuşkular kuşatınca, en ufak bir itki, şu ya da bu yana kolayca savrulmasına yol açar. onu saran umut ve
korku arasında askıda kaldığında ise, bu daha kolay olur. başka zamanlarda da, özgüven içinde, gurur ve afra tafrayla şişinir durur. bunu herkesin bildiği kanısındayım; ama sanırım, insanların çoğu
kendini bilmiyor. gerçekten de kimse, onların arasında yaşarken, şunun farkına varmamış olamaz: deneyimsizlikleri ne kadar büyük olursa olsun, işler yolunda gittiğinde insanların çoğu kendini öylesine bilge sanır ki, onlara bir öğütte bulunmak hakaret etmekten farksız olacaktır. buna
karşılık, işler yolunda gitmediğinde, nereye başvuracaklarını bilemez, herkesten öğüt ister ve hiçbir öğüdü, uyulamayacak kadar uygunsuz, saçma ya da boş bulmazlar. son olarak da, en sudan nedenlerle, işlerin daha iyiye gittiğini umar ya da daha kötüye gittiğinden korkarlar. çünkü,
korkunun tutsağı olduklarında, onlara geçmiş bir iyiliği ya da kötülüğü hatırlatan bir şeyin gerçekleştiğini görürlerse, bundan mutlu ya da mutsuz bir gidişatın onları beklediği sonucunu çıkarırlar. bu nedenle de, yüz kez hayal kırıklığına uğramış olsalar bile, onu hayırlı ya da hayırsız bir
alamet sayarlar. ayrıca, kendilerinde büyük bir hayranlık uyandıran, alışılmadık bir şeyle karşılaştıklarında, tanrıların ya da yüce kutsallığın
öfkesini dile getiren bir harikanın sözkonusu olduğuna inanırlar. o öfkeyi kurbanlar ve dualarla yatıştırmamak, hurafenin pençesine düşmüş ve
dinden uzaklaşmış bu insanlara dinsizlik gibi görünür. bu şekilde, bitmez tükenmez şeyler icadeder ve tüm tabiatı, şaşırtıcı biçimde, sanki kendileriyle birlikte saçmalıyormuşçasına yorumlarlar.
syf 44.
* baruch spinoza 'nın yazdığı kitap.
korku arasında askıda kaldığında ise, bu daha kolay olur. başka zamanlarda da, özgüven içinde, gurur ve afra tafrayla şişinir durur. bunu herkesin bildiği kanısındayım; ama sanırım, insanların çoğu
kendini bilmiyor. gerçekten de kimse, onların arasında yaşarken, şunun farkına varmamış olamaz: deneyimsizlikleri ne kadar büyük olursa olsun, işler yolunda gittiğinde insanların çoğu kendini öylesine bilge sanır ki, onlara bir öğütte bulunmak hakaret etmekten farksız olacaktır. buna
karşılık, işler yolunda gitmediğinde, nereye başvuracaklarını bilemez, herkesten öğüt ister ve hiçbir öğüdü, uyulamayacak kadar uygunsuz, saçma ya da boş bulmazlar. son olarak da, en sudan nedenlerle, işlerin daha iyiye gittiğini umar ya da daha kötüye gittiğinden korkarlar. çünkü,
korkunun tutsağı olduklarında, onlara geçmiş bir iyiliği ya da kötülüğü hatırlatan bir şeyin gerçekleştiğini görürlerse, bundan mutlu ya da mutsuz bir gidişatın onları beklediği sonucunu çıkarırlar. bu nedenle de, yüz kez hayal kırıklığına uğramış olsalar bile, onu hayırlı ya da hayırsız bir
alamet sayarlar. ayrıca, kendilerinde büyük bir hayranlık uyandıran, alışılmadık bir şeyle karşılaştıklarında, tanrıların ya da yüce kutsallığın
öfkesini dile getiren bir harikanın sözkonusu olduğuna inanırlar. o öfkeyi kurbanlar ve dualarla yatıştırmamak, hurafenin pençesine düşmüş ve
dinden uzaklaşmış bu insanlara dinsizlik gibi görünür. bu şekilde, bitmez tükenmez şeyler icadeder ve tüm tabiatı, şaşırtıcı biçimde, sanki kendileriyle birlikte saçmalıyormuşçasına yorumlarlar.
syf 44.
* baruch spinoza 'nın yazdığı kitap.
devamını gör...