21.
geleceğe yatırımı çöpe giden para olarak görmeleri. bu yüzden bugün yatırıp yarın kazandıran gayrimenkul, beton işlerine girmeleri.
devamını gör...
22.
tarih bilmemeleri.
tarih bilseler kavga etmekten vazgececekler.
tarih bilseler kavga etmekten vazgececekler.
devamını gör...
23.
daha araştırmacı olabilirdik. geç yöneldik, geç keşfettik. merak duymadık bazı şeylere. hep elimizdeki ile yetindik. gelişmeci olmadık.
devamını gör...
24.
koyunluğa yatkın sendromu.
devamını gör...
25.
çok yavaş yürüyolar yaşlısı genci anca vitrin bakıyo şaka gibi..
devamını gör...
26.
toplum olarak çoğunluğun kendisini gerçeklestirememiş lümpen bir kitlenin oluşturmuş olduğu ve kendisine bir değer katmaktan ziyade sürekli metalar üzerinden gösteriş halinde olmaları, liyakatsizliğin diz boyu olması, akıl, sanat, bilim, felsefe gibi alanlara pek önem verilmemesi, eğitimin tamamen sembolik gelecek kaygısıyla ve bunu gidermek için bakılması...
devamını gör...
27.
türkler geri kalmadı, diğerleri çok ileri gitti.
devamını gör...
28.
militarist benliğini kaybedip islama, hoşgörüye yönelmesi. bunun en net örneği mevlana dönemidir.
devamını gör...
29.
yolsuzluk yapmak,haksızlık karşısında susmak,menfaat uğruna itaatkar olmak,çabuk unutur olmak,liyakatsiz olmak
her türlü üç kağıtçılığı yapmak,fırsatçılık yapmak gibi nedenler türklerin geri kalmasına neden olmaktadır.
her türlü üç kağıtçılığı yapmak,fırsatçılık yapmak gibi nedenler türklerin geri kalmasına neden olmaktadır.
devamını gör...
30.
fitne fesat, akılsızlık, kibir, kurnazlık.
devamını gör...
31.
çok çok ileri gittiğimiz , kimsenin elimize su dökemeyeceği mevzular da var.
devamını gör...
32.
eleştiriye kapalıyız,
geçmişte yaşamaktan vazgeçmiyoruz ve geleceği düşünmüyoruz,
analiz yeteneğimiz yok,
iyi bir şey yapanı ya da yapmaya çalışanı aşağı çekmeye çalışıyoruz,
işi iyi yapanın değil, kendi sevdiğimiz kişinin arkasına takılıyoruz,
adaleti kendi işlerimizde akıl ederken başkalarına sıra gelince unutuyoruz,
elimize dolandırıcılık fırsatı geçtiğinde yapmamayı seçmiyoruz,
bir yanlışı başkasının yanlışını örnek göstererek geçiştirmeye çalışıyoruz,
yav saydıkça sayasım geliyor! bir sürü sorun var, gel de geri kalma!
en kötüsünü söyleyip gideyim; geri kalmamak, gelişmek gibi bir endişemiz, isteğimiz ve niyetimiz yok çünkü kendimizi zaten gelişmiş zannediyor ve dev aynasında görüyoruz.
geçmişte yaşamaktan vazgeçmiyoruz ve geleceği düşünmüyoruz,
analiz yeteneğimiz yok,
iyi bir şey yapanı ya da yapmaya çalışanı aşağı çekmeye çalışıyoruz,
işi iyi yapanın değil, kendi sevdiğimiz kişinin arkasına takılıyoruz,
adaleti kendi işlerimizde akıl ederken başkalarına sıra gelince unutuyoruz,
elimize dolandırıcılık fırsatı geçtiğinde yapmamayı seçmiyoruz,
bir yanlışı başkasının yanlışını örnek göstererek geçiştirmeye çalışıyoruz,
yav saydıkça sayasım geliyor! bir sürü sorun var, gel de geri kalma!
en kötüsünü söyleyip gideyim; geri kalmamak, gelişmek gibi bir endişemiz, isteğimiz ve niyetimiz yok çünkü kendimizi zaten gelişmiş zannediyor ve dev aynasında görüyoruz.
devamını gör...
33.
inandığımız dinin ve kitabın içeriğini okumak ve anlamak yerine, sadece içindekiler kısmına göz atıp geçiştiriyoruz. halbuki "oku"sak neleri başarırdık.
öte yandan, diğer nedenleri kısa maddeler halinde sıralarsak:
- siyasi iktidarsızlık
- ekonomik dengesizlikler
- eğitimin içeriğini düzenleyen yöneticilerin ilkokul mezunu olması
- toplumsal yapının yeniliğe ve değişime kapalı, katı olması
- kültürel faktörler, araplaşma ve onların kültürünün gölgesi altında yok olmamız
bunlar hep bizi geriye iten unsurlar. coğrafi konum olarak ülkemizi söküp bir ada ülkesi haline getirebilseydik, ingiltere'nin güneş gören versiyonu olurduk.
öte yandan, diğer nedenleri kısa maddeler halinde sıralarsak:
- siyasi iktidarsızlık
- ekonomik dengesizlikler
- eğitimin içeriğini düzenleyen yöneticilerin ilkokul mezunu olması
- toplumsal yapının yeniliğe ve değişime kapalı, katı olması
- kültürel faktörler, araplaşma ve onların kültürünün gölgesi altında yok olmamız
bunlar hep bizi geriye iten unsurlar. coğrafi konum olarak ülkemizi söküp bir ada ülkesi haline getirebilseydik, ingiltere'nin güneş gören versiyonu olurduk.
devamını gör...
34.
halil cibran'ın bir alıntısıyla cevap vermek istiyorum.
"yazık o millete ki, dokumadığı şeyi giyer, ekip biçmediğini yer, hasat etmediği tohumun ekmeğiyle beslenir, kendi cenderesinden çekmediği bir şaraptan içer.
yazık o millete ki, zorbayı bir kahraman gibi alkışlar ve gösterişli fatihi hayırsever sanır.
yazık o millete ki, rüyasında küçümsediği tutkuya uyanıkken boyun eğer.
yazık o millete ki, sesini sadece cenaze törenlerinde yükseltir, sadece yıkıntılar arasında kibirlenir ve sadece boynu kılıçla kütük arasındayken başkaldırır۰
yazık o millete ki, devlet adamı bir tilki, filozofu bir hokkabaz, sanatı yamama ve taklit sanatıdır.
yazık o millete ki, yeni hükümdarını borazan sesleriyle karşılar ve bir sonraki hükümdarını da borazanlarla karşılamak için, onu yuhalayarak uğurlar. güçlü adamları henüz beşikteyken, bilgeleri yıllarca susturulan o millete yazık!
ve her parçası kendini bir millet sanan, o bölünmüş millete yazık!"
"yazık o millete ki, dokumadığı şeyi giyer, ekip biçmediğini yer, hasat etmediği tohumun ekmeğiyle beslenir, kendi cenderesinden çekmediği bir şaraptan içer.
yazık o millete ki, zorbayı bir kahraman gibi alkışlar ve gösterişli fatihi hayırsever sanır.
yazık o millete ki, rüyasında küçümsediği tutkuya uyanıkken boyun eğer.
yazık o millete ki, sesini sadece cenaze törenlerinde yükseltir, sadece yıkıntılar arasında kibirlenir ve sadece boynu kılıçla kütük arasındayken başkaldırır۰
yazık o millete ki, devlet adamı bir tilki, filozofu bir hokkabaz, sanatı yamama ve taklit sanatıdır.
yazık o millete ki, yeni hükümdarını borazan sesleriyle karşılar ve bir sonraki hükümdarını da borazanlarla karşılamak için, onu yuhalayarak uğurlar. güçlü adamları henüz beşikteyken, bilgeleri yıllarca susturulan o millete yazık!
ve her parçası kendini bir millet sanan, o bölünmüş millete yazık!"
devamını gör...
35.
en önde geleni kesinlikle linç kültürü. geriye kalan her şey teferruat. linc kültürü özgür ve yaratıcı düşüncenin ilk katilidir.
devamını gör...
36.
bence inanılmaz bir keyif düşkünlüğü var. yaparız bi ara gibi veya bir şey olmaz gibi şeylere dair güven var. ya şimdi kim ileri gidecek, geri kalmış olabiliriz ama yaparız bi' ara şekil şukul ilerleriz.
bir de bir şeyleri küçük görmek de var. koca ülke zeki ama çalışmıyor mantığı ile ilerliyor. bir de tabi biz farklıyız olm marjinaliz bi kere
bir de bir şeyleri küçük görmek de var. koca ülke zeki ama çalışmıyor mantığı ile ilerliyor. bir de tabi biz farklıyız olm marjinaliz bi kere
devamını gör...
37.
hızlı şehirleşmek zorunda kalmamız, sosyal devrimleri çok hızlı bir süreçte yaşamaya çalışmamız ve bunların hepsine zorunda kalmamızdır.
avrupa tarihini incelediğiniz zaman yüzlerce yıl boyunca karanlıkta kalıp onlarca yıl boyunca aydınlanma sürecinden girip yine yüzlerce yıl boyunca sanayi, ekonomi, sosyal reformları ilmek ilmek işleyecek süreye sahip olmaları ve bu süreçleri yönetecek liderler çıkartmaları.
bizim ise 200 (1.meşrutiyet'i başlangıç olarak alıyorum) yıllık bir süreçte bunların hepsini halledip birde üstüne kimlik bulmamız gerekti bu zorlu süreç güçlü figürleri ortaya çıkartacak koşulları sağladığında tarihin en kritik dönemeçlerinden birine denk gelindi ki iyi ki denk gelindi.
(bkz: yusuf akçura, ziya gökalp, mustafa kemal, talat paşa, kazım karabekir, ismet inönü)
bu insanlar kısacık süreçlerde büyük işler başardılar ama yetemediler çünkü bu neslin akabinde gelen kuşak onların bu vizyonunu ve zorunlulukları kavrayamadı.
türkler olarak en büyük şansımız ve şanssızlığımız coğrafya ve lider çıkartmakta zorlanmamız.
osmanlı reform sürecine girdiğinde reformlar sürekli çıkar odaklı yapılar tarafından kesintiye uğramış, türkiye cumhuriyeti devrimlerini gerçekleştirdiği sırada çıkar odaklı yapılar isyana kalkmış, devrimlerin içini boşaltmış ve karşı devrime geçmiş.
bu açıdan bakınca düşmana ne gerek var bizim içimizde ki hainler ve başka ajandaların kuklaları bu kadar fazla iken yıkılmadan ayakta kalmamız mucize ama hem türk tarihi hem türk mitolojisi bize bir şey anlatır bu anlatı kısaca şöyledir.
türk her zaman zorluklar ile karşılaşmış yok olma eşiğine gelmiş ve bir süre yaralarını saracak ve gücünü toplayacak bir sessizliğe bürünmüştür sonrasında ise gücünü topladığında kendini bu eşiğe getirenlerin ve onda derin yara izleri bırakan her unsurun üstüne çökmüş kabusu olmuş ve intikamını soğuk bir şekilde almıştır.
türklük şuuruna vakıf olarak yetişen kuşakları görmek özlemi ve hasreti içinde...
avrupa tarihini incelediğiniz zaman yüzlerce yıl boyunca karanlıkta kalıp onlarca yıl boyunca aydınlanma sürecinden girip yine yüzlerce yıl boyunca sanayi, ekonomi, sosyal reformları ilmek ilmek işleyecek süreye sahip olmaları ve bu süreçleri yönetecek liderler çıkartmaları.
bizim ise 200 (1.meşrutiyet'i başlangıç olarak alıyorum) yıllık bir süreçte bunların hepsini halledip birde üstüne kimlik bulmamız gerekti bu zorlu süreç güçlü figürleri ortaya çıkartacak koşulları sağladığında tarihin en kritik dönemeçlerinden birine denk gelindi ki iyi ki denk gelindi.
(bkz: yusuf akçura, ziya gökalp, mustafa kemal, talat paşa, kazım karabekir, ismet inönü)
bu insanlar kısacık süreçlerde büyük işler başardılar ama yetemediler çünkü bu neslin akabinde gelen kuşak onların bu vizyonunu ve zorunlulukları kavrayamadı.
türkler olarak en büyük şansımız ve şanssızlığımız coğrafya ve lider çıkartmakta zorlanmamız.
osmanlı reform sürecine girdiğinde reformlar sürekli çıkar odaklı yapılar tarafından kesintiye uğramış, türkiye cumhuriyeti devrimlerini gerçekleştirdiği sırada çıkar odaklı yapılar isyana kalkmış, devrimlerin içini boşaltmış ve karşı devrime geçmiş.
bu açıdan bakınca düşmana ne gerek var bizim içimizde ki hainler ve başka ajandaların kuklaları bu kadar fazla iken yıkılmadan ayakta kalmamız mucize ama hem türk tarihi hem türk mitolojisi bize bir şey anlatır bu anlatı kısaca şöyledir.
türk her zaman zorluklar ile karşılaşmış yok olma eşiğine gelmiş ve bir süre yaralarını saracak ve gücünü toplayacak bir sessizliğe bürünmüştür sonrasında ise gücünü topladığında kendini bu eşiğe getirenlerin ve onda derin yara izleri bırakan her unsurun üstüne çökmüş kabusu olmuş ve intikamını soğuk bir şekilde almıştır.
türklük şuuruna vakıf olarak yetişen kuşakları görmek özlemi ve hasreti içinde...
devamını gör...
38.
dava, ideoloji vb. nedenlerle her farklılığı bir husumet sebebi saymak.
