türkiye'deki çalışma sistemini özetleyen rus

ağlayıp duran esnafın aslında nasıl tok esnaf olduğunu; çalışma disiplini, planlama, söz tutma gibi şeref konusu olması gereken şeylerin türkiye'de alay konusu olduğunu ne yazık ki hepimiz gibi deneyerek öğrenmiş abladır. rusya'da durum daha iyi midir bilmem. bizde -özellikle sıcak yerlerde- aynen böyledir. güneş ekstra yılıştırıyor insanları. ilçeye gitsen, yolun ortasında yürüyen yaya korna çalınca bile çekilmez mesela.

kısa dönem esnaflık da yaptım. bu ülkenin bayisi, tedarikçisi, komşusu, nakliyesi, tamircisi anlatıldığından da beterdir. güvenirsen, para kaybedersin. sonra "küçük esnaf öldü, zinciler ele geçiriyor" diyene gülersin.


bunun hakkında yüzlerce yazı var, yıllardır bir gram düzelme yok. esnaf okumaz ki düzelsin.

eski, bol küfürlü bir tanesi burada

bu kadın rus değil, rusyada yaşamış bir türk. neden heryerde rus diye haber yapılıyor?
bu arada durumu biraz çarptırıyor, sanki rusyada işler çok iyiymiş gibi anlatıyor ama rusyada daha kötü işler.

mahmut tuncer gibi sovyet kültüründe yetişmiş bir rustur. kulağınıza küpe olsun, internette toplum eleştirisi adı altında kendi aşağılık kompleksinden bahseden kadın erkek kim varsa milleti önemli değil. bunları dinlemeyin. yabancı dil konuşan herkesi bilirkişi zannetmek gibi bir toplum yaramız var bizim. ingiliz holiganını ingilizce konuşuyor diye bilirkişi sanıp, trump sevdalısı bir davarı ingilizce konuşuyor diye bizden üstün görüyoruz. dış dünyaya açılan insanlar değerli insanlardır. floransa'da zamanında rönesansa evsahipliği yapmış coğrafyada yaşıyoruz diye köylü bir italyan barzosu dinlemeye değer bir insan değildir. internette "türk kızları..." ya da "türk erkekleri..." ya da "türk insanı..." cümleleri kuranlar önce kendi kültür ve milletlerine bakmalılar. bu tip haber siteleri koyun gütmeyi iyi becerdikleri için böyle haberleri yaparak para kazanıyorlar. bunları gündem etmek insan zekasına hakarettir.

sen kimsin, çapın nedir ki türk toplumu üzerine anlatım yapıyorsun? akademik yazıların varsa gönder bakalım. aksi halde, kamerası olan kendini bir sil zanneder olmuş. gün geçtikçe daha da kalabalıklaşıyorlar.

baştan sona haklı. her gün bir yerlerde aynı şeyleri yaşıyoruz. sanayiye arabanı götürüyorsun adam seni doğru düzgün dinlemiyor, arabanı bırakıyorsun ne işlem yapıldı, düzgün yapıldı mı, söylediği şeyler gerekli miydi meçhul, ne zaman alırsın o apayrı bir muamma mesela.
kendimden örnek vereyim; arabanın zorunlu bakımı geldi aradım bana bir randevu günü verdiler sabah 9da gel dediler beylikdüzü migros'un orada servise. yapılacak işlem rutin yağ su bakımı değişimi. hani bir kaza yapmış olsam araçtaki sorun ne belli değil bir açıp bakıp teşhis koymak gereken bir durum olsa işin ne zaman biteceğini bilemeyebilirsin ama rutin bir yağ bakımında bellidir. neyse sabah trafiğinde ben 9da orda oldum. tamam kabul ediyorum tek benim için açılmadı orası, işleri vardır yoğunlardır ama o zaman ona göre randevu verin tarihi ben değil siz belirlediniz dimi? neyse verdim arabayı orda bi börekçide oturdum bekliyorum. akşam 12de işten eve gidip sabah 8de kalkıp gelmişim, öğlen 3te tekrar iş var. öğlene kadar arayan soran olmadı dedim bitse gel al diye ararlardı o yüzden beklemeye devam ediyorum. öğlen 2 oldu artık çıkmam lazım geç kalıcam, bilen bilir arabayı yıkayıp veriyorlar, dedim herhalde araba yıkanıyor gideyim sıradan çıkarın yıkamayın diyip alıp gideyim. bir gittim araba bıraktığım yerde duruyor. çıldırdım tabi. dedim madem 5-6 saat el sürmeyecektiniz neden beni sabah sabah buraya getirttiniz, çok yoğundunuz bana niye bugüne randevu verdiniz. tabi ki mantığa sığar bir açıklama alamadım. gene neticede onların dediği oldu araba bırakıldı toplu taşıma ile dönüldü araba başka zaman alındı. yani sistem böyle gelmiş böyle gidiyor.
boş boş oturup televizyona bakan tekele giriyorsun günaydın hayırlı işler falan diyorsun adam mendebur mendebur suratına bakıyor gık demeden.
kimse işini severek yapmıyor, kimse hayatından memnun değil, işine önem vermiyor. bunu en basitinden depremde de görmedik mi her anlamda her sektör için.
nasıl değişir bilmem ama paranla rezil olmak çok yaygın türkiye'de. müşteriye dilenci muamelesi çekiliyor. anlamadığın konuda birinin eline düştünse sağlık, oto tamir vs gibi çok hakim olunmayan konularda karşıdaki ne derse mecbur inandığın alanlarda, vay haline.
mehmet demirkol geçenlerde youtube programında cümle içinde "işimiz görülsün cumhuriyeti" dedi burası için. o kadar doğru ki. üstüne söylenecek söz yok aslında.

gece diye mi böyle, müzik girince bi sevişin rahatlayın nn'k

rekabetin ve kurumsallığın olmadığı küçük esnafları yada iş kollarını gayet güzel açıklamış, bir de bu durumun inşaat tadilat ustaları örnekleri vardır ki vatandaşlarımız tarafından genellikle bilinmektedir.

