türbanlı hakim bize güveniyor mu sorusu

güvenin dış görünüşle olmaması gerektiğini savunan başlık.

tamam. anladın sen onu.

profilleme yapmak gayet insani ve çoğu(?) zaman işe yarayan bir alışkanlık. son 20 yılda bir gecede bıyığı bademe karısı başörtülüye dönüşen akp zenginlerini gördükçe insanlar refleks olarak acaba mı diye soruyor.

hakim ister türban taksın isterse mini etek giysin babasına bile güvenmez. dosyaya bakar, kafasında kurar, kanunlar doğrultusunda vicdanına göre karar verir. şayet idealist bir hakimse adaleti tesis etmek için her şeyi yapar ama sanığa avukata ve hatta dosyanın savcısına bile güvenmez.

bir arkadaşımdan dinlemiştim. "türbanlı hakim olmalı mı?" sorusu sınıfta tartışılmıştı. bir öğrenci "olmaması gerekir, zira görünüş itibariyle beni kendi inancı ile yargılar ve bu da adil olmaz." demiş. bir başka öğrenci de "e bunun tersi de mümkün. beni de başı açık hakim yargılamasın. çünkü başı açık bir hakim de kendi hayat tarzına göre beni yargılar ve bu da adalete ters düşer" demiş.
bir başkası da beni de "metal dinleyen, dövmeli ve küpeli hakim yargılamasın" diyebilir. bunun sonu yok.
bir kere hakim, karar verirken gerekçe oluşturmak zorunda. bu gerekçe de meclisin çıkardığı kanunlara da uygun olmak zorunda. aksi takdirde kararı bozulur ve dosyayı yeniden incelemek durumunda kalır. dosyayı yeniden incelemek ve yeniden gerekçe oluşturmak hakime zül gelir. hakimin o kadar iş yoğunluğu var ki... bir süre sonra dosyasına baktığı insanların kim olduğunu ve neye benzediğini unutur. artık yargılamaya gelen insanlara da insan değil, meslek dezenformasyonu gereği bitirilmesi gereken dosya gözüyle bakar. bu yüzden siz türban takan hakime yönelik reddi hakim talebinde bulunursanız, türbanlı hakim de "oh be bir dosya daha eksildi" diye size minnet dolu gözlerle bakabilir.

yaşadığımız coğrafyada yıllar yılı yargı sistemi, hakimin ağzından çıkan sözün kanun olduğu bir kadılık sistemi ile yürüdüğünden, bir asır evvel kıta avrupası hukuku iktibas edilmiş olmasına rağmen aradaki fark özümsenemedi.

insanlar, özellikle hukuk sistemine çok az işi düşenler, halen hakimin bir kadı gibi hüküm verip kalem kırdığını düşünüyor.

oysa ülkemizde de yürürlükte olan hukuk sistemi, hakim kanunun ağzıdır ilkesine tabi olup, hakimlerin yazılı kanunların uygulayıcısı olan birer memur olmasından ibaret.
özellikle özel hukuk alanında kazuistik düzenlemeler ile, siyasi erkin politikalarının dışına pek çıkamayan yargıtay içtihat ve ilke kararları doğrultusunda hukuk sistemi işletiliyor.

istisnai ve sıradışı davalar bir kenara bırakılırsa hakim, vicdani kanaatine göre bir hüküm vermiyor, kendisine mevzuat ve yüksek mahkeme tarafından emredildiği şekilde hüküm veriyor ve bunun dışına çıkamıyor.

hal böyle iken, hakimlerin esasında disiplinli çalışıp çalışmaması bizim hayatımıza etki eden şey.
işini savsaklayan objektif bakış açısına sahip bir hakim, işini sıkı tutan ama faşist, ayrımcı bir hakime göre kat kat fazla zarar veriyor zira sistem zaten sübjektif kararlar verilecek geniş bir alan tanımıyor.

velhasıl hakimlerin giyimi kuşamı, siyasi görüşü, tuttuğu takım, aslında son sıralarda konuşulacak şeyler.
meseleye doğru açıdan yaklaşmak lazım. senede önüne karara çıksın diye 1500 dosya gelen hakim için davanın tarafları, cs'deki botlardan çok da farklı değil.

ben bu başlığı gördü çok sinirlendi.

abi kadından hakim olmaz, haram abi.