ötekine güvenmeyen toplumlarda ne ticaret, ne ekonomi, ne de kültür - sanat ve bilim gelişir.
ötekine güvenmeyen toplumlarda ne ticaret, ne ekonomi, ne de kültür - sanat ve bilim gelişir.
devamını gör...
39.
görücü usulü evlilik.
gittin evlenince düzelir diye bütün sadist, manyak, aptal, düzenbaz, işe yaramaz ne kadar herif varsa zorla evlendirdin, üremelerini sağladın, doğal seçilimi bozdun.
ülkede hala neandertal var olm yemin ederim var.
gittin evlenince düzelir diye bütün sadist, manyak, aptal, düzenbaz, işe yaramaz ne kadar herif varsa zorla evlendirdin, üremelerini sağladın, doğal seçilimi bozdun.
ülkede hala neandertal var olm yemin ederim var.
devamını gör...
40.
asla olup bitenden ders almamak hep aynı boku tekrarlamak
2-3 kelime lafla hareketle yıllardır yapılan zalimlikleri unutmak
hemen her şeyi kişisel algılayıp objektif düşünememek
kendi çıkarı üzerine olayı subjektifleştirmek ve genel yaptığı yorumlarla ters düşmek
her şeyin kolayına kaçmak zor bir işi üstlenmeyi kendini geliştirmek değil angarya gereksiz vakit olarak görmek
sırf başkası biliyor diye ona işi yüklemek bir de iş yolunda gitmeyince ahkam kesmek
birisinin dünyanın parasını vererek aldığı şeyi bedavaya çıkarmak (diablo 2 oyunu yeni çıktığında başıma gelmişti)
bedava diye herbir şeye atlamak ama vergisinin başka nereden çıkacağını düşünmemek(emeklilere olan beleş otobüs kartı dahilinde)
malum bedava sirkeyi baldan tatlı bulmak
yurtdışında okurken okula gitmemek giden yurttaşından yoklamada var yazmasını istemeler sene sonunda da sınavda neler sorulacağını sormalar(başıma kaç defa geldi resmen türklüğü temsil ediyoruz böyle)
her özgün bir fikre muhalif olmak ciddiye almayıp gülüp geçmek ancak olur da tutarsa kopya çekmek
cehalet oranının fazlalığından okumuşları çekememek
ülkenin krize giden yolunda oluşan açıkta eğitimsizlerin eğitimliyi çekememe de baş çektirmesi eğitim sisteminin içine ederek içi boş diplomalı insanlar üretmek
kamu görevlilerinin görevden kaçması polis imdat arandığında polisin hiç gelmemesi...
bir felaket çıkana kadar önlem almaya marjinal, deli veya gereksiz masraf enayiliği gözüyle bakmalar.. yoksa bu kadar insan ölmezdi o otelde.......
2-3 kelime lafla hareketle yıllardır yapılan zalimlikleri unutmak
hemen her şeyi kişisel algılayıp objektif düşünememek
kendi çıkarı üzerine olayı subjektifleştirmek ve genel yaptığı yorumlarla ters düşmek
her şeyin kolayına kaçmak zor bir işi üstlenmeyi kendini geliştirmek değil angarya gereksiz vakit olarak görmek
sırf başkası biliyor diye ona işi yüklemek bir de iş yolunda gitmeyince ahkam kesmek
birisinin dünyanın parasını vererek aldığı şeyi bedavaya çıkarmak (diablo 2 oyunu yeni çıktığında başıma gelmişti)
bedava diye herbir şeye atlamak ama vergisinin başka nereden çıkacağını düşünmemek(emeklilere olan beleş otobüs kartı dahilinde)
malum bedava sirkeyi baldan tatlı bulmak
yurtdışında okurken okula gitmemek giden yurttaşından yoklamada var yazmasını istemeler sene sonunda da sınavda neler sorulacağını sormalar(başıma kaç defa geldi resmen türklüğü temsil ediyoruz böyle)
her özgün bir fikre muhalif olmak ciddiye almayıp gülüp geçmek ancak olur da tutarsa kopya çekmek
cehalet oranının fazlalığından okumuşları çekememek
ülkenin krize giden yolunda oluşan açıkta eğitimsizlerin eğitimliyi çekememe de baş çektirmesi eğitim sisteminin içine ederek içi boş diplomalı insanlar üretmek
kamu görevlilerinin görevden kaçması polis imdat arandığında polisin hiç gelmemesi...
bir felaket çıkana kadar önlem almaya marjinal, deli veya gereksiz masraf enayiliği gözüyle bakmalar.. yoksa bu kadar insan ölmezdi o otelde.......
devamını gör...