turgut özal ile tayyip erdoğan

her ikisi de türklük, cumhuriyet ve halk düşmanı olan gladio'nun elemanlarıdır.

turgut özal, postal korkusu ve semra törpüsü ile içindeki tarikat fetisini dışarı salamamış rte'dir.

ergenekon, 15 temmuz gibi askeri itibarsizlastirma girişimlerinden önce rte de demokratik bir tablo çiziyordu.

kim olursa olsun, seçilen insan iki dönemi geçmemeli bence. iki dönemi geçirip, üçüncü dönemi eline alan muhakkak diktaya yöneliyor. çünkü altyapıyı buna göre inşa edecek zamanı oluyor.

ikisi de abd nezdinde "our boys (bizim oğlanlar)" mesabesindedir!.
biri "joe", ikincisi "averal dalton" eşkiyalarına taş çıkartır?

ikisini de bizim yerli ve milli burjuvazimiz çok sever. yerli ve milli burjuvazimizin ayağına batacak taşları, dikenleri, kollarını tutacak dalları, yollardaki çukurları tümsekleri tertemiz etmiş, mercedesleriyle, audileriyle güven içinde yürümelerini sağlamıştır.

turgut özal türk vasatizminin erbakan, çiller, demirel vs. gibi baş neferlerindendir. milletin çok övdüğü 90'lar ve 80'lerin sonunda yaptıkları bugünkü yaşadığımız vasat hayatın temellerini atmıştır.
turgut bey dünyada gelişen neoliberal politikalara uyum sağlaması sayesinde günümüzdeki totaliter rejime temel atanlardan biri olmuştur. merkez sağ denen garabetin sonu adım adım aşırı sağ ya da oligarşik totaliterizmdir. daha çok şey yazılır da sonraya kalsın.

turgut özal 70'lerde sağ cenahta kendisine yer arayan parlak bir ekonomi bürokratıydı. kültürel olarak muhafazakar olsa da modern yönleri de olan bir politikacıydı. eşi açıktı ve amerika'da kariyeri olan birisiydi. tarikata bağlı olsa da batı kültürünü kendine göre bilen ve anlayan biriydi. bürokrasi günlerinden sonra milli selamet partisinden siyasete girmeye yeltenmiş ancak bu olmamıştı. sonrasında adalet partisine girmeye çalışmış ancak demirel ile buluşması yine bürokrasi sayesinde olmuştu ve meşhur 24 ocak kararlarının mimarlarından biri kendisiydi. sonra 12 eylülcü generaller neo liberal olmasından mütevellit onunla çalıştılar ve sonra ona anapı kurdurdular. yani özal demokrattı ama askerlerden korkuyordu diye bir durum yoktur. sadece birlikte çalıştılar ve iyi anlaştılar. neo liberal açılımlar türkiye'ye önemli kazanımlar getirse de yozlaşmaya da beraberinde getirdi vs.

erdoğan ise daha farklıdır. bir kere yükselişleri farklıdır. ikincisi erdoğan özal gibi statüko ile birlikte çalışmamış tersine mücadele etmeyi seçmiştir. neo liberal bakımdan özal'dan daha ileridedir. partisi özal anapına göre daha net bir ideolojiye (islamcılık) oturur ancak belli konjonktürlere göre milliyetçi veya liberal kimlikler de kazanır. özal daha soft ve dar kapsamlı politikalar giderken erdoğan'ın belli konularda ileriye dönük ve kapsamlı değişiklikleri içeren politikaları mevcuttur. özal'ın anapı dönemin batılı neo liberal sağ partilere benzemeye çalışırken akp popülist söylemleri ile birçok yabancı popülist partiye örnek olur. velhasıl benzer noktaları olduğu gibi benzemeyen noktaları da mevcuttur iki liderin.

turgut özal vasat biri degildi oha. yaş kaç 15mi?
15 yaşındaki velet bilmediği insanları bilene sorsun.
turgut özalın ayarında adam bırakalım meclisi, üniversitelerimizde yok.

ayrıca alpin denen yunan ajanı özalın binde biri kadar türk değilsin. yaşınız yetmiyor birde boş konuşuyosunuz.
özalın millete yaptığı hizmetlerin haddi hesabı yoktur. chplilere kalsa türkiye lübnan olurdu.
akşam 4 saat elektrik verilirdi.
elektrik ve telefon şebekelerimiz özalın eseri.

turgut özal'ın kendi başlığına da yazmıştım. rte, özal'ın en ıslak fantezisinde bile sahip olamadığı başkanlık sistemi ve tek adamlığın sefasını sürüp, cefasını çekiyor. özal'ın kendi adına dönemindeki talihsizliği, taş gibi bir merkez medya, göt kılı olmayan bir halk, işçileri yeri geldiğinde ankara'ya yürüten sendikalar, kendisine asla boyun eğmeyen bir başbakan ve siyasi kariyeri boyunca nefret ettiği ve bir türlü aşamadığı bürokraside savunma mekanizmalarıydı.

demirel'in "çankaya'nın şişmanı, vatan-millet düşmanı" olarak nitelendirdiği zalim-şikşo;
"benim memurum işini bilir?" diyerek, "aziz türk milletinin" tabutuna son çiviyi çakmıştır?
(yarada'nın ve cümle yaratılmışların laneti üzerine olsun! -amin-)

-merhum- babam -1983'de- anap. kurucu ilçe başkanlığını, "kahbe karının kocasına hizmet etmem?" diyerek reddetmişti!. sonradan (ilçe teşkilatı kurmak için 7'ci kişiyi güç-bela ikna ederek) refah partisi ilçe teşkilatını -hüsn'ü kabul ile- itirazsız kuruverdi? ve akabinde 1984 mahalli idareler seçimlerinde (son anda) belediye bşk. adayı yapılarak (o zor şartlarda) partiye omuz vermiştir! (elhamdülillah ki bizde yanında idik)