tdk güncel türkçe sözlük'te "tutmak" kelimesinin 47 farklı tanımı vardır:

1. -i elde bulundurmak, ele almak:
"kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - ömer seyfettin
2. -i ele geçirmek, yakalamak:
"evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı." - ömer seyfettin
3. -i avlamak:
"dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz." - refik halit karay
4. -i yanında bulundurmak, alıkoymak:
siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım!
5. -i hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek:
"vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir." - sait faik abasıyanık
6. -i kaplamak:
"tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir." - tarık buğra
7. -i kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak:
"şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları." - sait faik abasıyanık
8. -i denetimi ve yetkisi altına almak.
9. -i desteklemek, birinden yana çıkmak.
10. -i benimsemek, beğenmek:
"ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır." - tarık buğra
11. -i gereğini yapmak, yerine getirmek:
verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti.
12. -i uygun gelmek, çelişmez olmak:
"bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." - reşat nuri güntekin
13. -i kapatmak, sarmak.
14. -i hizmetine almak veya kiralamak:
"burada bir kat tuttum. yazı geçireceğim." - peyami safa
15. -i bir işe herhangi bir anlayışla girişmek:
yapıyı geniş tuttu.
16. -i beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak:
"avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak." - memduh şevket esendal
17. -i ulaşmak, varmak:
"hayvanlar, bağdat caddesi'ni tutmuş, çalakamçı ilerliyor." - sermet muhtar alus
18. -i para toplamı ...-e varmak, değeri olmak:
aldığım şeyler bin lira tuttu.
19. -i, halk ağzında uğramak:
vapur izmir'i tutmayacakmış.
20. -i herhangi bir durumda bulundurmak:
"seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." - haldun taner
21. -i varsaymak, farz etmek:
"haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti." - memduh şevket esendal
22. -e, -i hedef olarak almak:
taşa tutmak.
23. -e, -i alacağa veya vereceğe saymak:
on bin lirayı borcunuza tuttum.
24. -e, -i yaklaştırmak:
"biraz toz olsa mendilini burnuna tutar." - abdülhak şinasi hisar
25. -i kullanmak:
yaşmak tutmak. ustura tutmak.
26. -i bağlamak:
"sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." - bekir sıtkı erdoğan
27. nesnesiz beklenen sonucu vermek:
"toprağa atılan her tohum bir ümittir. tohum ya tutar ya tutmaz. ya yeşerir ya yeşermez." - şevket rado
28. (nesnesiz) iş görebilmek:
"eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona." - tarık buğra
29. (nesnesiz) sürmek, zaman almak:
bu iş iki saat tuttu.
30. (nesnesiz) yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak:
boya tutmadı. çivi iyi tuttu.
31. -i bir şeyi kullanması için uzatmak:
"kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar serdar'ın kolları boynunda kalır." - tarık buğra
32. -i sunmak:
konuklara şeker tutmak.
33. -i işgal etmek.
34. -i izlemek:
"tepeden inince değirmendere'ye hâkim bir iz tutacaksınız." - refik halit karay
35. -i bırakmamak:
"baba sesini çıkarmadı hatta öksürüğünü bile galiba tuttu." - peyami safa
36. -i sarmak, bürümek:
"hey başları duman tutmuş dağlar, hey!" - halk türküsü
37. -i asılmak, kuvvetlice sarılmak:
"üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş." - peyami safa
38. -i bir kimsenin yerini almak:
"bak azizim, dedim, ben senin yerini tutamam." - yakup kadri karaosmanoğlu
39. -i otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek.
40. -i herhangi bir durumda kalmasını sağlamak:
kapıyı açık tutmayın.
41. -i bir yerde kalmasını sağlamak.
42. -i bir sanat eseri geniş ilgi görmek:
"eğer piyes tutar da alkışlanırsa bir yazara yakışacak bir kıyafet giymeliydim." - cahit uçuk
43. -i biriktirmek, tasarruf etmek:
"sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana. ay başına kadar bana ödünç versene." - memduh şevket esendal
44. -i askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj.
45. -i başlamak:
"kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi osmanlı malı idi." - falih rıfkı atay
46. -i bir şey düşünmek:
herkes aklından bir sayı tutsun.
47. -i, spor takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak.

t. başlığa dönecek olursak; kelimenin (1). anlamını kullanarak verdiğim cevaptır:
montblanc dolma kalem
(bkz: maisterstück)
devamını gör...
balık tutmaktır.
devamını gör...
nefesimi.
devamını gör...
kedilerimi
devamını gör...
verdiğim sözler.
devamını gör...
kavanoz kapağı..
devamını gör...
serçe parmak. bir elimle diğer elimin serçe parmağını tutmuşluğum bile vardır. tercihen sevdiğim birinin tabi ki. ama genel olarak serçe parmak güven demek benim dünyamda.
devamını gör...
hamur. böyle hamuru elime aldım mı tokatlayasım geliyor hamuru.
devamını gör...
gitar sapı.
devamını gör...
zamanı bir çocuk yüreği masumiyetiyle tutabilseydim diye iç geçirten başlık.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"tutmaktan hoşlanılan şeyler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim