türk gençlerinin üniversiteye okumaya gitmemesi

kimse ağlamasın ama çok çarpıcı bir gerçektir. erkeklerin çoğu cinsellik, alkol, kız peşinde koşuyor, kadınların büyük bir kısmı da sabah akşam kafelerde, aileden uzaklaşıp özgürleşmek için okuyor. zaten dikkat ederseniz çoğu ya okulu yarıda bırakıyor ya da alttan dersi oluyor.

alttan dersi olmak demek öğrencilerden kaynaklanmayabiliyor elbette bazı takık hocalarımız da bunu sağlamakta. bu sebeple suçu sadece öğrencilere atmak ne kadar doğru bilemedim.

entry girmeden önce başlığı açan yazarın daha önce açtığı başlıklara bakma gereği hissettim. erkek olmanın verdiği aymazlık sayesinde dünyayı sadece kendi oyun alanı olarak gören bir yazarımız, en azından benim düşüncem bu yönde. başlıkla alakalı yorumuma gelirsek, kişinin işi kendinden bileceği gerçeğini öne sürüyorum. kim neyi, nasıl yaşarsa herkesi öyle sanıyor

kalifiye adamlarla seks yapmaya gidiyoruz aslında biz de, napicaksin? üniversiteye gitmek, eğitim almak, kuluplerde görev almak, kendini geliştirmek, kurslara gitmek, çalışmak, sosyallesmek, yaşamak için de gidiyoruz tabi. üniversite hayatı okula git ders bitince eve dön dersini calisla geçecek bişey degil. yetişkin insanlar doğal olarak sevisip eğleniyor ya da kendileri farklı ilgi alanlarını da kesfediyolar. okulu bırakmak da bence ayıp bişey degil aksine cesurca bi hareket sana uygun olmadığını anlayıp başka yönde yolunu çiziyor bazı insanlar. ayrıca başka ülkelerdeki gençlerin lisede yaşadıklarını biz anca üniversitede yasayabiliyoruz. bi üniversite hayatı vardı o da pandemiyle içine sıçıldı. neyse..

çok yanlış bir önerme bu. tam da kahve koselerinde işsiz güçsüz emekli dayıların söylemlerine benzer . birincisi alkol , sex vs gibi şeyler hayatin doğal akışında var ve o yaşlarda evet öncelik tanınan şeyler. gorunen farazi özgürlük bunu daha görünür kılıyor. üniversite ile bir alakası yok. ortaokul terk köylü çocuğu da aynı şeyi, bağ evinde, randevu evlerinde yapıyor. evden uzaklaşıp özgürlüğü tatmak isteyen kız çocukları yok mudur ? vardır elbet, o da vardır. o durumda da o kız çocuğuna değil aileye bakmak lazım. evden bir bahane ile kaçırtacak ne yaptınız o kıza diye.

her ilde lokmacı açar gibi açılan üniversitelere okumaya gitse ne olur, gitmese ne olur... hiçbir şey katmasa bile okul kendilerine; kendi ayakları üstünde durmayı, geçim sıkıntısı çekmeyi, elindeki parayla ay sonuna kadar yetinmeyi, yaşamayı, eğlenmeyi, birey olmayı, olabilmeyi öğreniyor, deneyimliyorlar. ucundan da olsa özgürlüğü tadıyorlar. hesap vermek zorunda olmadan doğru ya da yanlış bir şeyi tercih etmeyi, tercihlerinin sonunda başlarına gelen iyi ya da kötü şeylerin sadece kendi tercihlerinin sonucu olduğunu öğreniyorlar, hem de deneyimleyerek...

%80 oranında doğru önermedir. kimse bana taşra üniversitesinde iktisat okuyup iş bulacağım demesin. özellikle erkekler 101 oynayıp bir süre aile baskısından uzak durmak için üniversite okumaktadır. kaliteli eğitim veren üniversiteler ve belli başlı bölümler dışında mevzu bundan ibarettir.

(bkz: üniversiteyi kazanacak/okuyacak beyne sahip olmadığımı anlamışımdır)

gidebilseler okuyacaklar da gidemiyorlar.