tulûat tiyatrosu

sahnede doğaçlama yaparak belirli bir metne sadık kalmadan oynanan sahnelenen sahne sanatıdır.
ortaoyunu da denir.
ferhan şensoy munir özkul gibi ustalar layıkıyla yerine getirir ve getirmiştir.
ayrıca hacıvat ve karagözde bilinen örneklerindendir.

doğaçlama anlamına gelen tür. geleneksel türk tiyatrosu ve batılı anlamdaki tiyatronun karışımıdır. başı-sonu belli olan fakat bir metne bağlı kalınmayan bu türde ana komik tipleme “ibiş”tir.

kelime anlamı arapça doğaçlama demek tiyatro geleneğimizin başlangıcı. bizim tiyatromuz ne kadar eskiye dayansa da o kadar amatör ruhla usta-çırak ilişkisiyle devam etmiş bir türde geldi. tanzimat edebiyatına gelene kadar bu böyle sürdü. özellikle gölge oyunları, pişekar ve kavuklu bu türün başını çeker. batı tarzında edebiyatla bu alışkanlık maalesef gün gün azaldı. çünkü usta-çıkar ilişkisi kalmadı ve gelenek sona doğru gitti. yine de izlemesi en keyifli tiyatro türlerindendir. evet.

içerisinde kanto müziği de barındıran yarı doğaçlama türdür. cumhuriyetin ilk yıllarından sonra yavaş yavaş etkisini kaybetmiştir.

bugün biz bir şey izlerken sanatçı metnin dışına çıktı ve arada doğaçlama yaptı aman allahım diyoruz.

adamlar metne bağlı olmaksızın oynuyormuş ya şimdi onlar sanatçıysa bugün sufle * bile alamayanlar ne acaba.

doğaçlama tiyatro, tiyatro var olalı beri var.. hatta tekst ve karakterler yaratarak bir metne bağlı oyun şekli, sonradan kazandırılmıştır tiyatroya.
tuluat, bireysel özel yeteneği gerektiren özgün bir türdür tiyatroda. ama bunları birini ötekine üstün kılma gerekçesi olarak göremeyiz. yağlı boya bir tablo suluboya veya pastel bir çalışmadan neden üstün olsun.. (elmayla armut meselesi yani.)