(bkz: müptezel)

hallederiz abiymiş.. rusya'da işler nasıl yürüyor bilmiyorum ama türkiye'de aklı başında hiçbir esnaf bunu müşteri diye dükkanına almaz. dükkan bakanlar bilir en ufak bir gergefte üstünü çıkarıp -çok afedersin- dükkanın önüne pislerler. alırsın başına belayı.

aynı ses tonu ve konuşma tarzına birkaç kere maruz kaldım. birisinde polis çağırmak durumunda kalmıştım.

hepimizin bildiği ve yaşadığı şeyleri ifade etmeye çalışmıştır.
geleneksel* ve modern değerleri itina ile bozguna uğratılmış bir toplumda bu tür meselelerin neden sonuç ilişkilerine kafa yorarken o yorduğu kafayı oynatmış çok insan olmuştur.
bizim nesil toplum değerlerinin - güç bela cumhuriyetçi bir sentez şeklinde oluşturulmaya çalışılmış olan şeylerden bahsediyorum - çözülmeye başladığı zamanları yakalamış bir nesil. bir önceki nesil sistem düşmanı eşkiya ve mafya saldırıları yüzünden oldukça yorgun düşmüştü biz doğduğumuzda. bugün emperyalist kapitalistler dünyayı ele geçirmiş durumda ve kendi kültürlerini inşaa ediyorlar. aslında edemiyorlar. az örgütlü çok örgütsüz bir kocaman muhalefet kütlesini aşamıyorlar. pişkinlik doğal bir hal aldı, her türden kapitalist için, e doğal olarak da her zrvalıklarının bir açıklaması bir nedeni var kendileri adına. dejenere olduklarının farkında değiller. halkları ve toplumları sindirebilmek becerisi kapitalistler için önemli bir araç. neyse..

sempatik alanyalı bir rusya ve türkiye kıyaslaması da sıkıştırmış konuşmasının içerisine. rusya'da çalıştım, ruslar ile birlikte. sovyetler dağıldıktan sonra alkol ve uyuşturucu ile mücadeleye devam etmek putin'e kaldı. sadece sovyetler değil rus milleti de dağıldı, moralman, kültürel olarak vs vs.. ben oradayken putin yabancı sermayeyi kovalama numaralarını gerçekçi pozlar ile yaparken bir yandan da alkol ve tembellik ile savaşmaya çalışıyordu. ruslar milliyetçi damarları azmış bir şekilde 'yabancı' halkları ucuz iş gücü olarak görüp, içip sevişip yan gelip yatma dönemine büyük bir açlık ile girmişti çoktan. ben gittiğimde gördüm. milliyetçi çeşitleri zenginleşmiş ve komünizmin tutsaklığından çıktık işte! havalarında, son model jeep'leri ile diskodan diskoya koşuyorlardı. neyse..
putin ne kadar ne başardı bilemiyorum, orada olmadığım için ama alanyalımız rusların oldukça sorunlu hale gelmiş toplumunu düşünmeden, sadece karşı karşıya olduğu şeyleri eleştirmek ile uğraşmış. doğruları söylemiş tabi..

*

sui misal emsal olmaz diye bir laf vardır. yani kötü örnek örnek olmaz. bizde kötü olan bir şeyin rusya'da ya da hindistan'da ya da japonya'da da kötü olması bizim kötülüğünün mazereti olamaz. bu bakış açısı tam ortadoğulu bakış açısıdır. doğrusunu biliyorsanız onu yapacaksınız. bilmiyorsanız öğreneceksiniz.
evimdeki bir bıçağı , bıçak bilerim diyen adama bıraktım. bana iki gün sonra gel dedi. üç gün sonra gittim. bilenmemişti. hani kurban bayramı öncesi olsa anlaşılır. tam bir hafta sonra aldım. iki tanesi de hiç bilenmemişti.
bu ciddiyetsizlik rusya'da olursa ayıptır. bizde de ayıp. bu ayıplar ne kadar artarsa o kadar gelenek olur.
ve bizde gelenekti. yavaş yavaş ortadan kalkıyor neyse ki

türk gibi rustur.

tam evlenilecek kız tipi.
sabahtan akşama kadar başımın etini yese. gıkım çıkmaz.
bütün eleştirilerinde haklıdır.

güzel özetlemiş bizde maalesef disiplin yok. haklı mı dersen haklı tatlı kız :)

personel sömürüsüdür. rus olmaya gerek yok alın.

müşteri portföyü de pek farklı değil herkes layiğini buluyor işte.